Closet traducir inglés
6,640 traducción paralela
Ödünç verme odamızı incelemek ister misiniz?
Would you care to peruse our loaner closet?
Dolaba tıkılması bunu onaylıyor.
Stuffed in a closet pretty much confirms that.
Bana eşyalarımı koyacak yer vermedin.
You don't give me any closet space.
Gel oturma odası dolabının içine koy onu.
Why don't you just put it in the living room closet?
Hatta bundan sonra bütün eşyalarını oturma odası dolabının içinde saklayabilirsin.
- In fact, from now on, you can keep all your stuff in the living room closet.
Arkadaşlarıma bir kokain kulübesi / seks dolabı için duvarı yıkabileceklerini söyledim.
I told my friends they could tear this wall out to build a sweet cocaine booth / sex closet.
Hala açılmamış biriyle çıkamam.
I can't ate someone who's still in the closet.
Küçük Helen'imin beni ziyarete gelişini hiçbir oyuncağı olmadan odasında uyuyuşunu düşündüm. İşte o vakit, bunu devam ettiremeyeceğimi anladım.
I thought about my little Helen coming to visit, sleeping in the closet without any of her toys, and I knew right then, I would never go through with it.
Kan damlaları, onun dolabına gidiyor.
The blood drops in his closet are.
Dolapta değil mi?
He's in the closet, right?
Sadece dolap Henry.
It's just a closet, Henry.
- Dolaba koyacağız. Bu benim evlilik yüzüğüm, saf altındır.
We'll put it in the closet.
Evlilik yüzüğümü dolaba koymayacağım.
I'm not putting my wedding ring in the closet.
Bana çalışma odası verdiniz.
You give me a closet to work out of.
Sarı pantolonlarla dolu bir dolapta saklanmak yerine artık dışarıya çıkabilir.
Now he can finally come out, instead of hiding in that closet full of yellow pants.
Onu dolaba geri tık, Petra.
Get him back in the closet, Petra.
Onu dolaba koydum.
I stuffed him into the closet,
- Hava temizleyicimi açar dolap ışığımı kapatır...
- Puts on my air purifier, turns off my closet light...
- Dolabı sen hallet!
- You get the closet!
Yanlışlıkla Charmonique'in peruk dolabını açık bıraktım.
I accidentally left Charmonique's wig closet open.
Kim bilir dolabından saklı daha ne iskeletler var.
Though she does have skeletons in her closet.
Daha şimdi Hans'ı bulduk.
Because we did just find Hans in her closet.
Tüm yayın kablolarını kes hemen.
Get in the media closet. Cut every wire.
Dolabımdaki şeyden korktuğumu babama söylediğimde, bana bir 45'lik verdi.
When I told dad I was scared of the thing in my closet, he gave me a.45.
- Utanılacak sırlarım mı?
- The skeletons in my closet?
Hademe odasını boşaltıp, tadilat yapacağız...
We are going to clear out the janitor's closet and remodel it...
Bir çanta dolusu methim var.
I have a bag of meth in my closet.
- Jess, dolabında niye meth var?
Jess, why do you have meth in your closet?
Niye dolabında saklıyorsun ki?
Also, why are you keeping this in your closet?
- Bunu dolabıma tekrar koymalıyız.
We need to get this back in my closet...
Dolabında.
It's in your closet.
Dolabımın arkalarında buldum.
Oh, I just found this in the back of my closet.
Hava yağmurluydu ve canım sıkılmış, meraklı hissederken dolabında gördüm.
I saw it in her closet when it was rainy and I was bored and I was feeling snoopy.
Dinle, dolaptan dışarı çıkmıyor birkaç klonları var.
Listen, I've got a few clones that won't come out of the closet.
Mahkumlar malzemelerini temizlik odasına getirdiklerinde kameraların işlevsiz bir kapıyı izlemeyeceğini biliyorlardı.
When the prisoners returned their supplies to the maintenance closet, they knew that no cameras would be watching a defunct gate.
Bu kadar kusursuz birinin bile sırları olmalı.
IS BOUND TO HAVE SOME SKELETONS IN THE CLOSET.
Dolabının arkasındaydı.
It was in the back of your closet.
Dolap endüstrisinde bir devrim yaratacak.
It's gonna revolutionize the closet industry.
Aynen! Dolap işi yapıyorum ben.
I'm in the closet business.
Dedem Earl de dolap işi yapıyor.
My grandpa Earl's in the closet business, too.
Earl'le Dolap-fornia şirketini yeni kurmuştuk.
Earl and I just formed our company, Closet-fornia.
O manyak dolap dünyası hakkında atıp tutmalarını dinlemekten bıktım.
I am tired of hearing you rant about the crazy closet world.
Niye Manyak Dolap Dünyası hakkında atıp tutayım ki?
Why would I rant about crazy closet world?
Bu planın tek sevdiğim kısmı o dolabı görebilecek olmak.
You know, the only part of this I like is getting to see this closet.
Var ya, bu dolap benim olsaydı hiç çıkmazdım.
I'm telling you, if I had this closet, I never would have come out.
Eski hizmetçi koridoru, dolaptan.
The old servant's hallway, it's through the closet.
Kilitli çekmecenizde bazı kağıtlar bulduk.
We found some papers locked in your closet.
O ayıcık yıllardır dolabımda bir kutunun içindeydi.
That bear was in a box in my closet for years.
Dinozor kostümünü dolaba koyuyor.
He put his dinosaur costume in a closet.
Bunlar Eva Braga'nın dolabından alınan kıyafetler.
These are Eva Braga's clothes, taken from her closet.
Dolabım güvenli.
My closet is safe.