Companion traducir inglés
1,924 traducción paralela
Kralın, beni dostluğuyla onurlandıran yoldaşlarındandır.
A companion of the King's who honors me with his friendship.
- Vefalı bir dost.
- A loyal companion.
Evet, eminim özlüyorsunuzdur ve keşke yardımcı olabilseydim, keşke sizi ve eşinizi bir araya getirebilseydim, ama...
Yes, I'm sure you do, and I wish I could help bring you and your companion back together, but...
Unutmadan, Shepherd, itirazın olmazsa, sevgili kızını, Elizabet'e eşlik etmesi için... yanımıza almayı düşünüyorum.
Before I forget, Shepherd, if you have no objection, I have a mind to engage your charming daughter as a companion to Elizabeth.
Anne'in eşliği Elizabeth için yeterli değil mi?
Is not Anne companion enough for Elizabeth?
Sör Walter'ın kızının bir arkadaşı ile evlenme olasılığı hakkında Londra'da dedikodular duymuş.
He had heard a rumour in London that Sir Walter Elliot might be led to marry his daughter's companion.
Bunun göreviniz olduğu kanısındaysanız Bayan Norris, bu feci durumunda Maria'nın refakatçisi olmak gitmekte özgürsünüz.
If you feel it is your duty, Mrs Norris, to be Maria's companion in her grievous situation then you may feel free to go.
bu yuzden izin verde senin icin uygun bir hayat arkadasi bulalim.
Let them help you find the companion for life.
İnkar edemem, oldukça cana yakın bir yoldaş olabilirim.
Can't deny, I can be quite a congenial companion.
Şakacı bir yoldaş da olabilirim.
I could be quite a witty companion.
Şakacı bir yoldaş hoşuna gider mi?
Would you like a witty companion?
Onları sadık hayat arkadaşlıkları olur,... elini uzatmaya hazır,... sönen sevgilerini zenginleştirmeye hazır,... kendi değişmez sevgisiyle.
He becomes their faithful life companion, ready to offer a hand, ready to enrich their cooling love with His unchanging affection.
Çok özel bir hayatın ardından..... Jocelyn'in sadık dostu Pridey Sahara Morgan'ı sonsuzluğa uğurlamak için toplandık.
We celebrate a very special life as we lay to rest Jocelyn's cherished companion, Pridey Sahara Morgan.
Hayır, Bay Rafiel size 500 pound bıraktı.
" Take a trusted companion
bir diplomat hassan sallamı çağırdı... generaller ayrılınca meslektaşını aradı... Toplantıların birinden sonra...
A Lebanese diplomat called Hassan Salami... he said to his companion when the generals went away... after one of the meetings...
Süresi geçmek üzere olan bir hediye biletim vardı.
I had a companion ticket that was about to expire.
Ben, Tardis'li Bay Doktor. Arkadaşım da, Bayan Martha Jones.
I'm Sir Doctor of Tardis, and this is my companion, Miss Martha Jones.
Gelinle damadın kıyafetlerini çıkartıp, pijamalarını giyip,.. ... "A Prairie Home Companion" dinleme planları var. Gördün mü?
The bride and groom have wild plans to take off all their clothes, jump into their pajamas, and listen to "A prairie home companion."
Daha çok yoldaş olacak biri.
MORE OF A COMPANION.
Ben harika bir yoldaştım.
I WAS A WONDERFUL COMPANION.
Ama o aynı zamanda koreograf olan bir yoldaş istiyormuş.
BUT SHE WANTED A COMPANION WHO WAS ALSO... A CHOREOGRAPHER... TYPE.
# Hayat arkadaşım. # Tek aşkım, biriciğim,
The one, my one and only companion!
"Hayat arkadaşım, ayrılık acısını tatmak istemiyorum."
"My companion, I don't want to experience the pain of distance."
Bir süre önce bir yol arkadaşı vardı, bir dostu.
He had this companion a while back, this friend.
Benim dostumdu, Mike.
He was my companion, Mike.
Hiç de iyi bir yol arkadaşı değilsinr.
You're not exactly the most charming traveling companion either.
Size çok iyi arkadaş olacaktır.
He'd make a great companion.
Ama gerçek hayatta, insanın bir dosta ihtiyacı vardır.
'But in real life, a person needs a companion.'
Bayan arkadaşımın gözlerine fener tutmanı hoş karşılamadım.
I do not take kindly to you shining your light in the eyes of my female companion.
Eğer ıssız bir adada mahsur kalsaydım yanıma kesinlikle bu telefonu alırdım.
Seriously, if I was gonna be alone on a desert island with only a phone for a companion that would be the phone.
Senin yoldaşın mı?
Is she your companion?
Büyükanne Rose ve arkadaşını şu masaya oturtabiliriz, bu gerçekten iyi bir fikir.
We can put Grandma Rose down here with her companion at this other table, which is actually a really good idea.
Boy benim ortağım, arkadaşım, babam, erkek kardeşimdi.
Boy was my companion, my friend, my father, my brother.
Bir eş olmadan yaşamak normal mi?
Is it not natural that you should have a companion of some sort?
Tek başıma ya da bir arkadaşımla.
Alone. Or... with some companion.
- "Dostuyla" gelmişti.
She was with a companion.
- İyi bir arkadaş, değil mi?
She's a good companion, isn't she?
Io, yoldaşları olan Europa ve Ganymede ile beraber yörünge rezonansında bulunur.
lo is in orbital resonance... with its companion moons Europa and Ganymede.
Eğer geminizin komutasını yeniden ele geçirmenize yardım edersem... bu adadan ayrılırken arkadaşımı ve beni de götüreceğinize dair söz vermenizi istiyorum.
If I help you regain command of your ship, I need your word that you'll take my companion and myself off this island with you when you set sail.
Ama anlaşmamızda senin misafirinle ilgili bir şey yoktu.
But we said nothing of your companion.
Bu heykel de El'in oğlu, fırtına tanrısı Ba'al'e ait.
EI's companion statue is his son, the storm god, Ba'al.
Baylin ve dünyadan bir arkadaşı tutuklandı.
Baylin has been arrested with a companion from earth.
Martha, Leonardo ile evlenmiş, üç çocukları olmuş iyi bir anne ve eş olmayı çok sevmiş özellikle de kocası, ki onu tartışmıyoruz ev yaşamından ziyade kariyerine odaklanmış bu yüzden de Martha, ona ve çocuklara bakabilmek için çalışmalarını bırakmak zorunda kalmış.
Martha married Leonardo, they had three children, she loved being a mother and companion, especially as he... we can't discuss him, focused more on his career than home life, and she had to give up her studies... to be with him and look after the kids.
Ardından arkadaşınız gelir.
And then your companion comes.
Petit ve bir arkadaşını göz altına aldılar.
They took Petit and a companion into custody.
Bir kişiye yatırım yaptığında, yani eşine, beklediğin bu mu?
When you invest in a person, in your companion, you expect?
Eunice Niagara Çağlayanları'nda refakatçi olarak çalışıyordu.
Eunice had been working as a lady's companion in Niagara Falls.
Bilgisayar olmayacak belki de elimde Colada ile bir sahilde uzanıyor olacaktım. - Orada ne oldu?
No more Intersect, possibly reclining on a beach with a colada and some undisclosed companion.
Martha Jones da Doktor'un önceki yolculuk arkadaşı.
And Martha Jones, former companion to the Doctor.
En sadık yol arkadaşı için ebedi bir ölüm.
Everlasting death for the most faithful companion.
Arkadaşına gerçek yüzünü göster.
Show your companion. Show her your true self.