English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ B ] / Bullshit

Bullshit traducir inglés

18,477 traducción paralela
Sakın bir daha "palavra" deme!
Don't you say "bullshit" to me one more time!
Saçmalık, saçmalık, saçmalık. Benim solom.
Uh, bullshit, bullshit, bullshit, my solo.
Pekâlâ, tekrar saçmalık, saçmalık. Evet, benim solom.
Okay, and then bullshit, bullshit, ah, yeah, my solo.
Saçma gibi geldi.
Seems like bullshit.
Bu tam bir saçmalık.
This is such bullshit.
Bok gibi kokuyorsa o bir boktur.
If it smells like bullshit, it is bullshit.
Kokmuyorsa Fransız parfümü sürünmüş bir boktur.
And if it don't, it's bullshit wearing French perfume.
Çocukluk yapıyorsun Norman.
That's bullshit, Norman. Anyone can do that.
Daha fazla palavra istemediğim konusunda seni uyarmıştım. Toplantı iptal oldu.
I warned you that anymore bullshit and I call off the meeting.
Mangalın ve mangal ustalarının felsefelerini severim. Ama çok saçma tarafları da var.
I love the whole lore of the barbecue and the lore of the pitmaster, but there is so much bullshit involved.
Hikâyemizin baştan aşağı palavra olduğunu kanıtlar.
It makes our whole story complete bullshit.
Uydurma bir suçtan içeri almak mesela.
Bring him in on some made-up bullshit charge.
Hadi oradan.
That's bullshit.
- Külahıma anlatsın.
- Bullshit.
Size şunu söyleyeyim sizin pisliğinizi temizlemeyi bıraktığım gün...
And I'll tell you something, the day I stop taking care of your bullshit...
Harvey bunu vergilerimize yazdığını söylüyor ama saçmalık sadece.
Harvey says write it off on our taxes, which is bullshit.
Kabul etmesem bile bütün bu saçmalıkları yapmamı bekliyorsun.
You... ooh... just expect me to do all this bullshit that I never agreed to do.
Ama ben, ciddi bir konuk listesi saçmalığıyla uğraşıyorum buna Vali de dahil grubun hiçbir üyesinin tanışmak istemeyeceği.
But I am dealing with some severe guest list bullshit, including the fucking governor, which not one member of this band wishes to meet.
Bak bu saçmalık.
Okay, that's bullshit.
- Saçmalık. Seninle geliyorum.
- Bullshit, I'm coming with you.
Palavra.
Bullshit.
Saçmalık, dostum.
Bullshit, man.
Eğer verdiğin bilgiler palavra değilse.
If your intel isn't bullshit.
Şu saçmalığa bak. Almışlar kalemi ellerine çizgi romanda propaganda yapıyorlar.
Look at this bullshit they keep spinning, in the comic books and the propaganda.
- Bana boktan siyasetinden bahsetme.
- Don't you give me bullshit politics.
Tüm bu zırvalara onlar için tutunmamıza gerek yok.
They're gone. We don't have to hang on to any of that fucking bullshit for them.
Sakın bana bu gece sırası değil falan deme çünkü- -
is gonna be the end of us. And don't give me some bullshit about tonight isn't the time, because- -
O liste tam bir saçmalık ve o yüce Donna Paulsen tam bir cahil salak.
- I'm saying that that list is a bucket of bullshit, and the mighty Donna Paulsen- - she doesn't know her ass from her elbow.
Tek sorun, onlara şu anda ne tür bir palavra anlattıklarını bilmiyoruz.
- Well, the only problem with that is that we don't know what bullshit story they're out there selling right now.
Bu saçmalık bitti sanmıştım.
I thought all this bullshit was over.
- Bu saçmalığın daniskası!
- This is complete bullshit!
Ha siktir lan.
Bullshit.
Bu profil saçmalağından bıktım artık.
This is some profiling bullshit, and I'm sick of it.
Adaletin Rozeti palavralarına benziyor ama federaller de kullanıyormuş.
It felt like "badge of justice" bullshit. Hey. But the feds are using it, too.
Aman Tanrım, yine mi o parmak izi saçmalığı?
Oh, my God. Is this more bullshit about the partials?
- Saçmalık bu.
This is bullshit.
Hadi ordan.
That's bullshit.
- Haydi ordan!
- No, that's bullshit,
Saçmalık.
Bullshit.
Connie, saçmalık yok.
Connie, no bullshit.
İnanmıyorum.
Bullshit.
Bu iddianame saçmalık, kazanmalıydık.
It's bullshit... an indictment should be a slam-dunk.
Saçmalık!
Bullshit!
Bu saçmalık!
This is bullshit!
- Saçmalama, sana hiçbir şey göndermedi.
That's bullshit. She didn't send you anything.
Saçmalık!
That is bullshit!
Daha iyi biri olmama yardım edeceğine dair söylediğin her şey yalan mıydı?
So all that stuff about you helping me become a "better version" of myself, - that was bullshit?
Hayatında karşına çıkan zorluklara karşı durumunu kötüye götürmemeyi öğreniyorsun.
You are learning how to deal with the bullshit life throws your way without making your situation worse.
Siz de kusura bakmayın ama bu dava falan değil şantaj.
And with all due respect, this isn't a lawsuit, - it's a shakedown. - Bullshit.
Peki, neden en iyi olduğun işi yapıp ona yalan söylemiyorsun?
Yeah, well, why don't you do what you always do and make up some bullshit and tell her it's not true?
- Hayır, beyninde bazı saçmalıklar dönüyor.
No, but you got some bullshit in your brain.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]