Clermont traducir inglés
128 traducción paralela
- Randevu evi işletiyor.
- She runs a brothel in Clermont.
Oyun şu ; Kont Clermont'u tahta oturtacağız o da şanlı Charles mış gibi yapacak.
The game is we put the Count of Clermont on the throne, he will pretend that he is the illustrious Charles.
Efendiniz Fransa Kralı'na söyleyin,.. San Angelo'da Clermont Kardinali'ni zindana attım. Keza casustan beter bir adam.
You may tell your master, the King of France, that I have locked up... the Cardinal of Clermont in Saint Angelo because he is no better than a spy.
Clermont Ferrand pisti sadece...
This Clermont Ferrand circuit is just...
Onu Clermont Ferrand'da görmekten memnuniyet duyduk.
We're delighted to welcome him to Clermont Ferrand.
Günümüzde Clermont'ta oturmak kolay değil.
It's impossible to live here in Clermont these days.
Sen Clermont'ta mıydın?
You're here in Clermont?
Tüm Clermont orada olacak.
All Clermont will be there.
Ama Clermont'tan gitmek istiyorsun.
But you want to leave Clermont.
Bu şarap en güzide Clermont ailelerince içilir.
Drunk only by the best Clermont families.
Pascal da Clermont doğumlu olduğuna göre muhtemelen Chanturgue içiyordur.
Pascal probably drank Chanturgue, since he was born here.
- Clermont'tan biri mi?
Is she in Clermont?
Clermont'tan ayrılacağımı biliyor muydun?
Did you know I was leaving Clermont?
Uzun süredir Clermont'ta mısın?
Have you been in Clermont long?
Clermont hiç de iç karartıcı bir yer değilmiş.
Clermont's not a depressing place.
Hayır, Clermont'tan ayrıldı.
No, he left Clermont.
Clermont'a hiç yolun düşüyor mu?
Do you ever visit Clermont?
O Clermont'tan ayrıldığında biz daha yeni tanışmıştık.
When she left Clermont, I'd only just met you.
Clermont-Ferrand : Puy-de-Dôme bölgesinde 134,000 sakin.
Clermont-Ferrand : 134,000 residents in the Puy-de-Dôme region.
Clermont yakınlarındaki Montferrand'a gönderildim ve zevcemin sütçüsü Bayan Michel cepheye gitmediğim için beni eleştirdi.
I'd been sent to Montferrand, near Clermont, and my wife's dairywoman, Mrs. Michel, had criticized me for not going to the front.
İkisi de köylü olan iki yöre insanı Clermont'dan birkaç kilometre ötede yaşıyorlar.
Two brothers, both local farmers, live a few miles from Clermont.
Clermont'da gazeteler çıldırdı.
In Clermont, the papers went mad.
Clermont'daki Direniş çabucak bastırıldı.
The Resistance in Clermont was quickly crushed.
Hitler'in S.S. Tümeni Clermont-Ferrand'u fethetti.
Hitler's S.S. Division conquered Clermont-Ferrand.
Almanlar Clermont'a Kasım 1942'ye kadar geri dönmediler.
The Germans didn't return to Clermont until November 1942.
Clermont'da, yenilenme ruhu Pierre Laval'in Le Moniteur'ünü doldurdu.
In Clermont, the spirit of renewal filled Pierre Laval's Le Moniteur.
O gün, 29 Temmuz 1940'ta Clermont kasabı Antoine Labronne yargılandı ve çürümüş jambon satmaktan yüksek para cezasına çarptırıldı.
On that day, July 29, 1940, Clermont butcher Antoine Labronne was tried and given a large fine for having sold rotting ham.
Clermont-Ferrand'a götürüldüğümde orada Jean Zay ile tanıştım. Kızını da orada görmüştüm ama o görmemişti.
And when I was transferred to Clermont-Ferrand, where I met up with Jean Zay, I'd seen his daughter and he hadn't.
Clermont'da kartların seyyar tezgâhlarda satıldığı bistrolar vardı.
There were bistros in Clermont that hawked the cards.
Clermont'daki her bir öğretmen istifasını verdi mi?
Did every single teacher in Clermont give in their resignation?
O kızları kiralamasın diye Clermont'daki her eczaneyi uyarmıştı.
He had warned every pharmacy in Clermont not to hire these girls.
Clermont-Ferrand, Mareşal Pétain'e sıcak bir karşılama sunuyor.
Clermont-Ferrand is giving Marshal Pétain a warm welcome.
Sizin gibi genç bir adam için Alman askerinin kolunda bir kız görmek özellikle sinir bozucu bir şey miydi?
It was considered annoying everywhere, not just in Clermont. – Of course. – It was generally frowned upon to see a woman accompanied by a German.
- Bunları görmüş olmalısınız. - Elbette. Sadece Clermont'da değil, her yerde sinir bozucu olarak görülüyordu.
Some women dated Germans but they paid for that later, after Liberation.
Bazı kadınlar Almanlarla çıkıyordu ama bunun bedelini Kurtuluş'tan sonra ödediler.
That's for sure. There weren't many Germans in Clermont, as it wasn't occupied.
Bize Clermont'da çok az Alman olduğu söylendi.
Around their neck, they all wore ribbons with some medal attached.
Rejim binbaşısı hislerimi anladı.
But it didn't work, so I stayed in Clermont-Ferrand till the end.
Sonra teröristler şehrin duvarlarından bomba attılar.
They burned down upper Clermont in search of terrorists.
Yukarı Clermont'u terörist ararken kül ettiler.
The partisans had, of course, disappeared.
Savaşta her zaman böyle olduğu için, askerler memleketlerinden uzakta olunca genelevler kurulur.
The Clermont girls wouldn't give us the time of day on the streets. And when you weren't on the streets?
Direniş'te olmayanlara köylünün tepkisi nasıldı? - Şey, onlar da... - Ağızlarını sıkı tuttular.
First, I was taken by the police then I was taken to Clermont and then I was put in prison.
Önce polis tarafından götürüldüm sonra Clermont'a sevk edildim ve daha sonra da hapishaneye atıldım.
First, I was put in the Clermont prison and then I was taken to the prison in Le Mélisse. – But I only stayed one day, then I...
Beni önce Clermont hapishanesine koydular ve sonra Le Mélisse'teki hapishaneye götürüldüm.
– You should've stayed in Clermont. Next, I was taken to two bis.
- Clermont'da kalmış olmalıydınız.
– I went five times. – Were you tortured?
Clermont'da çok Alman yoktu çünkü işgal edilmemişti.
Clermont was never occupied.
Hayır.
We've been told there were very few Germans in Clermont.
Clermont asla işgal edilmedi.
I saw them everywhere.
Ama işe yaramadı, bu yüzden sonuna kadar Clermont-Ferrand'da kaldım.
– No, I wasn't very good at that.
Royat Clermont-Ferrand'un kuzeyi.
I had to put up with them.
Bildiğim tek şey Clermont'da Fransa'yı dehşete düşüren bir Gestapo biriminin olduğuydu.
But they were there to protect us.
Clermont-Ferrand'da pek çokları vardı.
It's true that they were much friendlier at night.