English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ B ] / Brilliant

Brilliant traducir inglés

10,731 traducción paralela
Zekiydi, çok akıllıydı.
He's brilliant, but too smart, I think.
Jobs dil bilgisi kurallarına uymayan muhteşem bir cümle ile... isyanın ve geleneklere karşı çıkan dahinin zafer hikayesini anlattı.
In one brilliant, ungrammatical phrase, Jobs told a story of rebellion, the triumph of the iconoclastic genius.
Ve Steve yol ayrımına geldiği zaman doğru yolu seçme konusunda çok becerikliydi.
And Steve was brilliant at getting to a fork in the road and choosing the right fork.
Dode çok zeki.
Dode is brilliant.
Zeki mi?
Brilliant?
Dode çok zeki biri kedileri bile yönettiğine göre onun için aslanları, çitaları ve antilopları yönetmek sorun olmayacaktır.
Dode is so brilliant that he could direct cats. From now it's no problem for him to direct lions, cheetahs and antelopes.
Çok zekice!
Totally brilliant!
Mükemmel değil mi?
It's brilliant, isn't it?
~ Mükemmel değil.
~ It's not brilliant.
Bununla ne kamyonu yapabilirsin biliyor musun?
Tell you what it would make - brilliant camper van.
Çünkü harika bir ambulans şoförü olabilir,
Cos he'd be a brilliant ambulance driver,
Hayır, yanımdaki araba bakım yerinde çalışan adam, Arnavutluk'tan geldi ve o harika.
No, the man who runs the car valeting place near me has recently arrived from Albania and he's brilliant.
'Ve olağanüstü dehâm, bununla sınırlı kalmadı.'
'And my brilliant engineering didn't stop there.'
─ Pek iyi değil.
~ That's not brilliant.
Bence hepimizin şaşırmamızın bir nedeni de, Bence, Red-Bull'da yeni başladığında, sen çok harikayken gerçekten çok merhametsiz görünüyordun.
I think one of the reasons we were all surprised, I think, when you first started and were immediately brilliant in the Red Bull, is that you just don't look particularly ruthless.
Mükemmel bir fikir.
It's a brilliant idea.
Gözlerini gördün mü?
It's brilliant!
- Harika fikir.
Brilliant idea.
Bu çok zekice.
That's brilliant.
- Harika.
- Brilliant.
Harika bir işe imza attı ve şüphesiz ödülün sahibi o olacak.
She did a brilliant job and certainly gets one a price.
Ama aynı zamanda çok akıllıydı.
But she was also brilliant.
Ve şimdi o güzel, o parlak zekâ gitti çünkü bir çıkış yolu bulamadı.
And now... that beautiful, brilliant mind is gone because she couldn't see a way out.
Benim köyümde ufak ve incecik bir kuş vardır parlak kırmızı renklidir...
In my pueblo, there is little... This little tiny bird that is brilliant red...
... Herkesin bildiği gibi bu kurulum üzerinde çalışıp bittikten sonra ortadan kaybolan tek bir dehâ vardı.
Infamously, there was one brilliant polymath who worked on that display who disappeared shortly after.
Truva Atı harika bir plandı Harold.
It was a brilliant plan, Harold. The Trojan horse.
Sen tanışmış olduğum en inanılmaz kadınsın, sadece güzel de değilsin, aynı zamanda tatlı narin ve incesin ve tabii ki hırslı ve mükemmel.
You're the most amazing woman I have ever met, and you're not just beautiful, but you're sweet and caring and kind and brilliant and tenacious.
Finch bu adam harika. Durmak bilmiyor.
Finch, this guy's brilliant.
Mükemmel bir taktik.
It was a brilliant stratagem, really.
Ama yine de hâlâ eğlenceli!
But it's still brilliant craic!
Harika.
Brilliant.
Bence bu harika bir fikir.
I think it's a brilliant idea.
Hayır, hayır, bu harika bir fikir.
No, no. That sounds like a brilliant idea!
Kendi kendimi övmek istemem ama bence inanılmaz derecede güzel oldu.
Look, I don't want to toot my own horn, but I think it's absolutely fucking brilliant.
Bunları değerlendirip en akıllıca, en mantıklı olan kararı verirdim.
I'd have to take all of the information from the brilliant people around me, process it, and make a smart, thoughtful decision.
Üstün zekâlı mezunumuz Alex için Phil'le çok özel bir şey hazırladık.
Phil and I have prepared something very special for our brilliant graduate, Alex.
Mükemmel!
Brilliant!
Mürekkep yalamış adamın hali de bir başka!
People who goes to school is brilliant. [He was mocking him for wrong answer]
Aman Tanrım, bu fikir harika.
Oh my God, that's brilliant.
Bunu başyapıtın olarak kabul ediyorum.
So, I took that as your brilliant handiwork.
Şu DNA makaslarını hatırladın mı?
Well, you remember those brilliant little D.N.A. scissors?
Zekice!
Brilliant!
Çok rahat, mutlu, keyifli, faal, zeki ve bilinçli biri olduğu için günlük hayatımız sürükleyici ve eğlenceliydi.
Because of how light, happy, joyous, quick, brilliant, aware she was, daily life was fascinating and fun.
Kaza ve meşru müdafaa savunması yapmaları zekice çünkü odada sadece iki kişi varken meşru müdafaanın... aksini nasıl ispatlarsınız?
Their plea that they came up with, accidental and self-defense, is brilliant because if it's just two people in a room, how do you disprove self-defense?
Kahretsin.
Brilliant.
- Adamsın.
- Brilliant. - Aww.
En azından yarım saat diyorum, sonra aklını kaçıracaksın.
I'd say, half an hour at least, and you'll be off your head. - Brilliant.
- Harika, süper.
Brilliant, great.
Yani tecrübe sahibi olman açıkçası çok iyi, onlarla dilediğini yapabilirsin.
So obviously that is brilliant that you have a bit of background, so whatever you feel you can do with them,
Ama Walt oha ya.
It sucks that Nighthorse is getting away with this, and it's actually kind of brilliant because you shoot at him, and now his house is a crime scene and you don't need a search warrant anymore, but, Jesus, Walt!
- Çok zekiyim.
Brilliant.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]