Dadır traducir inglés
7,216 traducción paralela
Gücünü 1994'te kaybetmişti. Muhtemelen bıçak Portland'dadır.
It's probably back in Portland, where she got rid of it in 1994.
Sanırım babanla tanıştım.
I think I met your dad.
Sanırım babam...
I think my dad...
Oldham, İngiltere Her gün, her şehirde ilk defa anne ve babamızın gözlerinin içine baktığımız evrenin kollarında karşılandığımız bir an yaşanır.
Every day, in every town, there's a moment when, for the first time, we stare into the eyes of Mum and Dad and are welcomed into the arms of the universe.
Babam beni erkenden uyandırırdı ve merdivenleri inmek için yarışırdık.
My dad would wake me early, and we'd rush downstairs.
Hayır. Gece babasında kaldı.
Slept at his dad's last night.
Babama neden cezalandırıldığımı sordum. Bunu sorduğum için daha fazla cezalandırıldığımı söyledi.
I asked my dad why I was being grounded, and he said that for asking him, that I was more grounded.
Hayır, baba.
No, no, Dad, please.
Neden sahnede bızırını ovaladın, baba?
Why did you have to rub your clit onstage, Dad?
- Baba olmaya hazır mısın?
- You ready to be a dad?
Evimizi katı kurallarla yönettiğin bir sır değil baba.
It's no secret you ruled our house with an iron fist, Dad.
Baban senin için her zaman vakit ayırırdı.
Your dad made time for you.
Tamamdır, şimdi civcivleri babalarıyla görüyorum.
'OK, I see the chick now with the dad.'
Hayır, baba. Düşündüğün gibi değil.
No, Dad, you don't understand.
Hayır, baba ve iki kızı beraber yaşarlarmış.
Never mind. Dad and two sisters lived together.
Hayır, baba.
No, dad...
- Hayır Brian, baban hakkında söylemiştim.
- No, Brian, about your dad.
Babam sürekli dayak attığı için sağ kulağımın % 96 oranında sağır olduğunu biliyor muydun?
You know I'm 96 % deaf... in my right ear because my dad whacked me all the time?
Çok özür dilerim Brian fakat sanırım baban ziyaretinize gelmiş.
Sorry, sorry, Brian, but apparently your dad... just drove up.
- Babanı görmeye hazır mısın?
- So, you ready to see your dad?
Yatıramaz çünkü baban ve büyükbaban masaj yaptırıyorlar.
No, because, Dad and Puba... are getting massages.
- Hayır baba, hayır.
No, Dad, no.
Sana bunu daha önce hiç söylemedim ama bende babamda olduğu gibi kalp hırıltısı var.
I never said this before, but I got a heart murmur like my dad did.
Hayır, hayır, baba.
No, no, Dad.
Hayır.
Dad's not perfect. No.
- Tamamdır canım.
Okay. Bye, dad.
Ama aslında çok iyi bir babadır.
But you know what? He's a great dad.
Baba, hayır, üzgünüm!
Dad, no, I'm sorry!
Baban nasıl biri? Aşırı dindar mı?
What, is your dad, like, super religious?
Gördüğüm kadarıyla, yakın lanetlemek Herkes bir baba olabilir... ama herkes sabır vardırya da bağlılık bir baba olmak.
The way I see it, darn near anyone can be a father... but not everyone has the patience or the devotion to be a dad.
Bizim gerçek babam bir süper var, süper kandırılan iyi bir aşçı!
Our real dad's a super, super-duper good cook!
Bu ilk defaHiç baba olarak bana anılacaktır.
That's the first time he's ever referred to me as Dad.
Ama oğlum başarısız olduğu an ona tıpkı babamın bana yaptığı gibi bağırıyorum.
But the second my son screws up, I am yelling at him just like my dad did to me.
- Hayır, dur, baba!
- Dad!
Diğer bir yandan babamın başı yıldızların arasında dolanır. Kelimenin tam anlamıyla.
My dad, on the other hand... has his head in the stars.
Hâlâ araştırıyor.
My dad is still looking.
Sanırım babam da her an geri gelebilir zaten.
Okay. And I guess that dad is just gonna pontoon back any day now too, huh.
Baba, Lucy'nin doğum hikâyesini anlatır mısın?
Dad, will you tell the story of how Lucy was born?
Baba, bize benim doğum hikâyemi anlatır mısın?
Dad, can you tell us the story about when I was born.
Hayır, baba.
No, Dad.
- Uzun zamandır babanın bu çizmelerde gözü vardı değil mi?
Dad's been eyeing these boots for a long time, hasn't he? Yes, he has.
Sanırım aptalca bir listeyle benim gibi cüce birinin babasını geri getireceğini düşünmesi salakçaydı.
I think it was stupid of me to believe that a midget like me could bring my dad back with some stupid list.
Babamın arabasını alırız.
We can take my dad's Kia.
Hadi dadıları çağırın.
Now, go call your sitters!
Baba yalvarırım!
Dad, please!
Babamı uyandırırsan sana gününü gösteririm.
If you wake up Dad, I will crush you.
Baba, beni utandırıyorsun.
Dad, you're embarrassing me.
Hayır, hayır, hayır baba!
No, no, no, no, no, Dad.
Hayır baba.
Everything's gonna be okay. No, dad.
Annem bir kazada öldükten sonra, babamla birlikte Mısır'a gezmeye gittik.
After mom died in the accident, dad and I went on a trip to Egypt.
Hayır, babam hiç de öyle bir şey söylemedi.
No, Dad didn't say that at all.