Coincidence traducir inglés
6,357 traducción paralela
Bunun tesadüf olmasına imkan yok.
No way that's a coincidence.
Bu tesadüf olamaz.
That's not a coincidence.
Ne tesadüf.
What a coincidence.
Bu büyük bi tesadüf.
And that's a pretty big coincidence.
Şimdi RyneLab için çalışman bir tesadüf olamaz.
Can't be a coincidence that you're working for RyneLab now.
İlk davada doğru adamı yakaladıkları varsayarsak bu ya bir tesadüf ya da katilin kopyacısı.
Assuming they got the right guy in the first case, This is either a coincidence or a copycat.
Helena'dan başka kimsenin hasta olmaması bence bir tesadüf değil. - Dur, dur. Bu ne demek böyle?
I don't think it's a coincidence that no one else but Helena is ill.
Tesadüf.
Coincidence.
Bu kadar tesadüf olamayacağını biliyordum ve kontrol ettim.
I knew that it couldn't be a coincidence, so I checked.
Evet, tesadüf gibi göstererek, orada onu görmesini istemiş.
Yeah, she wanted him to see her there, to make it seem like it was a coincidence.
Bu bir tesadüf olamaz mı?
But could it not just be a coincidence?
Bu oldukça hoş bir tesadüf.
That's a fairly nifty coincidence.
Eminim ki ikinci kaptanından, NCIS'den ve Deniz Kuvvetlerinden gelen bir düzine çağrıya cevap vermeyişin de sadece tesadüftür.
Hm, and I'm sure you not answering a dozen calls from your XO, NCIS and Navy HQ is just a coincidence.
Bana rastlantıymış gibi gelmiyor.
Doesn't sound like a coincidence to me.
Ne derler bilirsin "tesadüfler, Tanrı'nın saklanış yöntemidir."
You know, they say, "coincidence is God's way of staying anonymous."
- Tesadüf olamaz.
- That can't be a coincidence.
- Bir tesadüf muhtemelen.
~ A coincidence, perhaps.
Oğlumun baş harfleri olan bir atkının, oğlumun kaçırıldığı kasabada ortaya çıkması tesadüf mü diyorsun?
You're telling me that a scarf with my son's initials on it, shows up in the same town from which he was taken, and it's a coincidence?
Marshall planının sunduğu büyük meblağlar sanayicilere verilmişti garip bir rastlantı eseri, bunlar İşgalden büyük kâr edenlere... aynı kişilerdi.
The large sums of the Marshall plan were given to industry owners that were the same ones, by some weird coincidence that profited greatly from the Occupation.
Adalet Bakanlığı'nda beraber çalıştığın adam birdenbire S.P.K'ya geliyor ve hemen peşimize düşüyorsun. Buna inanmamızı mı bekliyorsun? Ve bunlar bir tesadüf öyle mi?
You expect us to believe that the guy you came up with at the Department of Justice comes over to the S.E.C., and you immediately start coming after us, and it's a coincidence?
Bu rastlantı olamaz.
Can't be a coincidence.
Senin şirketime 3 gün önce gelişinle bu durum rastlantı olamaz.
You coming to my company three days ago, and this situation can't be a coincidence.
Bu olayın Hetty'nin Washington'da olmasıyla çok alakası var.
It's no coincidence this is happening while Hetty's in D.C.
Bu tesadüf olamaz. Ne yani?
This cannot be a coincidence.
Tesadüf olamaz.
Can't be a coincidence.
Sizce de karşılaşılması son derece düşük bir ihtimal değil mi?
It's an... extremely unlikely coincidence, don't you think?
- Ne tuhaf bir tesadüf.
What a weird coincidence.
Tesadüf mü?
Coincidence?
Adli tıp konferansını hedef alması tesadüf olamaz.
Couldn't be a coincidence the guy hit a forensics conference.
- Ne büyük tesadüf!
What a coincidence!
Tesadüfmüş gibi yapacaksın.
Act like it's a coincidence.
Görüyor musun? Tesadüf.
What a coincidence.
Diego'nun ölümü büyük bir tesadüf değilse...
If Diego's death isn't just a wild coincidence...
Kundakçılık. Ne tesadüf.
Oh, arson, what a coincidence.
Bu da bir başka tesadüf, öyle mi?
Because that would be another coincidence, wouldn't it?
Evet, tesadüf.
Yeah, coincidence.
Jack Forge tesadüflere inanmaz.
Jack Forge does not believe in coincidence.
Yani? Kopyacı mı? yoksa tesadüf mü?
So what do we have, a copycat or a coincidence?
Bay Rosen, umarım bu bir tesadüftür.
Mr. Rosen, I hope this is a coincidence.
Tesadüf olamaz.
It's not a coincidence.
Sanırım sizi burada bulmamız tesadüf değil.
I'm guessing it's not a coincidence to find you here.
Bakın, tesadüf zannediyordum ama Emily saldırıya uğradığında fark ettim.
See, I thought it was a coincidence, but then when Emily was attacked, I knew.
Bu davranışının Drew'in geçen hafta gelişiyle olanla aynı olması bir tesadüf mü?
Is it a coincidence that this behavior syncs with Drew showing up last week?
Tamamen tesadüf.
Pure coincidence.
- Dün sabah. Aynı gece Jack Westbrook'un kaybolması tesadüf değil.
IT'S NO COINCIDENCE THAT LATER THAT NIGHT
Dün beni takip ettiğini görünce tesadüf olduğunu sandım, ama şimdi bakınca öyle değil gibi.
Yesterday when I saw that you were following me, I thought it had to be a coincidence, but by today, mm, probably not.
Bu tesadüf mü yani?
So that's a coincidence?
diyorum ki yani tesadüfe bak belkide jenn le çıktığım için bana kızdın ve bu değişiklik oldu.
I'm saying, it's some coincidence. I-I'm saying maybe you're upset I went out with Jenn?
Bunun Cadılar Bayramı'na denk gelmesi bence tesadüf olamaz.
I'm thinking maybe it's not a coincidence this thing happened on Halloween.
Tesadüf olamaz.
It can't be a coincidence.
Tesadüf olamaz.
Not a coincidence.