Control traducir inglés
43,451 traducción paralela
Onlar kontrolündeydi,
They were in control of,
Çaldığı müzikler üzerinde tam kontrole sahipler.
They have complete control over the music they play.
Çünkü onu kontrol edemediler.
'Cause they couldn't control her.
Beni kontrol etmeyeceksin, Harriet.
You don't get to control me, Harriet.
Yaşlı-vatandaş kontrolü ucube, yabancılaşmış kızı, Ölüm ilanı yazar sürüyor, Ve dokuz yaşındaki stajyer projelerden
Senior-citizen control freak, estranged daughter, the obituary writer is driving, and the nine-year-old intern from the projects is in the back seat.
Benim kontrolüm yok.
I have no control.
Aman Tanrım, savaşan insanları öldürüyorum Gerçek hürriyet için kontrolünü elinde tutabilirler mi?
Oh, my God, I'm killing people who are fighting for real liberty so they can keep control?
Bir dahaki sefere Hayvan Kontrol Hizmetleri'ni arayin.
So in the future, the number to call is Animal Control Services.
Motor fonksiyonlarini kontrol ettigim icin, ben...
Now I will control the motor function, so I'll be...
♪ Yorulana kadar tüm gece dans edelim ♪
♪ Dance all night, let's lose control ♪
İnanca bel bağlayan biri her neye inanıyorsa onun üzerindeki kontrolünü kaybeder.
Show me someone who relies on faith and I'll show you someone who's given up control over whatever it is they believe.
Kendi markanızın kontrolünü elinize alıp kendi geleceğinizi kabul ettirmelisiniz.
You have to take control of your own brand and be able to dictate your own future.
Clay kontrolden çıktı.
Clay's out of control.
Onu kontrol altına alacağım.
I'll get him under control.
Unut kontrolü kaybetmenin ne güzel olduğunu
Like forget how good it feels to lose control
Ben, Justin ve Zach kontrolün kimde olduğunu ona göstermek istedik.
So, me and Justin and Zach, we figure we gotta show him who's really in control around here.
Hikâyeyi kontrol edersek yayılmasını önleriz.
We can contain this. We have to control the narrative.
Ama kontrolü kaybetmiştim.
But I'd lost control.
Hayat öngörülemez ve kontrol sadece bir yanılsamadır.
Life is unpredictable... and control is just an illusion.
Rick, işlerin kötü gitme ihtimaline karşı başka bir kozumuz da bulunsun diye burada kalmamızı istiyor. Kurtarıcılar'ın kontrol altında tuttuğunu sandığı güvenli bir yer daha.
Rick wants us to stay here in case things go wrong so there's another card to play, another safe place the Saviors think they control.
- Merkez, bilgileri aldiniz mi?
Mission Control, you getting this?
Çünkü gönderdigin kodlar portal tabanca formülüm degildi beyin analizörünü tamamen ele geçirmemi saglayan bir virüstü. Nasil yani?
Because the code you just uploaded wasn't actually my portal-gun formula, it was a virus giving me full control over the brainalyzer.
Ben kontrolü ne zaman kaybettim?
When did I lose control here?
Ve öyle sanıyorum ki bunun nedeni, zihninin kontrolün altında olması konseptinin senin için gerçekten erişilemez olan tek şey olması.
And I think it's because the only truly unapproachable concept for you is that it's your mind within your control.
Yetkililer her şeyin kontrolünü kaybetti!
The authorities lost control of everything!
Her şey kontrol altında, ama daha çok para lazım.
It's under control, but I need more money.
Ben İngilizlerle savaşırken kullandığımız silahları elde ettiğimde.. .. bu arazi sahipleri arasında açıkça bir şüphe uyandırdı. Sizin ve benim insanlarım arasında ittifakla ilgili endişeler..
When I acquired those weapons we used to fight the British, it apparently aroused suspicion amongst the estate owners, concerned that the alliance between your people and mine might prove dangerous to maintaining control over their holdings, so they took precautions
Kontrolümü kaybedip sınırı aştım. Seni o şekilde ittirmemeliydim.
I completely lost control and I stepped out of line, and I should have never shoved you like that.
Buradaki gerginlik ne hal alırsa alsın durumu idare etsin diye vali ona güveniyor.
Whatever tension there has been, he relies upon her to maintain control.
Kaptan Vane asıldığından bu yana ortaya çıkan direniş hareketi ise kasaba hariç adanın tamamını denetim altında alacak kadar kuvvetlenmekten başka bir hal almadı.
has done nothing but grow strong enough to control almost every part of this island outside of Nassau.
Ona söz geçirebileceğini sanıyorsun.
You think you can control him.
Underhill Malikanesi'nin denetimi onda. Orayı evi bellemiş bir ordunun denetimi de onda.
He has control of the Underhill estate, control of the army that calls it home.
Ona hükmedebileceğimizi göstermezsek Nassau asla diz çökmeyecektir.
Nassau will never fully come to heel until we can demonstrate control.
Hiç kimse uygulamalarımızı görmez ise hükmedebileceğimizi de haliyle anlayamazlar.
And control that no one can see makes for no demonstration at all.
TETBİRLİ yada CESUR onu Sen kontrol etmelisin.
Discreet or bold you control it.
Keşke kendilerini daha iyi kontrol edebilselerdi.
I wish they could control themselves better.
Bu kırbaç Maymun'u 500 yıldır kontrol altında tutuyor.
That whip has kept Monkey under control for 500 years.
Kontrolü ele alıyoruz.
Taking control.
Şeyini kontrol edemeyen bir çeşit zayıf değilim...
I'm not some kind of weakling that can't control his...
Phoebe'nin BM kontrolüne girmesine hiçbir koşulda izin vermeyeceğiz.
Under no circumstances. Are we to allow phoebe to fall under u.N. Control.
- Hakimiyetlerini indirgeyip aynı zamanda kontrol altına almak!
Degrade their command and control at the same time. I like it.
Anderson istasyonunu kontrolüne el koyan Kuşaklılar günlerce müzakerelerde bulunmayı denemiş.
The belters who seized control of anderson station. Had been trying to negotiate for days.
- Güzel. Bu istasyon artık DGİ kontrolünde.
This station is now under opa control.
Trafik kontrol, kuzey çıkıştan bir rota belirlenmesi gerek.
Traffic Control, we need a route lockdown for northern exodus.
Sonunda harekete geçirdiğim şeyin kontrolünü kaybettim.
Ultimately, I lost control of what I set in motion.
Şimdi, yanında duramayız Ve silahlı kuvvetlerimizi onun bağırsağını izle, En yakın müttefiklerimizi terk edin,
Now, we can't just stand by and watch her gut our armed forces, abandon our closest allies, and cede control to the world government.
Biraz daha derine inerseniz bu robotların çoğunun politika koordinasyon ofisi adındaki bir yer tarafından yönetildiğini bulursunuz. I-95 karayolu üstünde bir binada, yerin altı kat altındaki bir kontrol merkezi burası.
Dig deeper, you find many of these bots are run in a place called the Office of Policy Coordination, which is in a building off of I-95, with a control center six floors underground.
Sadece kendimi kontrol etmek istiyorum.
I wanna take some fucking control.
Bu şeyi biz kontrol etmiyoruz.
We're not in control of this thing.
Evet, tüm kontrolü Laurie'ye bırakırsan tabii.
Yeah, well, that's'cause you gave control to Laurie.
Alo?
- Copy, traffic control. - Hello?