Canlarım traducir inglés
1,294 traducción paralela
Hadi gelin, canlarım.
Come along, my dears.
Canlarım.
My darlings.
Ah canlarım! Neden önce parka gelmediniz?
Why did you not come up to the park first?
Canlarım! - Artık her gün akşam yemeğini Barton Park'da yaparsınız.
- You'll dine at Barton Park daily.
Gelin canlarım.
Come along, my dears.
Boşuna uğraşmayın, canlarım.
There, there, my dears.
Tebrik ederim canlarım.
Mon congrats, you sweeties.
Hadi canlarım, çaylar hazır.
Here y'are, sweetheart. Tea's up.
Hoşgeldiniz canlarım.
Hello, dears.
Her gece benim yaptığım gibi sen de küçük canlarımızı bir kez daha görme sevincini istiyorsun.
You are asking, as I do each night, for the joy of once more seeing our little dears.
Canlarım!
Sweethearts!
Hayır canlarım.
No, thank you, dear.
Canlarım nasıl büyüdüler!
My, how they grow! Yes, ma'am.
- Şerefinize, canlarım.
Here's to you, my darlings.
Şimdi hanginiz Napolyon'un öldüğü yeri bize gösterecek canlarım?
Which of you, my little hearts, we will show where Napoleon died?
"Canlarım, Mandy, Lionel..."
"My darlings Mandy and Lionel..."
"... canlarım, Lionel "
Darlings! Lionel!
Canlarımın yün çamaşır giydiklerinden de emin ol.
Am I there? - What? - Nothing.
Teşekkür ederim canlarım
Thank you, my dears
- Canlarına okuyalım!
- Let's kick their butts!
Canlarını yakıyorlar mı?
Are they hurting them?
- Canlarına oku, tamam mı?
- Knock'em dead, okay?
Gidip canlarına okuyalım, tamam mı?
Let's go kick some more ass, though.
Sıçanlar mı?
Goodies? !
Aton'un yarattığı canlar almaya bizim hakkımız var mı?
What gives us the right to take lives whom Aton has created?
Size bu bilgiyi getirmek için iyi insanlar canlarından oldu.
What I'm about to tell you cost two good men their lives.
Katedral çanlarını mı duyuyorum?
Do I hear cathedral bells?
Kendi canlarını alan askerler hakkında bir takım cevaplar verebileceğini umuyordum.
I was hoping you could answer questions about the Marines who took their own lives.
canlarını sıkmak mı?
Bother?
Ah, ekipmanlarım olsa, canlarına okurdum ama!
If I had the right tools, I'd finish the job!
Hadi çanları yeniden takalım.
LET'S PUT THEM BACK AGAIN.
Doktor, yakında bütün canlarına sahip olacağım.
Oh, Doctor, soon I will have all your lives.
Senin canlarını alıyorum Doktor!
I'm taking your lives!
Bütün sıçanları bir odaya kapatıp birbirlerini yiyecekler mi diye baktım.
I put all the rats together in one room to see if they'd eat each other, Wha,
Çanları duyuyorum.
Come on. I'm hearing bells.
Akşam ayini için çanları çalarım sonra, manastırı temizlerim ve sonra gece ayini çanları ve...
But at sunset, I ring the evening mass, and after that I clean the cloisters. And then I ring the vespers, and...
Prensesi bana verin, ben de sefil canlarınızı bağışlayayım.
Give me the princess and I'll spare your miserable lives.
Çekim yapacağımız yer çanların bulunduğu oda. Çok güzel bir mekan.
It's going to be in the chamber where the bell ringing unit is.
Evet canlarım.
Right, me hearties, I'm gonna give you a cook's tour of this fine ship.
Eğer benim tarzımla yapsaydım sokağa çıkar ve o sıçanları girdikleri delikten çıkarırdım.
Paperwork. If I had my way,
Eğleniyor, sonra da seni terk ediyorlar. Canları cehenneme. Başka bir takım buluruz.
Anyone who has their fun, then they just leave you, well, hey, to hell with them, right?
Oturup bazı Tanrılar'ın canları istediği zaman yardım etmelerini bekliyorsun.
You sit and wait for some god to help out when he feels like it.
Çanları sağlama aldığım zaman, hızlıca hareket et ve alçakta kal.
Once I secure the bells, move swiftly and stay low.
- Canlarım.
The men.
Canları acıyıncaya kadar onları ihmalle suçlayacağım.
I will sue for negligence until they bleed.
Evlilik çanları mı duyuyorum?
Do I hear wedding bells?
- Oturun canlarım.
Sit my little hearts.
Geçidi değiştirerek telepatik güçlerini arttıracak ve kendi halkımızı, onlar için canlarını feda edecek şekilde değiştirecek hale getirdiler.
They modified the gate... so that it enhances their telepathic impulses... created an army of our own people willing to die for them.
Biri seni kızdırıyor, gülümseyip geçmektense canlarına mı okuyorsun.
Someone provokes you, and instead of smiling and moving on, you zing them?
Canlarına okuyalım.
In the river, baby!
- Sıçanlar gibi!
I'm guilty! - Like rats!