Cekcek traducir inglés
54 traducción paralela
Ne zamandan beri bu cekcek'i cekiyorsun?
How long have you been pulling this rickshaw?
Peki, müslüman kardeslerin sana cekcek'i sürmeni durdurmani söyleseler..
Now, if your Muslim brothers ask to stop the rickshaws..
Bu cekcek benim gecim kaynagim.
This rickshaw is my livelihood.
Çekçek şoförümü ezdiniz.
You've run down my rickshaw boy.
Bayan Davis, başka bir çekçek buldum.
Miss Davis, I've gotten another rickshaw boy.
Kuzey İstasyonu'ndan çekçek alabiliriz.
We can get rickshaws at the North Station.
Her neyse, bir çekçek arabası geliyor.
Anyway, here comes a carriage
Dışarıda sizi için bir çekçek hazırlatmıştım. çabuk, gidin
I've prepared the cart for you outside, hurry and go
Bu çekçek gezisi çok keyifli.
Oh, I am enjoying this rickshaw ride.
İlaçlarını satın almak için bir çekçek aldım.
I took a rickshaw to buy him medicine.
Çekçek ücreti ödendi.
I've paid for the rickshaw.
- Çekçek mi?
- Skitching?
Eve giderken çekçek parasını ödersin.
To pay for your rickshaw ride, back home!
Ah, lanet olası bir çekçek sürücüsünü doğrayarak öldürdü.
Oh, he hacked some damn fool rickshaw driver to death.
Bu çekçek niye bu kadar yavaş?
Why is your cart so slow?
Ben de çekçek önerdim.
And I suggested like a dolly.
Ama eğer benzininiz yoksa, fayton, bisiklet ya da şanslıysanız çekçek süren bir adamla pazarlık yaparak :
Now if you don't have gasoline, and you try to bargain with a guy with a horse driven car or someone coming by with a bicycle or maybe you're lucky enough to have a rikshaw.
İşsiz aktörlerin eline çekçek verirsen böyle olur.
and? when you have out-of-work actors pulling rickshaws.
Ben sana çekçek almadım mı?
Didn't I buy you a squeegee?
Sana bir çekçek alacağımı söyledim zannediyordum.
I thought I'd told you I meant to buy a squeegee.
Aksi takdirde yaşIılar için çekçek arabası olacağız.
Otherwise we're gonna be manning the geriatric rickshaw.
Çekçek!
Rickshaw!
Hatta bir çekçek sürücüsü ve hizmetçiler bile karşılayabilir.
That the, a rickshaw driver can, and servants.
Bir çekçek ya da el bezi, ya da bir parça top haline getirilmiş gazete görebiliyor musun?
Do you see a squeegee or scheme cloth or even a piece of balled-up newspaper?
ve diğer lanet çekçek nede?
And where's the other fuckin'squeegee handle?
Nasıl, çekçek gibi mi?
What, like a squeegee?
Homer, beni çekçek ile futbol antrenmanına götürmen gerekiyor.
Homer, I need you to rickshaw me to soccer practice.
Milhouse, çekçek kullanmaya ne dersin?
Hey, Milhouse, want a turn pulling my rickshaw?
Çekçek kullanan bir adamla buluşmak için ne kadar güzel biryer değil mi?
I mean, what a place to meet a fellow who's got a rickshaw.
Ben çekçek sürücüsüyüm. Öyle mi? Bay Ricky gönderdi beni.
Do you?
Birisi çekçek sürücülüğü.
The rickshaw. Yeah.
Kim sabah 5 buçukta çekçek ister ki? Serseri...
Who needs a rickshaw at 5 am, asshole?
Resmi kendim için yapıyorum. Kiramı ödemek içinse şehrin sokaklarında çekçek sürüyorum ki çağdaş bir evsiz olmayayım.
It means that I paint for myself, and I I paint for my rent, carrying the rickshaw Through the city streets, like a modern day hobo.
Çekçek'ine bubi tuzağını kurduğunda tüm kanıtları yok etmiş oldu.
What? He destroyed all the evidence when he booby-trapped his trailer.
Bir çekçek size düşecek.
We will drop you to a rickshaw.
Araba yıkatma yerinde çekçek görmeyi önemsemezsin herhalde.
I hope you don't mind rickshaws in the carpool Lane.
Belki arada birde çekçek vardı, bilemiyorum.
There was maybe a rickshaw in there somewhere.
Eğer kavga edecekseniz, ben başka bir çekçek bakacağım.
If you want to fight, I'll look for another cart.
Bana bir çekçek bulmalısın.
You have to get me a cart.
Mesela ben daha önce hiç el arabasına ( çekçek ) binmedim herkes bunu içiceğinden bir yudm alarak yapsın. harika değil mi?
Like... I've never sat in a rickshaw. Everyone who's done it has to take a sip of his or her drink.
Kundan ve ben çekçek ile geleceğiz.
Kundan and I are taking a rickshaw.
Bu karaciğeri narkolepsi hastası Vietnam'lı çekçek sürücüsünden aldım.
I got my liver from a narcoleptic Vietnamese rickshaw driver.
Çekçek süren bir arkadaşı var.
She has a rickshaw driver friend.
O çekçek süren senin arkadaşın mı?
That rickshaw-puller is your friend.
O Benim çekçek şirketin adı.
That's the name of my rickshaw company.
I, rakip çekçek şirket kullanmak zorunda mı Gerçi.
I did have to use a rival rickshaw company, though.
Her zamanki gibi çekçek şirketine gidelim.
As usual, the rickshaw company.
- Çekçek kulübe gitmek için bekliyor.
Rickshaw is waiting, for the club. We're missing it.
- Çekçek'e binemez, bu onu öldürür!
~ He's not going in a rickshaw! It'll kill him!
Bizimle çekçek * sürmeye ne dersin? Çekçek : insan gücüyle çalışan bir taşıma aracı.
How about driving pedicabs with us?
Çekçek kısmında bir çubuk eksik.
- What? The pull-up handle is missing a rod.