English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ C ] / Creating

Creating traducir inglés

3,340 traducción paralela
Zaman yolculuğuyla ilgili bir hikâye yazıyorsanız,... paradokslardan kaçınmaya çalışırsınız bir zaman yolcusunun amacı da paradoks yaratmamaktır.
Generally, when you're writing a story about time travel, you try to avoid the paradox and that's kind of a time traveler's goal, is to avoid creating paradox.
Marcos, el kamerası görselleri yaratmakla.. ... her şeyi huzursuz hale getirmekte muhteşem bir iş çıkardı.
Marcos has done a wonderful job of sort of creating this handheld visual, sort of a, everything's unsettling.
Haberleri duydum. Rapor yöneticiler arasında kargaşa çıkartmış.
I heard that Director Suh's report is creating a stir among the board members.
Neden böyle büyük bir zorluk yaratıyorsun?
Why are you creating such a big hassle out of this?
Yani kendine bir sığınak oluşturuyor diyebiliriz.
So, we can say it's creating a "closed space".
Sizler için...
Creating...
Gündeme dair, spor ve eğlence içerikli haberler yapıyoruz.
( woman ) Creating and distributing news, sports and entertainment.
Nerelerdeydin? Yine aptalca şeyler yapıp sıkıntı çıkarıyorsun.
What on earth were you doing larking about up here creating a nuisance?
Yolu tıkıyorsun.
- What? - You're creating a bottleneck.
Karakter için bir dinamik yaratıyordu.
He was creating a dynamic for the character.
- Michael'ın süpervizörlüğü altında...
- Accessorizing it and creating...
Bir örümcek ağı yaratması.
And creating a spider web.
Kertenkele'yi yaratırken konseptleri çizerken Kertenkele'nin konuşabilmesi bence çok önemliydi.
When I was creating the Lizard drawing up concepts it was very important to me that the Lizard could speak.
Bu, çekimlere başlamadan önce yapmaya başladığımız bir sekans.
This is a sequence that we started creating before we started shooting.
Jerome Chen'in başında bulunduğu SPl ekibinin gerçekçi ortamlar yaratmadaki olağanüstü emekleri sayesinde.
And I think it was a pretty spectacular effort by the team at SPI led by Jerome Chen, at creating realistic environments.
Çizgi romanlardaki panoları yeniden yaratmış gibi olsun istemedim.
I didn't want it to feel like re-creating panels from the comics.
Doktor Mehra, eminim ki tüm yaşamı tehdit eden virüsle ilgili tehdidi duymuşunuzdur. Bu, Namibia'da panik yaratıyor.
Dr. Mehra, I am sure you must have... heard about the life threatening virus... that is creating panic in Namibia -.
Biri tarafından yaratıldı, onu yaratan kendisi de bu olağanüstü dünyada yeni.
Created by the one, who ls creating... his own, new and extraordinary world on Earth.
Tennessee için bir uçuş planı oluşturuluyor.
Creating a flight plan for Tennessee.
Roket saldırısının enkazı zincirleme tepkiye neden oldu... diğer uydulara çarptı ve yeni enkaza yol açtı.
Debris from the missile strike has caused a chain reaction... hitting other satellites and creating new debris.
Yüksek hızlı manevraların yarattığı büyük dalgalar, cankurtarana ilerliyor.
High-speed maneuvers are creating big waves headed inbound on the lifeboat.
Elbette ki bunu kendi başıma yürütemem ama düşündüm de marketteki paraları alarak insanların doğa yardımı ile dengelerini bulmayı öğrendikleri bir enstitü kuracağım.
Of course, I can't do it alone, but I was thinking about taking the money from the grocery store and creating an institute where people can come and study how to regain man's balance with nature.
Çiftçi oluşturma sorunu var.
Creating farmer has a problem.
Bir arşiv oluşturuyorlar.
They're creating an archive.
Onları biz, aslında kafamızda yaratıyoruz.
We're actually creating these things in our mind.
WikiLeaks'in Julian Assange'ı :'Anarşist, " " kışkırtıcı, " "kibirli" ve gazeteci Assange ve gazeteler arasında bir ayrım yaratarak hükümet ana akım medyasıyla bir savaşa girmekten kaçınmış oldu ve Bradley Manning'in
By creating a distinction between Assange and the newspapers, the government avoided a war with the mainstream media and invented a perfect enemy, the guy Bradley Manning called
Benim gibi kadınlar, yıllarca çalışarak, inanılmaz engelleri aşarak senin gibi kızlar için muhteşem fırsatlar yaratırlar ve siz ne yaparsınız?
Women like me spend years doing the hard yards, creating opportunities for girls like you. And what do you do?
Pekala, bu üç şirketten içlerinde en az kar getiren... şirkete bütün suçu yüklerim. Stoklarını zora sokacak... ve halkın onlardan nefret etmesini sağlayacak skandal yaraan bir haber yayınlatırım. Neden?
Well, I would shift all the blame to the least profitable of the three... have them assume all the responsibility, and then leak a shady story to the press... creating a scandal that would cause their stocks... to plummet and make the public hate them.
Ben... yeni bir varlık oluşturarak bu savaşı bitirebilirim.
I can... I can end the war by creating a new being that brings them together.
84 senem var, ama hala yaratıyorum.
I have 84 years, but I am still creating.
Orffyreus tüplerin içine beş bilye koyarak, harekette dengesizlik yarattı.
Orffyreus have five marbles trapped in tubes, creating an imbalance.
Yerçekimsel alanlar dünyalar arasındaki zayıf noktalarla etkileşi...
Well, the gravitational fields interact with the weak spots between worlds, creating...
İklim korkunç felaketlere... yok açtı... ve makine... tehlikeli ve canlı... yemekler yarattı.
When the weather evolved into a disaster of epic portions and the machine started creating dangerous living food I had to face the truth :
Swallow Falls'a gidip... FLDSMDYR'ı yok etmeliyim... çünkü ölümcül yemek canavarları yaratmış ve yüzerlerse Özgürlük Anıtı gitti!
I'm going to Swallow Falls to destroy the FLDSMDFR which is creating deadly food monsters which are trying to learn to swim so they can attack Lady Liberty!
Dördüncü boyuta çekiyor ve sürtünmesiz bir solucan deliği yaratıyor.
It sucks in fourth dimension, creating a friction-less wormhole.
Bunu yarattığımız için tanrı bizi affetsin.
God forgive us for creating this.
Bu kimyasal daha çok alıcı yaratıyor daha çok ev sahibi yaratıyor, daha çok yayılma yolu yaratıyor.
This chemical is creating more receivers, more hosts to wear, more ways to spread.
Bölüm 290, 510. fıkra. İçki yasağı gününde alkol tüketmek ve kamusal alanda rahatsızlık çıkarmak.
Section 290 clause 510... consuming alcohol on a dry day and creating nuisance in public.
Bence biz mucizeler yaratıyoruz.
I think we are creating miracles.
Emniyet Müdürü olarak ilk resmi faaliyetim şudur ; haneye tecavüz saldırı, darp ve kargaşaya yol açmak suçlarından Batman hakkında tutuklama emri veriyorum.
As my first official act as commissioner, on the charges of breaking and entering assault and battery, and creating a public menace I hereby issue a warrant for the Batman's arrest.
Zaten hoca hayatımızda yeterince kargaşa yaratmıştı şimdi de bu müfettiş çıktı.
Master was creating enough trouble in our lives, and now there's this nspector,
Git, evlat. Fauji'ye en acımasız ölümü tattırmanı istiyorum. Böylece Tanrı onun gibi iblisleri yaratmadan önce iki kez düşünür.
Go, son, I want you to give Fauj a brutal death, so that God th nks twice before, creating demons ke h m,
Yaratılmış olan ilk kadından bahsediyorduk, erkeğine itaat etmeyi reddettiği için, Cennet Bahçesinden kovulmuş ve ondan sonra da, yoluna çıkan herkese ölüm ve felâket getirmeye başlamış.
Wasn't subservient to man, she was cast out of the garden of Eden and now runs around creating trouble and chaos for Everyone she meets.
Kendi hiçbir şey yaratmayan ve başka yazarların yarattıkları üstünden ekmeğini kazanan bir adam çoban değil, bir parazittir.
A man who makes his living feeding off the work of other writers without creating anything of his own is not a Shepherd. He's a parasite.
hatta ve ben bir değişim oluşturma.
On the line and I'm creating an exchange.
Bir labirent yaratıyor.
It is creating a labyrinth.
Öldürdüğümüzden fazla terörist mi yaratıyoruz diye sormamız lazım.
We need to ask, "Are we creating more terrorists than we're killing?"
Krateri haritalamak için... nerdeyse 10 yılımı harcadım.
I have spent nearly a decade here... by creating a map of the crater.
Kendi pornografisini oluşturuyor.
He's creating his own pornography.
Çevreye duyarlı bir şekilde toprağı işlemeye çalışacağız ve istihdam yaratmış olacağız.
We develop the land in an environmentally responsible way, creating jobs in the process.
Sadece birinin yerime geçmesi için şartları oluşturmak istiyorum.
I'm creating opportunity.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]