Brittany traducir inglés
966 traducción paralela
Çocukla birlikte Brittany Hotel'de kalıyorlar.
She and the child are staying at the Brittany Hotel.
Bir süredir Gloucester'da gözü olan ve olup biteni takip eden üvey oğlum Richmond Kontu'nun yanına sığının. Britanya'da ikâmet ediyor.
In Brittany, my stepson Earl of Richmond doth reside... who with a jealous eye doth still observe the lawless actions of aspiring Gloucester.
- Britanya'ya.
- Brittany.
Britanya'daki borçlarını ödeyip Arles'e gidebilmesi için.
Enough to pay his debts in Brittany and get him down to Arles.
- Paul bana Britanya resimlerini göster.
- Paul... show me the Brittany paintings, huh?
- Britanya'da.
- He's in Brittany.
Tutuklandıklarında Albert Langlois onları Britanya'ya götürüyordu.
When they were arrested... Albert Langlois was taking them to Brittany.
- Brittany'de sürekli yağmur yağar.
- It always rains in Brittany.
İngilizler gelip bizi kurtaracakmış, Ayrıca Almanları kovacaklarmış... Öncelikle Bretonları serbest bırakacakmış.
They'll let the Breton go, and Brittany will gain its independence.
Sen Breton musun?
Are you from Brittany?
Tekrar başka şeyler düşündüm... tatil, bisiklet gezisi... çiçekli kızlar.
I again thought of other things- - vacation, Brittany... bicycle rides, girls with flowers.
Hayır, Britanya'yı severim.
No, I like Brittany.
CharoIIais'den sığır, Périgord'dan domuz, Brittany'den kuzu, Normandy'den dana eti geliyor.
Beef from Charollais, pork from Périgord lamb from Brittany, veal from Normandy.
Ahmak herif Brittany'e gitti.
The idiot went to Brittany.
Brittany nasıl bir yer mi?
I know all about Brittany :
Bahçede çalıştım.
In Brittany.
Çocuklarım Britanya'yı sever.
My kids love Brittany.
Uçakla ilk uçtuğum zamanı ilaveten Brittany'daki tatilimde seninle tanıştığı mı.
I remember my first flight on a plane as well as my holidays in Brittany, the first time I met you. Remember? I remember everything, even the way you were dressed.
- Britanya'ya hareket etmek zorundayım, Vauban ile, kaleleri teftiş etmeliyim.
I have to leave for Brittany, with Vauban, to inspect the forts.
Bir sene, arkadaşlarla Breton'da Noel'i kutlamıştık.
I once spent a Christmas in the Brittany Island.
" Almanlar Rennes yakınlarında bir şatoyu kurmay subayların dinlenme ve konferans merkezi yapmışlar.
"The Germans are using a large chateau near Rennes in Brittany... as a rest center and a conference place for general staff officers."
Seni Britanya dükü tayin ettik.
We've made you duke of brittany.
Toprağı da Britanya'yı da.
the vexing, brittany.
- Bütün Britanya'yı.
All of brittany.
Bu yüzden ben, İskoçya'nın, İrlanda'nın ve Galler'in lordu Anjou, Britanya, Poutou ve Normandiya'nın,..
Therefore, I, Henry, by the grace of God, King of the English, Lord of Scotland, Ireland and Wales, count of Anjou, Brittany, Poutou and Normandy,
Anita küçükken, Britanya'ya giderdik.
When my daughter was little we used to go to Brittany.
Ben Britanya kiliseleri arasında yitmeye hazırım.
I've arranged to lose myself amongst the churches of Brittany.
Brittany'de doğdum.
I was born in Brittany
Brittany'e giderim, orada sevdiğim bir yer var.
Go to Brittany, in the region where I love
Brittany'e olan sevgimi endişeli bir şekilde gösterdim.
I showed anxiety, for my love of brittany
Bana Brittany'ye gelmek için sana eşlik etmemi sorduğun zaman tek amacım
You can imagine, when you ask me to accompany you to Brittany my only aim was
1945'ten beri tatillerimizi Brittany'de geçiriyoruz.
We've spent our vacations since 1945 in Brittany.
İngiltere'ye gidip deniz kenarında bir evde bebeği bekleyebiliriz.
We'II go to Brittany and wait for the baby... by the sea.
Yıllar sonra Britanya'da onların sadece martı olduklarını fark etti.
Many years later in Brittany, he realised they had only been seagulls.
Ben de Brittany'denim.
Me, I'm from Brittany.
Ek olarak, Cherbourg ve Brittany limanlarına da yakındı.
And it was close to Cherbourg and the Brittany ports.
Brittany'nin batı ve güneyiyle, Mortain'in doğusuna doğru açılarak Argentan'a doğru hamle yaptı.
They fanned out west and south into Brittany and east to Mortain, and swept up to Argentan.
Britanya'da herşey bitti bizim için.
All is lost for us in Brittany.
Brittany'ye ne zaman gelirsin, parti vereceğim de.
When you come to Brittany, I'll give a party.
Sir Stephen, tatil için "O" yu Brittany'ye götürdü, Jacqueline ve René ile birlikte.
Sir Stephen took O to Brittany for a holiday, with Jacqueline and René.
Biraz yaşı geçmiş bir kadın bulsak, benim gibi becerikli olsa, kibar ve soylu bir kadın rolünü oynayacak biri... Ona hemen çekidüzen verip gösterişli bir Markiz ya da Kontes ismi takarız...
Suppose we had a somewhat elderly woman with a little of the ability which I possess and able sufficiently well to represent a lady of rank of some whimsical title of a marchioness or viscountess whom we would suppose to come from Brittany.
- Paris. - Brittany.
- In Brittany.
Brittany'de bir ada.
An island in Brittany.
Gaelle'le Breton güreşi yapıyordum.
I was Brittany-wrestling with Gaelle.
Breton güreşi değil, Grekoromen denir.
That's not Brittany wrestling. That's Greco-Roman.
Brittany'de mi?
In Brittany?
Yanlış, ben İngiltere yakınlarında bir köyde görevliyim ve oradakilerin hepsi de biraz kaçık.
Wrong, I'm stationed near a village in Brittany and they are all a little crazy.
... taşımak için bu gemiyi kullanabiliriz, elimizdeki küçük sandaldan çok daha iyi.
... to carry the magic potion all the... way to Brittany, it's a lot better than the little one we have.
Ama Fransızlar Nazilerden daha mı iyiydi? - Beni Gestapo'ya sattılar 60 yaşında bir kadını vurdurtmuştum.
The people in Auvergne, in a country where we failed like in Brittany, Vercors, or anywhere else who wanted to find the Resistance had no problem finding it, if that person really wanted to fight, or even to fight in the underground without necessarily going all out.
Brittany, Vercors, Auvergne'de başarısızlığa uğradık ama o bölgelerin insanları eğer gerçekten savaşmak ya da dışarı çıkmadan yer altından savaşmak istiyorlarsa Direniş'i bulmakta hiç zorluk çekmiyorlardı.
Our goal, first and foremost, was to attempt to create a climate of psychological fear for the Germans to keep them in a state of fear to cut off communications lines, and hopefully blow everything up.
Britanya'da saklandığına inanılır.
It was believed hidden in Brittany.