Cesaret edemedim traducir inglés
293 traducción paralela
- Cesaret edemedim.
- I didn't dare.
Ellerinin bir katile ait olduğunu söylemeye cesaret edemedim.
I didn't dare to tell him his hands are those of a murderer.
Whitney'e sormaya bile cesaret edemedim.
I was afraid even to ask Whitney.
Ben de öyle düşünüyordum ama söylemeye cesaret edemedim!
That's what I've been thinking, but not daring to say!
Anneme göstermeye cesaret edemedim.
I haven't dared show it to Mama.
Ben de yapmayı düşündüm ama cesaret edemedim.
I thought of that... but I wasn't brave enough.
Cesaret edemedim.
I didn't have the courage.
Yüzüne karşı söylemeye cesaret edemedim.
I didn't dare tell you to your face.
- O gün söylemek isterim ama cesaret edemedim.
I wanted it that day too but I didn't dare tell you.
Bu nedenle onu evin dışına göndermeğe cesaret edemedim.
- I see. That's why I didn't dare send him out of the house.
Cesaret edemedim!
I haven't dared.
Cesaret edemedim.
I didn't dare.
Söylemeye cesaret edemedim efendim.
I didn't have the guts to tell him, sir.
Kadınsı kıyafetleri her zaman çok sevdim ama giymeye hiç cesaret edemedim.
I've always loved very feminine clothes, but never quite dared to wear them.
Hayatımı sona erdirmeyi defalarca düşündüm ama cesaret edemedim.
I've often thought I ought to end my life, POISON but I lack the courage.
Orada neler olduğunu ve tüm bunların Henry ile bağlantısının ne olduğunu sormak için içim içimi yiyordu ama cesaret edemedim.
I was dying to ask about what happened there... and what connection it could possibly have with Henry... but I didn't dare.
İzin almaya cesaret edemedim.
I dared not take the time off.
Bunu söylemeye cesaret edemedim.
I didn't dare to say it.
Ona, midemin yalnızca kuru ekmeği kabul ettiğini söylemeye cesaret edemedim.
I didn't dare tell him my stomach only tolerates dry bread.
Bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu ; kiliseye gitmeye cesaret edemedim.
It was raining so hard I didn't dare go to the church.
Israr etmeye cesaret edemedim.
I didn't dare insist.
Yıllarca bu işi bırakmayı düşündüm, ama asla cesaret edemedim.
Oh, I... I've thought for years to cut loose from it all, But I never had the courage.
Korkmuştum ve karşı koymaya cesaret edemedim.
I was scared and didn't dare refuse.
Uymaya cesaret edemedim.
I dare not sleep.
ben, Ben cesaret edemedim.
I - I hadn't got the guts.
O kadar çok değil ama kocamdan istemeye cesaret edemedim evlendiğimizden bu yana ondan defalarca borç istedim.
Not at all, but I dare not ask my husband for it. I've borrowed heavily from him ever since we were first married.
Kollarım onu tutmak için acı çekti ama giysisinin ucunu bile tutmaya cesaret edemedim.
And my arms ached to hold him, but I dared not even touch the hem of his garment.
Beni çok korkutmuştu, bir daha kapıya dokunmaya cesaret edemedim.
He scared me so much, I no longer dared touch my door.
Asla cesaret edemedim.
I never dared.
Her an birinin orada olacağından öyle korkmuştum ki, ışığı açmağa cesaret edemedim.
I was so scared that someone would be there any second that I didn't dare turn on the light.
Affedersiniz, daha önce adınızı sormaya cesaret edemedim.
Excuse me, I've never dared to ask you your name.
Onu terk etmeye cesaret edemedim.
I didn't dare to leave him.
Kendime olan güvenimi yeniden kazandım. Ama seni görmek için Fransa'ya dönmeye cesaret edemedim.
I regained my confidence... but I didn't dare come back to France to see you.
Cesaret edemedim.
I daren't.
Bunu sana hemen söylemem gerektiğini biliyorum ama cesaret edemedim.
I know, I would have told you straight away, but I didn't have the courage.
Cesaret edemedim.
I just didn't have the heart.
Söylemeye cesaret edemedim...
I did not dare tell him :
Sana söylemeye cesaret edemedim.
I didn't dare tell you.
Arabayı zorlamaya cesaret edemedim.
I didn't dare push the car too hard.
- Cesaret edemedim.
- I can't.
- Babasının hizmetinde ayda 1000 franka çalıştığımı söylemeye cesaret edemedim.
- Come again? - I didn't dare to tell her that I earned only 1,000 F working for her father.
- Cesaret edemedim. Senin mi cesaretin yoktu?
You didn't have the courage?
Özür dilerim, efendim, evine gelmeye cesaret edemedim.
Excuse me for having dared to come at your house.
Cesaret edemedim.
I wouldn't dare.
Konuşmaya cesaret edemedim.
I didn't dare talk.
Size söylemeye cesaret edemedim.
I was embarrassed to tell you...
Ona işaret etmeye cesaret de edemedim.
I didn't dare signal to her.
Bir film yıldızı mı diye sormaya cesaret edemedim.
We're supposed to be happily married, aren't we?
Bunu kabul etmeye cesaret bile edemedim.
I didn't dare say anything.
Ve ona yaklaşmaya cesaret edemedim.
I guess I'm too shy to come forward.
Sonra cesaret edemedim.
And besides, Berthe, my sister, said...