Bırakalım traducir inglés
6,784 traducción paralela
Bence bırakalım cinayete baksınlar.
I think we let homicide handle it.
İyi tamam, bırakalım da ananiş anını yaşasın.
All right, let's let gammy have her moment.
- Bırakalım da dinlensin.
Guys, let's let her get some rest.
- Onu burada bırakalım.
We'll have to leave him here.
Bırakalım yeni işinin tadını çıkarsın.
Let's let her enjoy the new job, okay?
Bırakalım biraz daha sıkıntı çeksin.
LET'S GIVE HIM A LITTLE TIME TO SWEAT IT OUT.
Bence bunu... bırakalım.
You know, let's not... Let's leave it.
- Tamam, tadında bırakalım.
OK, let's leave it there. Well...
İkinizi dinlenip, birbirinizi tanımanız için yalnız bırakalım.
Why don't we two leave you two to relax and get to know each other?
İtfaiye binasının oraya bırakalım mı?
What if we dropped her at a fire station?
Bırakalım da bu işle Barry uğraşsın.
Let's let Barry do his thing.
Pekâlâ, bütün bu sevimsiz olayları geride bırakalım artık.
All right, let's just put this whole damn thing behind us.
Bırakalım da dalgalar alıp götürsün pisliğimizi.
Let's let the waves wash everything away.
Onları yalnız bırakalım mı Annie?
Annie, shall we leave them to it?
Tamam bırakalım da Lourdes konuşsun.
OK, let Lourdes talk.
- Jackie, hayır! - Eroinle bırakalım.
Jackie, no, no!
# Bırakalım artık yalan dolanı #
So let us not talk falsely now
- Motorlarınıza bırakalım mı?
Need a lift to your wheels?
Artık bırakalım da polis işini yapsın.
Now let's let the police do what they do.
Onları biraz yalnız bırakalım.
Let's give them some time alone.
Boş lafları bırakalım şimdi.
It's okay to leave stuff blank.
Şimdi sen Warren'ı bırakalım mı diyorsun?
And now you want to leave Warren?
Bedenim hakkında konuşmayı bırakalım artık şerif, tamam mı?
Can we just, like, not talk about my body, chief, okay?
Birlikte çok güzel bir gün geçirdik ve böyle de iyi bırakalım, olur mu?
You know, we've had such a nice day, and we should just leave it in a good place, okay?
- Bırakalım kalsın.
- Well, let him stay.
- Bırakalım mı seni?
Do you need a ride?
- Bırakalım mı seni?
Do you need a ride? Yes.
Tamamdır. Bence bırakalım Cole kendi başının çaresine baksın.
I say we let cole take care of himself.
Bırakalım hayvan kontrol birimindekiler baksın.
Just let animal control take the lead.
Bırakalım yerel polisler halletsin.
Just let the locals handle it?
Onları biraz yalnız bırakalım.
Let's give them a minute.
Sadece sürelim, bu yaratıkları geride bırakalım.
Just drive off, leave these creatures behind.
Bu konuyu burada bırakalım.
Let's leave it at that.
- Resmiyeti bırakalım.
Save the formality.
Bırakalım suçu üstlensin.
Let's him take the fall.
Şimdi bay Murphy ; şu zombilerin içinde yürüme numaranı yap kapıları bizim için aç ve işimiz bittiğinde seni bırakalım.
So, Mr. Murphy, you do your walk through zombies trick, open the gates for us, and when we ride out, you're a free man.
Shen Lian, geçmişi geçmişte bırakalım mı?
Shen Lian, let's put this thing behind us, shall we?
- Bırakalım da öyle düşünsünler.
Let them think that.
- Harika, işi size bırakalım.
Great, we'll leave you guys to it.
Tek bildiğim, Damon'da gördüğü şey her neyse onu hatırlamıyor. Bırakalım böyle kalsın.
All I know is she doesn't remember whatever it is she saw in Damon, and we're supposed to keep it that way.
Artık şu silah doğrultma işini bırakalım.
Enough with the pointing.
Operasyonumuzu neden gereksiz bir riske maruz bırakalım ki?
Why expose our operation to unnecessary risk?
Hepsini arkamızda bırakalım.
The thinny, let's put it all behind us.
Hayır, ama bırakalım bu fikir onu biraz deliye çevirsin.
No, but let the idea drive him nuts for awhile.
Başka bir deyişle, seni bırakalım ki etraftaki ateşli erkeklere bak mı?
In other words, let you wander around so you can look at all the hot guys?
Onları içeri sokup vuralım. Bırakalım icaplarına ateş baksın.
We'll shoot them inside, let the fire take care of the bodies.
Bırakalım yakalama işini Los Angeles Polisi halletsin.
We'll let LAPD handle grabbing him up.
Neden bir çift aşağılık Toprak İmparatorluğu askerini serbest bırakalım? Aşağılık mı?
- Why would we free a couple of lowly earth empire soldiers?
Bırakalım şimdilik şehir onun olsun.
Let her take the city for now.
Bu sefer, yine de,... bir tanığı ifade vermeye zorlayamam, oturan valiyi rahat bırakalım.
In this instance, however, I cannot compel the testimony of a witness, let alone a sitting governor.
Bırakalım mı seni?
You need a ride? !
bırak 1242
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakmam 34
bırakın 390
bıraktım 124
bırakmayacağım 38
bırakın beni 769
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakmam 34
bırakın 390
bıraktım 124
bırakmayacağım 38
bırakın beni 769
bırakacağım 37
bırak onu 1012
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırak gitsin 444
bırakmak mı 26
bırakın geçeyim 78
bırak kalsın 58
bırak şimdi 60
bırak artık 86
bırak onu 1012
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırak gitsin 444
bırakmak mı 26
bırakın geçeyim 78
bırak kalsın 58
bırak şimdi 60
bırak artık 86