Bıçaklar traducir inglés
1,546 traducción paralela
Yanlarında silahları, bombaları, bıçakları varmış.
They were supposed to kill Hitler at 12 : 30. They have guns, bombs, knives.
Daha sonra akşam 8 : 0'de yeniden radyo başında olun. Ben, bıçaklarınızı hazırlamanızı öneriyorum.
And then for coming in at 8 : 00 at night -
Nanografit bıçaklar... Senin kapasitende bir dövüşçü için geliştirildiler.
These Nanographite blades were built for a man with your kind of fighting skills.
Kendimi bıçaklarım. Siz de benden kurtulursunuz.
I'll just grab a knife, and you'll be rid of me.
Böyle bıçaklar temiz ve simetrik yaralar açar.
A knife like this leaves a clean, symmetrical wound.
Bütün bıçaklarım burada.
But all of my knives are here.
Bıçakları ve çift şeyleri sevmezler.
Europeans, not so much.
Törensel bıçaklar taşıyorlar ve o kadar çok, değil mi?
Well, they carry ceremonial daggers and all that, don't they?
Bıçaklar hakkında becerikli.
Skilled with a blade.
Seni uykunda bıçaklarım.
I will stab you in your sleep.
arkadaşın olduğunu düşünürsün... ve hemen ardından o seni sırtından bıçaklar!
your friend. And that at the very least she will respect your privacy!
Biliyorsunuz, bıçaklar çeşitli belirgin şekillerde hareket eder.
You know, blades move in several distinctive ways.
Artık bıçakları elemiş olduk.
Now we've eliminated blades.
Hey, ben de düşündüm ki bıçakları kemiklerdeki izlerle falan eşletirebilirsiniz, değil mi?
Hey, I figure you can match the blades to the cuts on the bones, right?
Hayır. Ginsu bıçaklarını nereden bulacağımı bilmiyorum.
I have no idea where to get ginsu knives.
Bıçaklar temiz.
Blades are clean.
Kımıldamıyorum, bıçakları atabilirsin.
Sitting target. Throw your daggers.
Ben gidip bıçakları saklayayım.
I think I'm gonna go hide the knives.
.. o koca, keskin bıçakları bir anda ortaya çıkar..
" he takes his great sharp scissors out
O bıçakları agresiflikle eşit tutmuştur.
He equated knives with acts of aggression.
Bıçakların saplarına mürekkep sürüyordum.
I was inking the hilt of the knives.
Kendini daha iyi hissetmek için bunu yapman gerekiyorsa... Sana bir "A" aldırırsam onu bıçaklar mısın?
If this is what you need to do to feel better about yourself... if I get you an "A," will you shiv him?
Buraya bıçaklar hakkında konuşmaya geldim. ( ye onu kaplan ) : D
I came here to talk about knives.
Erkenden geldim ve herkesin masasını düzene soktum... ve herkesin bıçaklarını bileyledim.
I came in early and organized everybody's mise-en-place... and sharpened everybody's knives.
Onun akıl hocasının bıçakları hakkında söylentilerin dolaşması iyi birşey, hah?
Well, it's a good thing his mentor had a lot of paring knives then, huh?
Adamların bıçakları var.
Guys have knives.
§ Mavi tabancalar ve maket bıçakları §
§ Blue gats and box cutters §
O çılgın mavi ateş bükücü ve havada uçan bıçaklar yeterince kötüydü fakat...,... son karşılaşmamızda o kızlardan biri bana bir şey yaptı ve bükme yeteneğimi kaybetmemi sağladı.
The crazy blue firebending and the flying daggers are bad enough, but last time we saw them one of those girls did something that took my bending away.
- Nasıl yani? Bu bıçaklar dörtlü gruplar halinde satılırmış.
Well, apparently, these knives come in sets of four.
Bu mutfak potansiyel cinayet aletleriyle dolu, Çavuş. Şu bıçakların hepsini toparlayıp, morga getirelim.
And this kitchen is full of potential murder weapons.Sergeant let's please gather up all these knives and have them brought to the morgue.
Gabriel aradı. Restorandaki bıçaklar, cesetteki yaralara uymuyormuş. - Amir Johnson.
Oh, and sergeant gabriel called, and uh, none of the knives at chez paul fit the wound.
Restorandaki tüm bıçakları topladık. Eğer birinin üzerinde Dennis Dutton'un parmak izini bulursak, onun lehine yaptığınız tanıklık sizi sonradan suç ortaklığı konumuna sokar.
We've collected every knife from that restaurant, and if we find one with dennis dutton's fingerprints on them, your alibi for him, mr.
Kusura bakmayın ama bıçakların tümü sizde değil.
You don't have all the knives.
- Bunlar sadece mutfak bıçakları.
These are just the kitchen knives.
Vardiyası bitince toplayıp....... eve götürür. Şefin bıçakları şahsi ve pahalıdır. Her zaman.
A chef's knives are more personal to him and expensive.He would wrap them up and take them home at the end of his shift, always.
Niye istiyorsunuz ki bıçaklarımı?
Why do you want my knives?
Bugünü gerektiğinden daha da zorlaştırmak istemiyorum. Ama bıçakları vermezsen bu evin altını üstüne getiririm.
Mr. Bivas, I don't want to make this day any more difficult than necessary, but if you don't- -
Bıçaklarımı mı istiyorsunuz?
You want my knives?
Seramik bıçakların romantik bir yönü var mı?
Is there something romantic about ceramic knives?
- Şefin bıçakları varmış. Sigortası varmış. Karısı da onu boynuzluyormuş.
The chef had the knives, the insurance, and his wife was screwing around on him.
Aklınızı kullanmalısınız. "Sashimi bıçakları" nızı değil.
You have to use your brains, Not your sashimi knives.
- Şimdi, sakıncası yoksa o bıçakları alayım.
- And now, if you don't mind, I'll take those knives.
Bıçaklar al.
Get the knives.
Muhtemelen boğazından bıçaklarım.
I'll probably stab you in your throat.
Belki gözlerle, bıçaklarını yağlıyorlardır.
Maybe eyeball jelly makes good blade wax.
Yerin altında gezen bıçaklar, ölümcül bıçaklar...
- The blades underground that kill.
Tıraş bıçakları mı?
Razor blades?
Özellikle tıraş bıçakların mı yasaklamışlar?
They've expressly forbidden razor blades?
Matt Chambers gibileri sempati maskesini nasıl takıcaklarını biliyorlar, bazen de empati, Böylece sağduyulu insanlara şans bırakmıyorlar.
Men like Matt Chambers know how to pull on the invisible mask of sympathy, even empathy, and otherwise right-thinking people don't stand a chance.
Hepinizi kalbinizden bıçaklarım.
I will stab you through the heart.
- Bıçaklar.
- Knives.