Crashed traducir inglés
3,316 traducción paralela
Dosyaları tekrar oluşturdum ama verilerin büyük bir kısmı matrix dağıldığında yok oldu.
I've been rebuilding the files, but a lot of data was lost when the matrix crashed.
Ta ki biz partiyi bölünceye kadar.
'Til we crashed the party.
Ta ki böcek partiyi bölene kadar.
Until the Beetle crashed the party.
Connor denen o elaman, 16'sında arabasını çarpan böylece 17'sinde ailesine bir üst modelini aldıran biri.
Connor's that guy who got the new car at 16 then crashed it, so his parents bought him a better one at 17.
Almanya'dan nakledilen yeni Mercedes Benz'leri taşıyan araba vapuru deniz kıyımızdan sadece birkaç km ötede çarpıp devrildi.
A ferry carrying a shipment of brand-new Mercedes Benzes from Germany crashed and sank just a few miles off our coast.
Kesin sen onu aradığın için kaza yaptı.
I bet it was you calling, that's why he crashed.
Santorini'de motor kazası.
Crashed a scooter on Santorini.
Kazadan önceki son denetimde sahtekârlık mı yapılmış?
The last inspection of the plane before it crashed was forged?
Kazadan önceki son incelemeyi sen yapmışsın. Bana raporunda ne yazdığını söyler misin?
You were the last one to inspect the plane before it crashed.
Vur-kaç olayıydı, kazaydı derken kaçıp gittik işte.
Hit'n'run couldn't handle it, crashed and ran.
UÇAĞIN DÜŞTÜĞÜ YERE DÖNEBİLİR MİSİNİZ?
Can I return to the site where the plane crashed?
- KAZA?
- Crashed?
Muhtemelen Senatör'e seçimlere yeniden katılmaması için şantaj yapacaktınız. Ama uçağı düşünce, bir fırsat gördünüz.
You were probably intending to blackmail the Senator into not running for re-election, but when his plane crashed, you saw an opportunity.
Enkazda çarpışmış ve yarı ezilmiş kırmızı bir Volkswagen vardır.
And in the wreck, a semi has crashed and crushed a red Volkswagen.
Göle uçmak mı?
Crashed into a lake?
Otobüs kaza yaptı ve taksi tutmak zorunda kaldım.
The bus crashed and I had to grab a cab.
Hayır, öyle değil, sana taksinin kaza yaptığını söylüyorum.
No, don't be like that, I'm telling you the taxi crashed.
- Birazcık. Kamyoneti çarpıp, ormana doğru kaçtığımda...
Well, you know, after we crashed that truck, running through the woods,
Kaza yaptığı günkü bütün kayıtlar burada.
Every call she made the day she crashed her car.
Sonra patinaj çekip kaza yaptım, çok üzgünüm.
And I skidded, and I crashed, and I'm so sorry.
Arabayla kaza yaptım. - Ölemez!
I crashed the car.
Her neyse pikabın kaza yaptığı yerden geriye doğru adımlarını izlemeye çalıştım. Ya da dönüşlerini ya da lastikler her ne yapıyorsa artık ve sonuçta bu çıktı.
Anyways, I was able to work backwards from where the pickup crashed, try to retrace its steps or its spins, or whatever tires do, and we get this.
Onu en son ailemin cenazesine davetsiz gelip dünyanın sonu hakkında çığlıklar attığında görmüştüm.
The last time I saw him was when he crashed my parents'funeral screaming about the end of the world.
Ah, gene gümledim
Ah, I crashed again.
Tartışmayı Taylor Swift'lemeyle bölselerdi, o zaman etkileyici olurdu.
If they had crashed the debate by taylor swifting that would of been impressive.
Dün akşam kanepemde uyuyakaldım. Bu kadar basit olmamalı diye düşündüm.
Last night, I was crashed out on my couch, and I'm thinking there's got to be more to it than this.
Gemiyi sen çarptın.
You crashed the ship.
Uçak çarptığında elim kaymış olmalı.
My hand must have slipped when the plane crashed.
Uçak denize çakılmış, kurtulan yok.
Crashed into the sea, no one is alive.
Kontrolünü kaybetti ve çarparak restoranın içine girdi.
He lost control and crashed into a restaurant.
Komiserim, kamyon bir kaya yığınına çarpmış.
Captain, the truck just crashed on a pile of rocks.
Bayan arabasını çarptığında ben sakal traşı için içeride oturuyordum. - Peki sen?
I was sitting here shaving my beard when this madam crashed her car.
Yerel haberlere göre küçük bir uçak Saratoga Ulusal Park'ının dışına düşmüş.
According to local news reports, a small recreational plane crashed just outside of Saratoga National Park.
Amsterdam'daki küçük Gardiyan partine ben de katıldım.
I crashed your little "Guardian party" in Amsterdam.
Kamyonetinizle kaza yaptınız.
Your van crashed.
Kaza yaptığında göğsü direksiyona çarpmış.
Uh, his chest hit the wheel when he crashed.
Adam direğe bindirip böbreğiyle böbrek atardamarını mahvetmekle kalmamış üzerine bir de sevgililer günümün içine etti.
Guy crashed into a pole, not only shattering his kidney and his renal artery, but ruining my Valentine's day.
Üç gün önce Vicky Sheldon'ın evinin duvarına bir araba çarpıyor.
Three days ago, a car crashed into the wall outside of Vicky Sheldon's home.
- Bozulmuş.
- Crashed.
Sadece randevumu batırmakla kalmamış güzelim çiçeklerimi de çarpmıştı. Yeni fark ettim, benim randevumda çiçekler eksikti.
Not only had she crashed my perfect date, but she'd also snaked my perfect flowers, which I suddenly realized were glaringly absent from my night.
Geyiğin tekine çarpmış ve şimdi hastanede.
He crashed with a moose and is in the hospital.
Ama uçak düşmüş ve adam yanıp kül olmuştu.
Plane crashed, he was burned to a crisp.
105 çevreyolunda kiralık arabasıyla rampada bariyerlere çarptı.
His rental car crashed through an on-ramp barrier off the 105 freeway.
Bu gizli görevimi ikinci mahvedişin Myrick ve bu seferki batırman için fazla büyük.
This is the second time you crashed my undercover, Myrick. And this time, it's too big for you to screw it up.
Bu sabah New Jersey'de kiralık bir uçak düşmüş ; içindekiler ölmüş.
A charter plane crashed in New Jersey this morning, killing everyone on board.
Geçen yaz kafayı buldum, arabamı çarptım ve kız arkadaşım neredeyse felç kalıyordu.
- Look at my track record. Last summer, I got wasted, crashed my car, and nearly paralyzed my girlfriend.
Biri kaza yaptı, diğeri peşime düştü. - Kim?
One of them crashed, the the other one came after me.
- Gelme lütfen. Sean dayımın evinde İncil grubuma laf etmen yetti de arttı zaten.
It's bad enough you crashed my bible group at Uncle Sean's.
Aman, Allah'ım, toplantıya mı katıldın?
In the South. Oh, my God, you crashed that meeting?
Az önce polis istasyonunda uyudun.
You just crashed at the police station.
Sonra da gidip bir kayaya tosladı.
Then he crashed it against a rock.