English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ C ] / Cereal

Cereal traducir inglés

1,630 traducción paralela
- Bana gevreğimi ver!
- Give me my cereal!
- Bize gevrek verin!
- Give us cereal!
Gevreğimiz nerede?
Where's our cereal?
- Ver şunlara gevreklerini.
- Give them the cereal.
Gevreğimiz nerede?
Where's our cereal? Where's our cereal?
- Gevreğimiz nerede?
- Where's our cereal?
Yani lütfen sabırlı olun ve bitene kadar gevrek dağıtmaya devam edeceğiz.
So, please, please be patient, and we will just keep pouring cereal until we run out!
Tanrım, Neal, eğer o tür çılgınlıklarını kahvaltılık gevrek dükkânı yerine sanatına yükleyebilsen...
God, Neal, if you could ever harness that kind of madness - in your art instead of that cereal shop...
Bu işi kıvır, ömrünün sonuna kadar sana kahvaltılık gevrek bedava.
You pull this off, free cereal for life.
Ama çizimlerimin pazarlama aleti olarak çerez dükkanda kullanılmasını isteyeceğimi pek sanmıyorum.
But I don't think I want my artwork used as a marketing tool for a cereal shop.
Üç tas kahvaltılık gevrek alana, Bayan P. sanat önlüğü bedava mı?
You buy three bowls of cereal, get a free Miss P. art smock?
Sırf sen gevrek yiyorsun, diye oluyor bunlar!
That's because you only eat cereal!
Bu yerler kahvaltılık gevrek ürünleri satacak?
These places serve breakfast cereal?
Bunu gerçekten salak bir kahvaltı restoranı için mi yapıyoruz?
Are we seriously doing this over a goddamn breakfast cereal restaurant?
- Mısır gevreği?
- Cereal?
Annem benim şekerli mısır gevreği yememe izin vermiyor.
Mommy doesn't allow me to eat sugar cereal.
Benim istediğimi almadık.
We didn't get my cereal.
Mısır gevreği yiyorum, Görmüyor musun?
I'm eating my cereal. Don't you see?
Size herşeyi söyleyeceğim, adımı, rütbemi ve sevdiğim gevreği.
All I gotta tell you is my name, rank, and favorite cereal.
Bebeğe yiyecek getirdim, arpalı ve tahıllı mama.
It is baby food. Look, Barley, cereal for baby.
Yulaf ezmesi ve biraz da tahıl.
Oatmeal. Another cereal for baby.
Akşam yemekte mısır gevreği mi yediler?
So, they had cereal for dinner?
Ama mısır gevreğinden başka yiyecek bir şey bulamadım.
But I couldn't really find much food besides cereal.
Kız için de biraz mısır gevreği lütfen.
Some cereal for the girl, please.
Gevrek ister misin?
Have some cereal.
Biliyorsun, sana lakap takıyordum, günlüğünü okuyordum,... sen, tahıllarına süt koymaya giderken, ben osururdum,... sonra da "Ha-ha ha" diye gülerdim.
You know, calling you names, reading your diary, farting in your cereal when you go to get milk and then laughing : " Ha-ha ha!
Onu kanlar içinde, kahvaltı masasında oturmuş, mısır gevreği yerken buldular.
They found him covered in blood, at the breakfast table, just sitting, eating his cereal.
Noel sabahı gevreğimize kırmızı ve yeşil şekerler koyarız.
On Christmas morning, we put red and green MM's in our cereal.
Mısır gevreği paketini bana verir misin?
Will you pass me the box of cereal?
Verir misin mısır gevreğini?
Will you... pass me... the cereal?
Mısır gevreği kutusundaki palyaço sadece bir insan *.
The clown on this cereal box is just a person.
Kanepemde uyudun, benim tahılımı yedin.
You slept on my couch, you ate my cereal.
Daha sonra, eski bir mısır gevreği kutusundan at gözlüğü yaptım.
Next, I constructed blinders out of an old cereal box.
Hey, bir parça şey var... hamur gibi...
Hey, you got a little cereal right...
Hamur mu?
Cereal?
Mısır gevreğim var.
I have cereal.
Harika, hep tahıllar kalacak, süt yok.
Nice all cereal, no milk.
- Azar azar anlamında.
Like some kind of breakfast cereal good for your brain.
Gökkuşağını seviyor ve bu da tıpkı meyveli mısır gevreği gibi kokuyor.
She loves rainbows, and it smells like fake fruit cereal.
Git. Benim de saat 10 gevreğim bekliyor.
I've got a 10 : 00 cereal waiting for me.
Her şey olabilirlerdi, şimdiye kadar yediğim bütün tahıllar veya Star Wars'ta ismi geçen bütün gezegenler.
Every cereal I've ever eaten, or the names of every planet mentioned in Star Wars.
Gevreğim için süt yok. Olsun.
There's no milk in here for my cereal.
Gevreğim için yüzde 2 yağlı olanı,.. ... çayım için yağlı olanı, kahvem için yüzde 50 yağlıyı, yemeklerde de yağsız olanı kullanıyorum. Ayrıca Doyle için de laktozsuz süt bulunduruyorum.
I need the 2 % for my cereal, whole milk for my tea, half-and-half for my coffee, skim milk for cooking or baking, plus, I like to keep lactaid on hand for Doyle.
o gevrek bu evden daha eskidir.
That cereal is older than this house.
Elliot şunun gibi, ardı arkası kesilmez, deli işi kurallar koyana kadar her şey harikaydı. Tüm açık gevrekleri büyük boy, fermuarlı buzdolabı poşetlerine koy.
Everything was fine until Elliot broke out her unending list of insane rules, like "Put all open cereal in giant Ziploc bags."
- Tahıl gevreği kaldı mı?
- You're welcome. - is there any cereal left?
Bu gevrek kutusundan çıkardığın bişeye benziyor
Yeah, that looks like something you get out of a cereal box.
Bunlar buğday ve tahıl.
This is wheat and cereal.
Thala, lütfen sorar mısın? Bu yüzü mü yoksa, gevrek kutusu mu?
Thala, please ask him if that's his face or a cereal box?
- Yine başlama.
You don't even know what cereal I like.
Fena değil ha? Hiç fena sayılmaz. Pekala, yerine oturursan,
Not bad at all. ( Giggles ) well, if you'lltake your seat, we will begin with our first course, which is cereal.We have fresh fruit salad

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]