Bundan hoşlanmıyorum traducir inglés
318 traducción paralela
Ben de bundan hoşlanmıyorum, ama sana yardım etmem gerek, Tommy, senin için birşeyler yapmam gerek.
Well, I wasn't getting any pleasure out of it, but I've got to help you, Tommy, I've got to do something for you.
- Bundan hoşlanmıyorum.
- I don't like it.
Sanırım bundan hoşlanmıyorum.
I don't think I like it.
Bundan hoşlanmıyorum.
Defence is a state of mind, and I don't want our troops to think this way.
- Bundan hoşlanmıyorum.
- I don't go for this.
Bundan hoşlanmıyorum.
But people dying in the clinic... the hearse in front of the door, I don't like that.
Bundan hoşlanmıyorum.
I don't like to be pushed.
Bundan hoşlanmıyorum.
I don't like that.
Bundan hoşlanmıyorum George.
I tell you, I don't like it, George.
Bundan hoşlanmıyorum, ama başka ne yapabiliriz ki?
I don't like it much, but what else can we do?
- Bu konuda elimden bir şey gelmez, ayrıca bundan hoşlanmıyorum! Neden hoşlanmıyorsun?
- Do you always enjoy being a captain?
Bundan hoşlanmıyorum.
I don't like it.
Bundan hoşlanmıyorum George.
I don't like that, George.
- Hayır canım, bundan hoşlanmıyorum.
- No, dear, I don't like it.
Sizin gibi ben de bundan hoşlanmıyorum.
I don't like it anymore than you men.
Bundan hoşlanmıyorum ama yönetmelikler böyle gerektiriyor. Yıldız gemisi amirali olarak, yönetmeliklere uymalıyım.
I do not like what I am about to say but regulations demand it, and as a Starfleet flag officer, I must follow regulations.
Bir solucanı hemen öldürürüm ama senin durumun farklı ve ben bundan hoşlanmıyorum!
I'd kill a worm in a second, but there's something different about you... - and I don't like it!
Yavrum, Elbette yapabilirim, Fakat bundan hoşlanmıyorum.
Dear child, of course I could, but I don't like to.
Üzgünüm, konuşmakla ilgili bir sorun. Bundan hoşlanmıyorum.
Sorry, it's a matter of talking, I don't like...
Tachibana'yı devirmek için adımı kullandığınızı biliyorum ve bundan hoşlanmıyorum!
I know you've been using my name to take down Tachibana, and I don't like it!
Başlamadan önce bana iki dakika verin ve hala bundan hoşlanmıyorum.
Give me two minutes before you start and I still don't like it.
Bundan hoşlanmıyorum ama hayatımı sana adadım.
I do not like this but I have given my life to you.
Çünkü hep beni takip ediyorsun, ve ben bundan hoşlanmıyorum.
'Cause you're always following me, and I don't like it.
Bundan hoşlanmıyorum.
I really don't like it.
Bu konuyu bilmiyorum, bundan hoşlanmıyorum.
I don't know what it's about, but I don't like it.
- Ben de bundan hoşlanmıyorum ya.
- That's what I don't like.
- Ben de bundan hoşlanmıyorum.
- I do not like this any more than you.
Bundan hoşlanmıyorum.
It kills me.
Ben bundan hoşlanmıyorum!
I don't like it!
Benimle böyle konuşma Alex, bundan hoşlanmıyorum!
Do not talk to me so Alex, I do not like!
Bundan hoşlanmıyorum.
I do not like it.
Bundan hoşlanmıyorum.
I dislike it.
Bundan hoşlanmıyorum baba.
I don't like it, Dad.
Bundan hoşlanmıyorum.
I don't like this.
- Bundan hoşlanmıyorum.
- Yes, Chief.
Dan bundan hoşlanmıyorum! Yapma!
Dan, I don't like that.
Bundan ben de sizin kadar hoşlanmıyorum.
I don't like this any better than you do.
Bundan hoşlanmıyorum.
I don't take to it.
Bundan hiç hoşlanmıyorum!
I don't like it.
Bayım, kız arkadaşım size haddinden fazla alaka gösteriyor ve ben bundan hiç hoşlanmıyorum.
Mister, my girl has been paying you a lavish of attention and I don't like it.
Bir zamanlar "benim yaşamım bu" diye düşünürdüm ama artık bundan pek hoşlanmıyorum, belki de yaşlanıyor olduğum içindir.
I used to think it was a life of Riley, but I don't enjoy it any more, maybe because I'm getting old.
Ve ben bundan hiç hoşlanmıyorum.
And I don't like it.
Bundan pek hoşlanmıyorum, Ama galiba bunu bulmanın tek yolu gidip aramaktan geçiyor.
I don't like it much, but I guess the only way you can find that is to go out and look for it.
Ve yardım teklif eden bir arkadaşımın... bundan 20 dakika sonra ölmesinden hoşlanmıyorum.
And I don't like it when a friend of mine offers to help and 20 minutes later he's dead!
Onu taşımalı ve hastaneye götürmeliyim. Ve bundan hiç hoşlanmıyorum.
I have to move her, get her into the hospital, and I don't like it.
Bundan ben de hoşlanmıyorum ama bu yapılmak zorunda.
I don't like it, either, but it must be done.
Biliyorum bundan hoşlanmayacaksın ve ben de söylemekten hoşlanmıyorum.
I know you're not gonna like it, and I don't like saying it.
Bazıları bundan hoşlanabilir ama beni ayrı tutmalısın, çünkü hoşlanmıyorum.
Some people may like it, but you must spare me, if you please, because I don't.
Bundan ben de hoşlanmıyorum.
I don't like it.
Ve bundan, hiç mi hiç hoşlanmıyorum.
And this one, I don't like at all.
İtiraf etmeliyim ki bayılıyorum. Sen hoşlanmıyor musun bundan?
I have to confess, I love it.
hoşlanmıyorum 33
bunda 22
bundan daha iyisini yapabilirsin 29
bundan 49
bundan sana ne 67
bundan sonra 238
bundan böyle 140
bundan bana ne 21
bundan başka 26
bunda ne var 29
bunda 22
bundan daha iyisini yapabilirsin 29
bundan 49
bundan sana ne 67
bundan sonra 238
bundan böyle 140
bundan bana ne 21
bundan başka 26
bunda ne var 29
bundan emin misin 175
bundan eminim 469
bundan dolayı 56
bundan emin olabilirsin 58
bundan daha fazlası var 16
bundan bahsetmek istemiyorum 21
bunda yanlış bir şey yok 34
bundan nefret ediyorum 188
bundan emin misiniz 37
bundan kesinlikle eminim 16
bundan eminim 469
bundan dolayı 56
bundan emin olabilirsin 58
bundan daha fazlası var 16
bundan bahsetmek istemiyorum 21
bunda yanlış bir şey yok 34
bundan nefret ediyorum 188
bundan emin misiniz 37
bundan kesinlikle eminim 16