Cinnamon traducir inglés
1,064 traducción paralela
- Cinnamon'u konuşturabilirler mi, Jim?
- Can they break Cinnamon, Jim?
Onla işleri bitince tandığımız Cinnamon olmayabilir fakat onu konuşturacaklar.
She may not be the same Cinnamon we knew once they've finished with her, but they'll break her.
Cinnamon'a aramasını söyle.
Tell Cinnamon to call.
Kaybedeceksin unutma, Cinnamon.
Don't forget to lose, Cinnamon.
Birkaç dilim greyfurt ve haşlanmış iki yumurta alayım. Tarçınlı tost ve normal kahve.
I'll have the grapefruit sections, two poached eggs, cinnamon toast and regular coffee.
İnşallah tarçın seviyorsundur.
Hope you like cinnamon in yours.
Bir taraftan patlıcanlar doğranıyor kıymaya birkaç farklı baharat katılıyor,... yani kekik, nane ve tarçın gibi. Diğer yandan patlıcanlara domatesler doğranıyor beşamel sos ve rendelenmiş peynirle karıştırılarak beraber fırına atılıyor.
One layer of sliced fried eggplant one layer of ground meat seasoned with local herbs like mint, marjoram, little bit of cinnamon another layer of eggplant layer of fresh tomatoes one layer of white sauce, some grated cheese and the whole thing baked in the oven.
Şeker, tarçın, azıcık tereyağı.
Sugar, cinnamon, a dab of butter.
Tarçın ağacındaki
In the cinnamon tree In the cinnamon tree
Bu tarçın ağacının altında
This cinnamon tree
Tarçın ağacının altında
Beneath the cinnamon tree
Evet, yağda pişmiş yumurta, salam ve tarçınlı ekmek.
Yes, I want scrambled eggs and bacon and cinnamon toast.
Tarçınlı ekmek var mı? Var mı?
Do you have cinnamon toast?
Bana yumurta, İspanyol şarabı, zencefil, tarçın ve karanfil getirin.
Now bring me a basket of eggs, a bottle of wine from Spain, ginger, cinnamon, and clover.
Tek bildiğim tarçın ve küçükhindistancevizi koktuğun.
I only know that you smelled of cinnamon... and nutmeg.
" yapraklar, sarmaşık ile karanfil ve kakule'
"Stuff the betel leaf with clove and cinnamon"
Çöreklere bayıldım ama birazcık daha tarçın konabilirdi.
I loved the Danish, but you know, they could use just a pinch more cinnamon.
Yatakta, az tarçınlı sıcak süt içmeyi sever.
In bed he likes hot milk with just a little of cinnamon.
Sana biraz nane şekeri getirdim.
I brought you this cinnamon candy.
Tarçınlı çubuk var.
I have a cinnamon bar.
Nedir? Fırınlanmış elmanın üzerindeki tarçın olmalı.
It must be the cinnamon in the baked apple.
Sıcak tarçın şarabı.
Hot cinnamon wine.
Elma, üzüm, tarçın, kuşüzümü, limon... kraker, şeker, portakal, hindistancevizi, un, tuz, biber... karanfil, yumurta ve çocuklar için şekerleme istiyorum.
I need apples, raisins, cinnamon, currants, lemons crackers, sugar, oranges, nutmeg, flour, salt, pepper cloves, eggs, and some candy for the children.
Kreplerimin yanında fırınlanmış elmalar, kuru üzüm, ceviz ve üzeri hafifçe serpilmiş tarçın istiyorum.
I WANT CREPES WITH BAKED APPLES, RAISINS, WALNUTS SLIGHTLY SPRINKLED WITH CINNAMON
Aslında ben tarçınlı, sıcak elma suyunu tercih ederim.
I'd like hot apple cider with a cinnamon stick.
Buradan çıktığımızda annem bol tarçınlı elma kaynatacak.
When we get out, Mother will make us some hot cider with lots of cinnamon.
Ben her zaman biraz bitter çikolata eklerim... iki üç zerre tuz... ve üstüne... biraz tarçın.
I always add a few chips of bitter chocolate... two or three grains of salt... and to top it off... a touch of cinnamon.
- Tarçınlı gevrek de ister misiniz?
- Would you like Cinnamon Crispas?
sinamon tostu hazırlamk ister?
cinnamon toast?
Sinamon tostu. Oh.
"Cinnamon toast." Oh.
- Soğan, tarçın, kuru üzüm, çavdar.
- Onion, cinnamon raisin, pumpernickel.
Öyle değil mi, tarçınlı kurabiyem?
Isn't that right, cinnamon buns?
Ton balığı salatası, Islak hamburger yaparım. Tarçınlı tost, Mısır kremalı güveç.
I make tuna salad, sloppy joes, cinnamon toast, creamy corn casserole.
Kocaman, kızarmış bir poğaçayım ben.
Ahhh, I'm just a big, toasty cinnamon bun.
Cinnamon swirl'le şeker komasına girmiştin!
You were all hopped up on cinnamon swirls!
Televizyondaki şu korkunç, kel kadının milkshake diyetlerini deneyip duruyorum ama hiçbir işe yaramıyor.
- But it mustn't leave a moustache. - Cinnamon or chocolate? This is so complicated.
Beni dinle Hank.
Um, cinnamon. - And you?
Ne bu? - Tarçınlı.
- Latte with nutmeg and cinnamon.
Tanrım! Köpüğün üzerindeki tarçın mı?
Oh, dear, is that cinnamon on that foam?
Zimbabwe, kafeinsiz, yağsız sütlü, köpüğü tarçınsız.
Zimbabwe, decaf, non-fat milk, no cinnamon in sight.
Tarçınlı babka.
- That? Cinnamon babka.
Çikolatalı ve tarçınlı var.
There's chocolate, and there's cinnamon.
Tarçınlıyı almalıyız.
Well, we gotta get the cinnamon.
Tarçınlı olması, hiç babka olmamasından iyidir.
Cinnamon takes a back seat to no babka.
Cevabı "Tarçın, tarçın" tekrar tekrar.
The answer comes back, "Cinnamon, cinnamon," again and again.
Tarçınlı babkayı alıyoruz.
I'll have a cinnamon babka.
- Tarçınlı babka.
- Cinnamon babka.
- Tarçın mı?
- Cinnamon?
Mermerciyi hemen arıyorum.
- Where's the cinnamon?
- Tarçınlı nerede?
- Out of cinnamon.
- Tarçın.
- Cinnamon.