Cüzdanım traducir inglés
3,112 traducción paralela
İçeri girerken cüzdanım cebimdeydi.
I had my wallet when we walked in.
Onu tutuklamaya yetecek kadar kanıtımız yok ama cüzdanımı onun çaldığından eminim.
We don't have enough to arrest him, but I know he took my wallet.
- Pek sayılmaz ama tam olarak bu dükkanda cebimden cüzdanımı aşırdı ve sonra da cüzdanımı geri vermek için bir anda ofisimde, karşımda belirdi.
Not exactly, but he picked my pocket right here in this diner, and then he showed up in my office to return the wallet.
Ve cüzdanımı iade ettiğinde içindeki her şey yerinde duruyordu.
And when he returned it... everything was still inside.
Cüzdanım.
My purse.
Birisi cüzdanımı versin.
Someone hand me my purse.
Cüzdanımı unutmuşum.
I think I forgot my wallet.
Cüzdanım yok.
My wallet's gone.
Cüzdanım!
My wallet.
Ne sikime cüzdanımı pencereye bıraktın?
Why the hell would you leave my wallet outside his window?
Cüzdanımı çaldılar.
They stole my wallet.
Anahtarlarımı da, cüzdanımı da, cep telefonumu da kaybettim.
I lost my keys, wallet, cell phone.
Cüzdanımı da al. Ne istersen al.
It's yours, my wallet, whatever you want.
Herife 3 yıl verdiler. 3 yıl. Burnumu kırıp,... cüzdanımı çaldığı için.
They gave him three years- - three years in jail for breaking my nose and taking my wallet.
Cüzdanımı evde unutmuşum.
I left my wallet at home.
Ahh, cüzdanımı unutmuştum.
Ahh, I forgot my wallet.
Tamam, fazla sabırsızlanma, cüzdanımı unuttum.
All right, don't get impatient, I forgot my purse.
En azından cüzdanımda prezervatif taşımıyorum.
You know what? At least I don't have condoms in my wallet.
- O açgözlü bir hıyar. Eli benim cüzdanımın olması gereken arka cebimde.
- He's a greedy prick, with his hand in my ass pocket where my wallet should be.
Cüzdanımı azıcık aşıyor da.
It's a little out of my price range.
Cüzdanımı kaybettim.
I lost my wallet.
Singham, birisi cüzdanımı çaldı.
Singham, someone has stolen my purse.
Markete bir şeyler almaya gittim sonra birisi cüzdanımı çaldı, Singham.
Actually I had gone to the market to buy something and someone stole my purse, Singham.
cüzdanımı evde unutmuşum ya paso göster ya bilet al
I left my purse at home. Show your pass, or buy a ticket.
- Şu anda cüzdanımın üzerinde duruyor olsaydım, daha uzun olurdum.
You know, if was standing on my wallet... I'd be tall. Yeah.
Cüzdanımı ne yaptım ben?
- Please. And what did I do with my wallet?
Cüzdanımı unutmuşum.
I forgot my wallet.
ben bu yüzden teknolojik şeyler yaratırım. insanlarla olan etkileşimimde çoğu bana ne istediğimi sorar ve sonra verirler ben gerçek bir kişi değilim ben bir cüzdanım.
I invest in tech stuff, so... most of my interactions with people involve them asking me what I want and then giving it to me.
Cambell'in cüzdanındaki medyum kartını merak ediyorsun. Astroloji zımbırtılarına ilgi duyan o mu yoksa karısı mı?
You're wondering about the psychic card in Campbell's wallet - - if he's the one who's into the whole astrology stuff or if it's the wife.
Anneannem gördüğünde kesin çok kıskanacak ama sorun değil çünkü ona da hediye olarak, bozuk para gözü ve fotoğraf bölmesi olan bu cüzdanı aldım.
As soon as Granma sees it, she will surely feel jealous. but never mind... because I bought her a gift too, this wallet here... which has a coin compartment and a photo holder.
Anneannem gördüğünde kesin çok kıskanacak ama sorun değil çünkü ona da hediye olarak, bozuk para gözü fotoğraf bölmesi olan bu cüzdanı aldım.
As soon as Granma sees it, she will surely feel jealous but... never mind because I bought her as a gift this wallet which has a coin compartment and a photo holder.
Mac Taylor'un cüzdanını çaldığın gün ben de oradaydım.
I was there the day you stole Mac Taylor's wallet.
Cüzdanına bir göz attım.
Took a peek at your wallet.
Cüzdanın var mı, bir kimlik?
Well, you got a wallet, ID?
Pekâlâ, cüzdanından ihtiyacımız olan şeyi aldın mı?
Okay, did you get what you needed from his wallet?
Cüzdan aşırmak mı?
Lifting wallets?
- Eve girdikten sonra, sanırım cüzdanını pencerenin altına bıraktım.
- Because after we broke into his house, I think I may have left your wallet under the window.
Cüzdanım. Bugün beni soktuğun durumlar?
My wallet?
Ve oraya tam teçhizat gitmen lazım bu yüzden de içine kilit açma aletlerini koyman için sana bu cüzdanı getirdim.
And you're gonna want to be organized, which is why I got you this case for your lock-picking tools.
Beni ispiyonlarsan anneme cüzdanındaki prezervatifleri söylerim.
I'm gonna tell mom about the condoms in your wallet.
Hesap cüzdanı alayım.
Receipt please.
Kazanan takım, kaybeden takımın cüzdanında ne varsa alır.
Winning team takes everything that's in the losing team's wallet.
Ne için? Bir şişe ilaç, bir cüzdan mı?
A-a-a bottle of pills, a wallet?
Hey... Meksika'da aldığımız ince cüzdanımı bulamıyorum.
I can't find my thin wallet- - the one we got in mexico.
Bir cüzdan yada kimlik bulamadım.
Not finding a wallet or an I.D.
Cüzdanınızı çıkarın bayım, çünkü bu bizimle işbirliği yapmanızdan çok daha pahalı bir alternatif.
Well, get your wallet out, sir, because that's a really expensive alternative to just cooperating with us.
Pekala. Bakalım, cüzdanı var mı?
All right, let's see if we got a wallet?
Cüzdanınızı görmem gerekecek.
I'm gonna need to see your wallet.
İkinizin ne yaptığını öğrendiğimde inanın, mutlaka öğreneceğim taşaklarını cüzdan yapacağım.
When I find out what the two of you did - - and trust me, I will - - I'm gonna turn your nut sac into my coin purse.
Yoksa cüzdanımı kaybedebilirdim.
Might have lost my wallet.
Sana bir cüzdan yapıyorum.
I'm making you a wallet.