English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ B ] / Brighton

Brighton traducir inglés

528 traducción paralela
Herneyse, Brighton'da geçirdiğim bir tatili hatırladım...
Anyway, I remember once spending a bank holiday at Brighton...
Brighton'da bana aldığın yüzük.
It's the one you bought me in Brighton.
London Brighton ve South Coast line,
London Brighton and South Coast line.
Brighton'da seninle birlikte gördüğüm kız değil
This isn't the girl I saw you with At Brighton
Şey, diyebilirim ki, benim Matilda adındaki teyzemi anlatıyor, Brighton'da oturuyor.
Well I would say an aunt of mine, Matilda, who lives in Brighton.
Çocukken, Brighton'da yaşıyorduk.
When I was a kid I lived in Brighton.
Bilirsiniz, "Brighton Hediyelikleri," "Tunbridge Wells Hatıraları."
You know, "Presents from Brighton," "Souvenir of Tunbridge Wells."
Brighton hattındaki.
Yes. The Brighton line.
Brighton hattı.
The Brighton line.
Brighton'a.
Brighton.
Brighton'dan acele bir şekilde geldim.
I came up from Brighton today in such a hurry
Gerçek hırsız Brighton'da yakalandı.
The real culprit was apprehended in Brighton.
Brighton Ekspres'le Kings Otoyolu'na çıkın ve otobüsle Ocean park yoluna girin.
Take the Brighton Express to Kings Highway and the bus to Ocean Parkway.
Brighton'daydım.
I was at Brighton.
Brighton'a yalnız gittiğini söylemedi.
She didn't say she went alone to Brighton.
Bir hafta kadar Brighton'da olacağım.
Going down to Brighton for a week or so.
Brighton'un nesi var?
What's the matter with Brighton?
Brighton hep yeterince iyiydi.
Brighton's always been good enough.
Brighton'da işin olmasın?
Brighton on funny business!
- Brighton'da ne işin vardı?
- Give it to your Brighton date.
Betty Brighton.
Betty Brockton!
Albay Brighton'ı gönderdim. O bir asker.
I've already sent out Colonel Brighton, who's a soldier.
Brighton silah isterse göndeririz.
If Brighton thinks we should send some arms, we will.
Bu Albay Brighton'ın işi.
That is Colonel Brighton's business, not yours.
Albay adamlarımı Avrupalı subayların komutasına verecek, değil mi?
Colonel Brighton means to put my men under European officers, does he not?
Ama sen Brighton'a söylemedin.
Yet you did not tell Colonel Brighton.
- Brighton?
- Brighton?
Yıl bitiyor, Brighton.
The year is running out, Brighton.
Allah'a şükret, Brighton suratını da kendin gibi aptal yaratmış.
Give thanks to God, Brighton that when he made you a fool, he gave you a fool's face.
Onu bana Brighton'da almıştın.
It's the one you bought me in Brighton.
Hanıma selam söyle, Brighton'a gezmeye gidersiniz.
Take the missus on a trip to Brighton with my compliments.
Fort Brighton askerler gönderir.
Fort Brighton send soldiers.
Fort Brighton'un askerleri gönderildi.
Fort Brighton has soldiers sent.
Fort Brighton orada mı?
Fort Brighton is there?
Bu Fort Brighton teklifleri olmalı mı?
Should this Fort Brighton proposals?
Bir grup meyhaneciyi at yarışlarına götürüyorum.
Pick up a party of publicans, take'em to Brighton for the races.
Meyhanecileri at yarışlarına götürüyorum.
I'm off to Brighton with licentious victuallers!
Brighton'da yaşıyor. 8 çocuklu.
Got eight children.
Sekreteri Fiona'yla Brighton'daki Cheeseborough Otel'e yerleşti.
I thought you'd like to know he's just checked in to the Cheeseborough Hotel, Brighton... with his secretary, Fiona.
Brighton'dan gelen para £ 1 5.000.
Money received from Brighton is £ 15,000.
Her şey beş yıl önce beraber Brighton'a tatile gittiğimizde başladı.
It was about five years ago when we went on holiday to Brighton together.
Brighton'daki kraliyet yazlık sarayında. Üç yıl önce.
At the Royal Pavilion at Brighton three years ago.
Benim gibi sürekli seyahat edenleri bilirsiniz... Bir gün Brighton'da, diğer gün Birmingham'da...
Oh, well, if you're travelling around like me, you know, it's Brighton one day and Birmingham the next.
Onlar da Brighton'a gittiler... Beryl'in babasını ziyarete.
They've gone to Brighton for a bit to stay with Beryl's father.
Tatile, Brighton'a gitmemizle başladı.
It started when we went to Brighton on holiday together.
Sıkı bir parti olur : sadece sen, ben ve 50 kız.
You know any girls here in Brighton?
Brighton Merkez istasyonuna gidin. Bütün trenlerde şüphelileri arayın. Çabuk!
'Golden Carp to Green Dolphin, subjects have not entered my area.'
Brighton, Chichester, Havant, Fareham...
What was your last position?
Kuzenim.
Lives in Brighton.
İstersen Brighton şehrini alabilirsin.
I think I'm gonna buy a bank.
Yol alan bir tren.
Converge on Brighton Central.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]