Dakika traducir inglés
113,897 traducción paralela
Bir dakika konuşabilir miyiz?
Can I talk to you for a minute?
Öncelikle, Kathy seni öldürmeye 40 dakika geç kalır.
First of all, Kathy's gonna be 40 minutes late killing you.
Beş dakika önce benimle empati yaptı.
- What do you mean she's ready? - I mean, five minutes ago she expressed empathy to me.
Mülakat 10 dakika içinde başlayacak.
The hearing's across town in ten minutes.
Birini hacklemek 15 dakika sürer.
It only takes 15 minutes to hack someone.
Harvey onu attırmayı başarsa bile her dakika Seidel'in işi daha da zorlaşacak.
Which means even after Harvey kicks her off, Seidel's job is gonna be that much harder.
Bana yanlış gelen şeyi söyleyeyim Doktor Lipschitz. Seans başlayalı kırk altı dakika oldu ve hiçbir şeyi ardımda bırakabilmiş değilim.
What I see, Dr. lipschitz, is we're 46 minutes into this session, and I haven't gotten closure yet.
Elli dakika için herhangi bir şeyi ardında bırakmayı bekleme.
You're not getting closure in 50 minutes.
Bir The Time muhabiri beş dakika sonra burada olacak.
A reporter from "the times" is gonna be here in five minutes.
Bu kızınızın on dakika önceki durumu.
This was your daughter ten minutes ago.
Konuşmamıza bir dakika izin verir misin?
Can you just let us have a minute to talk?
Bir dakika.
Just a minute.
Bir dakika.
Wait.
Baş başayız ateş parçası. 5 dakika ara verelim.
Just you and me, hot stuff.
Elinizdekini bırakın, iki dakika içinde Alfa Kupası başlıyor. Bırakmadım.
Heads up for the Alpha Cup in two minutes.
Bir dakika.
Oh, wait.
- Hayır. Bir dakika.
Wait a minute.
Beş dakika.
Five minutes.
- Beş dakika önce.
- Five minutes ago.
Bir dakika.
Hold up.
Hayır, bir dakika!
No, wait a minute!
- Bir dakika!
- Wait a minute!
Bir dakika.
Uh-uh. Hold up.
Bir dakika, içeri nasıl girecekler?
Wait, how are they gonna get it in?
- ama sadece 45 dakika bekledi.
- but he only waited 45 minutes.
Beş dakika içinde tekerler dönecek.
We'll be wheels up in five.
Kendime 5 dakika ayırıyorum.
I get five minutes to myself.
5 dakika kahvem ve kurabiyem için.
Five minutes for my coffee and Danish.
Bir dakika, bu demek oluyor ki...
Wait, does that mean that...
Bir dakika, burası Maaldoria mı?
Wait, this is Maaldoria?
Bir dakika, ne?
Wait, what?
- Bir dakika izin ver.
Give me a minute.
Bir dakika sonra görüşürüz.
I'll see you in a minute.
Bir dakika alabilir miyiz, lütfen?
Can we have a minute, please?
- Tamam. Bir dakika.
Wait a minute.
Hesaplamalarımıza göre, 15 dakika kadar.
According to our calculations, about 15 minutes.
Çekirdeğin bozulmasına beş dakika.
Core breach in five minutes.
Çekirdek bozulmasına dört dakika.
Core breach in four minutes.
- Çekirdek bozulmasına üç dakika.
- Core breach in three minutes.
Çekirdek bozulmasına iki dakika.
Core breach in two minutes.
Bir dakika.
This is for you.
Atomik Kazan'ın patlamasına son bir dakika.
Atomic Cauldron detonation in one minute.
Hayır, hayır çünkü 20 dakika içinde DEO'da olmamız gerek.
No, no, no,'cause we have to be at the DEO in like 20 minutes.
Ama bu... bir dakika insan kaynaklarımız mı var?
That's not... Wait, we have an HR?
- İki dakika
- Two minutes.
Son dakika haberlerinde yetkililer, kayıtlı uzaylıları uzaya geri göndermeyi planlayan terörist bir komploya engel oldu.
And in breaking news, authorities have thwarted a terrorist plot to send registered aliens back into space.
Bir dakika geçerse peşinden kendim gelirim.
A minute longer and I'm coming for him myself.
Hepsi 23 saat 15 dakika içinde.
All within 23 hours and 15 minutes.
İki dakika verin.
Just give me two minutes.
Bir dakika ne, palavra!
Wait, what?
Bi dakika.
Wait.