Chilly traducir inglés
1,058 traducción paralela
Her şey soğuk ve soluk.
Everything chilly and dim.
- Birlikte çıkalım.
- Chilly out.
Soğuk var.
It's chilly.
Hava soğuk.
It is chilly.
- Teras serin olacak.
- It'll be chilly.
Serin olduğunu sen söyledin ya!
It was you who said it was chilly.
- Bugün hava serin, efendim.
- Chilly today, sir.
Biraz üşüdüm.
I'm a little chilly.
Hava biraz serindi.
It was chilly.
Dışarısı soğuk.
It's chilly on the moors.
Geceleri bazen oldukça serin olur, özellikle koya yakınsan.
Gets a bit chilly here at night sometimes, especially if you're over near the bay.
Soğuk.
Chilly.
Peki, en azından seni bu soğuk akşamda yürümekten kurtardık.
Well, it's some comfort to think we've saved you a walk on a chilly evening.
- Ayaklarım üşüdü de.
Well, you see, my feet were chilly.
Artık geceler soğudu.
Nights are chilly now.
Ve sonra tekrar giyindim çünkü biraz üşüdüm.
I got dressed again cos I was feeling... chilly.
Kesinlikle üşütmüş gibi davranıyordun.
- You certainly didn't act... chilly.
Geceleri soğuk oluyor.
It gets chilly later.
Hava birden soğudu mu ne?
LADY BOXINGTON : Has it suddenly turned chilly?
- Çok soğuk!
- Very chilly!
Çok soğuk bir hava..... soğuk demek az kalır ama...
Very chilly weather. Chilly is decidedly the word!
Sorun nedir, dışarıda üşüdünüz mü?
What's the matter, you a little chilly out there?
Serin bir adada doğmuşum.
I was born on a chilly island.
- Bu gece hava biraz serin, değil mi?
- A bit chilly out tonight, isn't it? - Oh, I don't know.
Bir kaç saate kadar sıcaktan pişmiş olurlar. Bu saatte o kayalıklarda olmak zor iş.
It's going to begin to get chilly up here in a couple of hours.
Mark, hava serinliyor yavrular üşüyecek.
Mark, it's getting too chilly for the puppies out here.
Soğuk burası.
It's chilly in here.
Terli avucuma buz gibi şişe gelsin hemen.
One chilly bottle right in my hot little hand.
Ona bakınca ihtiyar kalbim ısınıyor.
It warms me chilly old heart looking at her.
Dışarısı soğuk mu?
Is it chilly out?
- Öyleyse birazcık soğuktur.
- A bit chilly, then.
Havanın biraz serin olduğunu ve ısınmak için sarılmamız gerektiğini söyleyeceğim.
Oh, I'm going to say it's getting a little chilly and I think that We should cuddle up together for warmth.
İçerisi de serinmiş.
Gee, it's chilly in here.
Serin değil mi?
Isn't it chilly in here?
Çok serin.
Very chilly.
Hava bayağı serin geldi bana.
The wind seemed awfully chilly to me.
Mmm.. Soğuk..
Mmm... chilly!
Böyle soğuk gecelerde o arabanın içinde dolaşıyorsun.
Oh, you're riding around in that car on a chilly night like this?
Üşümüz olmalısınız.
I think you must be chilly.
Bayağı serin.
Chilly tonight.
Eh, biraz serin.
Well, it's a little chilly.
Aslında biraz serin, Majeste.
Indeed it is somewhat chilly, Your Majesty.
Bu sabah biraz soğuk, ortalıkta bekletmek istemeyiz onları, değil mi?
It's a chilly morning. We don't want to keep them standing around too long, do we,
Cehennemde üşüyen tek adam sen olacaksın.
You'll be the only man in hell who's chilly.
Çünkü bu paltonun astarı yok, ve biraz üşüdüm.
Because there's no lining in this coat, and I'm a bit chilly.
İnşallah kızlar fazla üşümez.
I only hope the girls won't be too chilly.
Hava buz gibi oldu.
It's gettin'chilly.
- Biraz serin.
- It's a bit chilly.
Geceleri burası serin olur.
It's becoming chilly.
Oh, dışarısı soğuk.
It's chilly out.
Biraz serin gelebilir.
You might find it a bit chilly.