English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ B ] / Buzdolabı

Buzdolabı traducir inglés

4,451 traducción paralela
Belki de buzdolabını yemeliyizdir.
Maybe we should just eat the refrigerator.
Bu buzdolabı hala çalışıyor mu?
Does this refrigerator still work?
Sizce aşevi bu buzdolabını kullanabilir mi?
So do you think the soup kitchen could use that fridge?
Sadece rotamızı tamamlamakla kalmadık yerinden kımıldamayan buzdolabını taşıdık. Temizlik İşleri üç yeni çöp toplayıcı kadını işe aldı.
Not only did we complete the garbage route and move an unmovable fridge, but the Sanitation department hired three new female trash-haulers.
Penisilin keşfedildiğine göre, bunu buzdolabında yetiştirmek zorunda mısın?
Well, since the world does, do you have to grow it in your fridge?
Buzdolabındaki kömürün üzerindeki parmak izi?
Well, the fingerprint on the fridge in charcoal?
Andy, buzdolabında bir kutu süt bırakmıştı. Ben de son üç aydır, her gün biraz aşırıyordum.
Andy left a carton of milk in the fridge, so I've been sneaking a little bit every day for the last three months.
Buzdolabının önüne yerleşti... Evet, hemen hemen her yere yerleşti.
He settled down against the fridge... yep, he settled down pretty much everywhere.
Taburcu olana kadar bizim buzdolabında tutacağız.
We'll keep it in our refrigerator Until you are discharged.
Ayrıca, buzdolabında sırf benim için diyet kola bulunduruyor.
Plus, um, he keeps diet cokes in his fridge just for me.
Buzdolabı demiyolar mı?
Aren't they just saying "refrigerator"?
Buzdolabında hiç yiyecek yok.
Hardly any food in the fridge.
Buzdolabınız çalışıyor mu?
Uh, is your refrigerator running?
Hepsini koyman için bir buzdolabı daha gerek.
Soon we'll need a new fridge.
Yani, şu buzdolabına bak.
I mean, look at this fridge.
Bir de buzdolabını keçi sütüyle doldurdum.
Oh, and your fridge is stocked with goat milk probiotic.
Ona, yeterli buzdolabı magnetim olduğunu söyledim.
I told him that I think I have enough refrigerator magnets.
Buzdolabında biraz "Coq au Vin" var. DVR'ımda Downtown Abbey'nin altı bolümü var.
I've got some leftover coq au vin in the fridge and six episodes of "Downton Abbey" on the DVR.
Ve anlaşmaya bir madde daha eklemek adına, Mattie küçük bir buzdolabı olsun ister.
And just to add a little bit of a sweetener, Mattie here could use a small refrigerator.
Bugün yenebiliyorsunuz ve buzdolabına devasa indirim yaptınız.
Today you can, and also today you can offer tremendous discounts on fridges.
Bize yeni model bir elektrikli süpürge ile buzdolabı alabildiğine hala inanamıyorum.
I still don't know how you could afford to buy us a brand-new vacuum cleaner and a refrigerator.
- Süt buzdolabında.
- Milk's in the fridge.
Sosisler buzdolabında.
- Sausage rolls, freezer.
Başka bir gece eve geldi baktı buzdolabında hiç birşey bulamamış gel görki magnezya sütüm ve yarısı yenmiş turp.
Came home another night and found nothing in the Frigidaire but my milk of magnesia and a half-eaten radish.
Pekala, buzdolabına atabilirsin.
Well, you can always freeze that.
Buzdolabında o kadar boş alanı nerden bulabilirim?
But I made enough for you... where am I gonna get that kind of freezer space?
Buzdolabına büyük bir not bırakmıştın.
Well, you left a great big note on the fridge.
Anlaşılan birisi buzdolabına doğru gitmiş.
Well, looks like someone's made a trip to the fridge.
Öğle yemeğinden kalanlar buzdolabının üst rafında.
Leftovers for lunch are on the top shelf in the fridge.
Buzdolabının ilk gözünde ne var?
- first floor in the refrigerator?
Buzdolabının üstünde?
- on the refrigerator?
Mini buzdolabı lazım.
I need a mini-fridge.
Peki buzdolabıyla ibne arasında ne fark var?
- What's the difference between a refrigerator and a fag?
Malı çıkarınca buzdolabı zortlamıyor!
The fridge doesn't fart when you pull the meat out!
Evet, buzdolabında.
Yeah, they're in the fridge.
Bende her ay buzdolabımızı temizlerim.Anlaştık mı?
I shall clean our refrigerator once monthly. Agreeable?
Buzdolabını şimdi mi temizliyorsun?
You're cleaning the fridge out now?
Şimdi ise buzdolabı.
Now the refrigerator.
Bunu da buzdolabına koy.
Put that in the fridge.
Buzdolabında ne yapıyorsun?
What are you doing in the freezer?
İş yerindeki buzdolabında seni bekliyor.
It's in the fridge at the parish council, waiting for you.
Ya da buzdolabında saklayamadığımız için kan torbalarımız bozulursa ne olacak?
Or our blood bags go bad because we can't store them in the mini-fridge?
İki yıldır buzdolabında duruyordu.
Oh, it's been in the fridge for two years.
20 adım genişliğinde buzdolabı gibi.
Like a 20-foot-wide walk-in freezer.
Buzdolabınızdaki açılmış bir beyaz şarap şişesinden koydum.
Well, it was from an open bottle of white in your fridge, so -
Buzdolabı.
The fridge.
O buzdolabında!
She's in the refrigerator.
Onlar buzdolabı raflarıydı.
Those were refrigerator shelves.
O buzdolabında.
She's in the fridge.
Buzdolabında.
In the icebox.
Bu akıllı davranışların sayesinde buzdolabında donmuş bir balık mı var?
Yes.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]