Dayanmalısın traducir inglés
175 traducción paralela
Gün boyunca yerinizde kalmalı,.. ... onların hızını kesmeli, ve Cermenler mola verdiğinde biz kanatlardan onları sıkıştırıp mahvedene kadar dayanmalısınız.
In the daytime you shall stand and sustain their blow, halt the German wedge and hold fast until we crush them from the flanks.
Dayanmalısın, tatlım.
You must stand it, my dear.
Onu seviyorsan, dayanmalısın.
If you love him, you'd go the limit for him.
- Dayanmalısın, neredeyse geldik.
- Hang in there!
- Ama dayanmalısın!
- But you must!
Dağa varana kadar dayanmalısın
We can hold out there, Doc.
Wilbur, dayanmalısın.
Wilbur, you gotta just hang on now.
Ama iki dakika dayanmalısın. Tek istediğim bu.
But you've got to be straight for two minutes.
Ama sen dayanmalısın, ne yaparlarsa yapsınlar.
But you gotta hold out, no matter what they do.
O nedenle bir gece daha dayanmalısın! ... düello bittikten sonra... seni serbest bırakırım!
So you have to bear with this tonight... until after the duel
- Dayanmalısın.
- You must hold on.
Muntzy, dayanmalısın.
- Muntzy, you gotta hang on.
Buna dayanmalısın, biraz acıtacak, Paco.
You must stand this, it'll hurt, Paco.
Bu yüzden dayanmalısın, adamım, anladın mı?
So hang in there, man, you hear me?
Dayanmalısın.
You hang in there.
Hayatın ne için olduğunu bilsen de sonuna kadar dayanmalısın.
You have to go through with it... even when you know what life is for.
Dayanmalısın.
You gotta hang on.
Nefes almadan en az bir dakika dayanmalısın.
You'll have to go without inhaling for at least one minute.
Dayanmalısın.
You have to hang on.
- Dayanmalısın.
- Hang in there.
Dayanmalısın Angus.
You'll just have to cope with it, Angus.
Ama dayanmalısın.
But you gotta hang in there.
Dayanmalısın, dünya geniş ve büyük.
for the world is broad and wide.
Dayanmalısın, tamam mı?
You got to hang in there, okay?
Şu anda içinden geçtiğin durum herkesi korkutur ama dayanmalısın, Tom.
What you're going through would scare any of us, but you have to hang on, Tom.
Gerçekler acıdır, fakat onlara dayanmalısın.
but it's something that you must learn to accept.
Dayanmalısın dostum.
You gotta hang in there, buddy.
Hayır, dayanmalısın.
No, you have to hold on.
Dayanmalısın.
You have to hold on.
Dayanmalısınız.
You have to.
Biraz daha dayanmalısın, lütfen!
You have to hold on a little longer - please!
Nick, dayanmalısın.
Nick, you gotta hold on.
Dayanmalısın.
You gotta hang in there.
Dayanmalısın, Robert.
You have to, Robert.
"Jonifer"? Oh... bana dayanmalısın.
"Jonifer"? ( buzzing ) Oh... bear with me.
Scully, dayanmalısın.
Scully, tough it out.
Dayanmalısın çavuş.
I need you to suck it up, Sarg'nt.
Dayanmalısınız.
You'll just have to hold on.
Biraz daha dayanmalısın.
You just got to hang in there a little bit.
Ona dayanmalısın.
WORSE YET,
Dayanmalısın!
You hanging in there?
Yaşamak istiyorsan, buna dayanmalısın.
If you want to live, you have to endure it.
Ona dedim ki, dayanmalısın.
I told him, not to give up.
Dayanmalısın.
This is it!
Dayanmalısınız.
You must be still.
Bir 45 dakika daha dayanmalısınız!
You gotta keep it up for 45 more minutes!
Ama dayanmalısın. Sadece sen Dünya'yı kurtarabilirsin. Anne...
Mom, do you remember those tiny umbrellas that you used to make when I was young?
Dayanmalısın Daniel, beni burada tek başıma bırakamazsın.
You hold on, Daniel. You don't leave me out here by myself.
- Sen dayanmalı ve almalısın onu.
- You gotta hang on and take it.
- Dayanmalısın.
Hold on man.
dayanmalısın...
Brother Kai Wan, cheer up...
dayan 712
dayanamıyorum 241
dayanamadım 49
dayanamıyorum artık 51
dayanılmaz 25
dayan dostum 17
dayan biraz 56
dayanamayacağım 24
dayanın 97
dayanamıyorum 241
dayanamadım 49
dayanamıyorum artık 51
dayanılmaz 25
dayan dostum 17
dayan biraz 56
dayanamayacağım 24
dayanın 97