Buzzing traducir inglés
1,121 traducción paralela
Bir Klingon sineği, Dünya sivrisineğinin yarısı büyüklüğünde ve iğnesiz, ve de aynı bunun gibi bir vızıltı çıkarır...
A Klingon fly, half as big as an Earth mosquito with no sting, - and a buzzing sound like this...
Emin değilim ama...
- I'm not sure but- - [ALARM buzzing]
Tek istediğim buydu.
[CHAINSAW BUZZING]
Çeviri : jenthecen İyi seyirler...
[INSECTS BUZZING] AW!
Eğer olursa.
- [Buzzing]
Sadece iskeledeki John Hancock'ımı koyacağım ve siz de bana kilidin anahtarını verebilirsiniz.
[Screaming, Buzzing Continue ] [ Dr. Monroe] No, no. Now, wait a minute.
Tanrım, komşusunu sevdiğini söyledi, ama bunu bu kadar kolay yapmak zorunda değildin.
[Buzzing, Screaming Continue] No!
Mükemmel bir Flanders olduğu için...
Perhaps this energy conservation fad is as dead as the dodo. - [Screaming, Buzzing Continue] - No!
Carface Charlie Büyük Fare Yarışı Bu Gece
[Flies Buzzing]
Ona sinek gibi gelirsiniz.
You are like the buzzing of flies to him!
Bunu biliyorsan 2.00'ye kadar devam ediyorsam bu en azından bir 60 dakika demektir... Ne diye zilimi çalıyorsun?
If you know I'm practicing and I don't finish practicing till 2 : 00, which is another 60 minutes, why you buzzing my buzzer?
İzin verin, onu cehenneme yollayayım!
Let me blast that buzzing vixen to pixie hell!
Daniel Başkan Yardımcısını vurduğun için mi seni çiğneyip tükürdü?
Daniels must have chewed you up and down for buzzing the deputy mayor, huh?
O zamana kadar tüm Los Angeles merakla bekleyecek.
Until then, all of Los Angeles is buzzing. Who is the Rocketeer?
Aklından neler geçiyor küçük maymunum?
What's buzzing around inside that head of yours, my little monkey?
Ben hiçbir yere gitmiyorum.
I'm not buzzing anywhere. No.
Ucuz bir saatin alarmı çalar.
Buzzing, as a cheap alarm clock goes off.
Matilda'nın kulakları altı gün boyunca uğuldadı. - Queen of Spade'in galası iptal edildi ve bu olay üstüne babam işten atıldı.
Matilda's ears kept buzzing for six days... the premiere of the "Queen of Spade" was canceled... and Daddy was sacked on the spot.
- Kahvemin etrafında vızıldayıp duruyordu.
- It was buzzing around my coffee.
Marge, şu kafanın etrafında uçuşan haşeratlara bir bak.
Why, Marge, look at all those flies buzzing around your head.
Noel vakti vızıldıyor kafamda
Christmas time is buzzing in my skull
ULUSAL ENERJİ FUARI'NA HOŞ GELDİNİZ
- [Blows Landing ] [ Electricity Buzzing]
Umarım dün geceki vızıltı seni uyandırmamıştır.
I hope that buzzing didn't keep you awake last night.
- [Elektrik vızıldaması]
- [Electricity Buzzing]
Bütün Pariz Liza adındaki bir "Lollapalooza" dan bahsediyor. Chanel'in defilesinde boy gösterecekmiş..
Le tout Paris has been buzzing about a lollapalooza called Liza, and her definite, maybe, appearance on the runway at Chanel.
Sinekler etrafında uçuşuyordu.
Flies were buzzing around him.
Evet.
Yeah. [phone buzzing]
Konuş! Benden ne istiyorsun?
What are you buzzing me for?
Umarım, o zavallı yaban arısının kanatlarını çekiştirmiyordur.
I hope he's not out buzzing the vales on that wretched bee.
Öyle ki kocanızla buraya geliyorsunuz, insanlar işlerini bırakıyor görevlerini unutup, aylarca size hizmet ediyor sizi konuşuyor, dedikodunuzu yapıyor kocanızın gut hatalığıyla uğraşıyor sizin isteklerini karşıIıyor...
Something. Here you come, you and your husband... and industrious people drop their work and neglect their duties... spend whole months ministering to you, talking of you, buzzing around you... worrying for your husband's gout... your wishes for this and the other thing... and all become entangled in your idleness.
Bir yolunu bulacağım.
- He'll find a way. - [buzzing]
Bu fizik kurallarına aykırı!
[electric buzzing] It should be a physical impossibility.
Başlığınızdan vızıltı gibi bir ses çıkıyor efendim.
Your headgear seems to be emitting a buzzing noise, sir.
Biri zile abandı!
- Someone's buzzing me awful bad in here.
Sadece zırvalıyorsun.
You're buzzing me.
Sonsuza kadar sürekli devam eder bu.
- [Buzzing Louder] - It flows in a cycle that d-doesn't end.
Eğer yanılmıyorsam ona verdiğim inaprovaline ilacının aşırı elektrik uyarımına karşı ek direnç sağlaması lazım. 70.
If I'm right, the inaprovaline drug that I gave him should provide additional resistance against the excess electro-stimulation. Seventy! ( Buzzing )
Bizi izleyen bir UFO var.
We got a UFO or something buzzing us.
Çaldım, vurdum.. ama duşta olduğun için duymadın sanırım.
I was buzzing, I was knocking... but I guess you couldn't hear me on account of being in the shower.
Binlerce küçük uçağın sabahın 4'ünde vızıldayarak kuşlara güneyin yolunu gösterdiğini düşünebiliyor musun?
Can you imagine thousands of little tiny aeroplanes buzzing suburbia at 4 a.m. showing the birds the way south?
Öf!
. - Yuck! - [Buzzing Continues]
bir vızıltı duydun mu?
- Do you hear a buzzing?
Şu uğultuyu
That buzzing noise.
Şu uğultulu ses
That buzzing noise.
Uğultu değişti
The buzzing's changed pitch.
Eğer birşey söylersen, sonraki göreceğin kanatlar... çürüyen cesedinin üstünde vızıldayan sineklerinki olur.
And if you say a word about this over the radio, the next wings you see... will belong to the flies buzzing over your rotting corpse.
Bu şeyi ayarlamalıyız.
[ALARM buzzing] We've got to adjust that thing.
SAHİBİNDEN KİRALIK
- [Buzzing]
Bu sadece bir aile hayatımı eskiden ilginç hale getiren.
- People, please! - [Buzzing ] - [ All Screaming ] [ Smithers] Boy.
Nedir o?
[electrical buzzing] What is it?
Oh, dur tahmin edeyim :
- [Insect Buzzing ] - [ Disgusted Grunt ] [ Gulps] Oh, do let me guess :