Deserves traducir inglés
5,828 traducción paralela
Topla kendini, Tanrı aşkına.
He deserves the best! Pull yourself together, for God's sakes.
Ve bana kalırsa böyle bir sevgiyi başka bir insana aşılayan herkes kendine insan denmesini hak ediyordur.
As far as I'm concerned, anyone who can inspire that kind of love in another person deserves to be called human.
Burada olmayı hak ediyor, evet.
Fucking deserves to be here, yeah.
Chen'in yerinde olsaydım, "Daha iyisini hak ediyor." derdim.
"She deserves better," I'd think, if I was Chen.
Eskiden olduğun yere ve şimdi olduğun yere bakarsak buraya gelmende teşekkürü hak eden biri var mı?
From where you were to where we are today, is there anybody who deserves a thank you for getting you here?
- Daha iyisini hak ediyor!
- He deserves better than this.
Genelde çalışanlarla yüz göz olmam ama sen ayın çalışanısın bir kutlamayı hak ediyorsun?
I don't usually mingle with the employees but you are the employee of the month so that deserves some celebration, no?
Ancak adını sonuna dek hak eden yiğit Macbeth'e göre zayıftılar. Yolunu yiğitlik biçimlendirmişcesine talihi küçümseyerek köleyle karşı karşıya gelir gelmez ne selam ne de elveda demeden kanlı infazlarla tütsülenmiş kılıcını savurup göbek deliğinden çenesine kadar yarıverdi.
But all's too weak, for brave Macbeth - well he deserves that name - disdaining fortune, with his brandished steel which smoked with bloody execution, like valour's minion carved out his passage till he faced the slave
Wilma güzel bir tatili hak ediyor.
Wilma deserves a nice vacation.
O tahtı hak eden tek kişi, yanımda oturan adam.
The only man who deserves that throne is the man sitting next to me.
Demek istediği kim yaşamayı hak ediyor?
What she means is... who deserves to live?
Kimin yaşamayı hak ettiğine karar vermeye çalışıyoruz, tamam mı?
Hey, hey, hey! We're trying to decide who deserves to live, right?
- Bakın. Burada matematiksel bir şeyle başa çıkmak zorundayız. Bir sonraki rauntta kimin yaşamayı hak ettiğine karar vereceğiz.
Look, look, look - we need to come up with some sort of metric here, some way to decide who deserves to live to the next round.
Bilirsiniz, nasıl ilerleyeceğimiz konusunda çok dikkatliydik. Çünkü "Geleceğe Dönüş" elimizden gelenin en iyisini hak eder.
You know, we're looking very carefully at how to proceed with this, because "Back to the Future" deserves the best we know... you know, the best we can do.
Kim bir teşekkür hak ediyor?
Who deserves a thank you?
Aah. Tamam, kimse o hak ediyor.
Okay, no one deserves that.
Ve üzerinde neredeyse hiçbir şey bulunmayan vajinan bundan daha iyisini hak ediyor.
And that barely covered vagina of yours deserves better than that.
John Popper'ı hak etmiyor, John Lennon'ın hak ediyor.
It doesn't deserve John Popper, it deserves John Lennon. Okay? You understand me?
" Tanrı, senin en iyi halini hak eder.
"God deserves your best."
Onun ne tür bir erkek olduğunu bilmeyi hak ediyor.
She deserves to know what kind of guy he truly is.
Herkes ikinci bir şansı hak eder, Leah.
Everybody deserves a second chance, Leah.
İkimizden daha iyisini hak ediyor.
She deserves better than both of us.
Chimène, hayatı koruyacağız ancak sadece korunmayı hak edenleri.
Chimène, we will protect life, but only the life that deserves it.
Bence bunlar kararlaştırılmadan önce kızını daha iyi tanımayı hak ediyor.
I just think he deserves a chance to get to know her a little better before all this is decided.
Bu anlaşma en iyisini hak ediyor.
This contract deserves the best.
... burada olmayı hak ediyor.
... but he deserves to be here.
Bakın, eğer yukarıya ulaşmayı hak eden biri varsa, o da Deke'dir.
Look, if... if anyone deserves to be up there, it's Deke.
Saygımızı hak ediyor.
He deserves our respect.
Çilemiz sırasındaki cesaret ve sadakatin takdire şayandı.
Your bravery and loyalty during our ordeal deserves recognition.
- Biraz eğlenmeyi hak ediyor, değil mi?
She deserves a little Joy, huh?
Bence biraz mücevheratı hak ediyor, değil mi?
I think she deserves some jewelry, no?
O arazinin tam Ulusal Park Hizmetleri'ne göre olduğunu sen de biliyorsun.
You know that the National Park System deserves this land.
O benden iyisini hak ediyor.
He deserves better.
JCO bir numara olmayı hak ediyor.
Jco deserves a number-one debut.
Frida hak ediyor bunu.
Go. Frida deserves this.
Maggie, çalışmalarına Artnet'te göz attım da Gerçekten özel bir yeri hak ediyorlar.
Maggie, I looked up your work on Artnet, and it deserves to be someplace really special.
Ayrıca Cheryl bunu hak ediyor.
Besides, Cheryl deserves it.
Kimse bu kadar mutlu olmayı hak etmez.
No one deserves to be that happy.
Herkes savunulmayı hak eder.
Everyone deserves a defense.
Erica Brand, daha iyisini hak ediyor.
Erica Brand, deserves better.
Lütfen ona hak ettiği saygıyı göster.
Please, give it the reverence it deserves.
Vincent, normal bir hayatı ne kadar istediğini biliyorum. Ve Tanrı biliyor bunu senden daha çok hak eden yok. Ama biraz mantıklı ol.
Vincent, I know how much you want a normal life, and God knows nobody deserves it more than you do, but let's get real.
Evet, bir birayı hak ediyor.
Yeah, that deserves a beer.
Bir hançer kıIıfı...
A dagger deserves a sheath...
Bir eş bir evi...
A wife deserves a home...
Ve bir metres bir ahırı hak eder!
And a mistress deserves a hovel!
- Yeni bir adam, yeni bir adı hak eder.
A new man deserves a new name.
Kimse senin yaşadıklarını yaşamayı hak etmiyor.
Hey, no one deserves what you've been through.
Ben köpekleri daha çok severim ama hiçbir kedi bunu hak etmiyor.
I'm more of a dog man myself, but no cat deserves this.
Beni bu şerefsizin hak ettiği adaleti görmesinden daha mutlu edecek bir şey yok.
Nothing will make me happier than to see that asshole get the justice he deserves.
İnsan biraz olsun laflarına dikkat eder.
And bla bla bla. Nobody deserves that.