Dijon traducir inglés
105 traducción paralela
Özel antrenörü üstad Dijon'lu Doutreval ile hergün alıştırma yapıyor.
He practices daily with his private instructor, the great Doutreval of Dijon.
kılıç uzmanı Dijon'lu Doutreval'i arıyorum.
I seek one Doutreval of Dijon, master swordsman.
Fakat hiçbirinin Dijon'lu Doutreval gibi olmadığını söylüyorlar.
But no one, they say, like Doutreval of Dijon.
- Bitirdik mi? - Özür dilerim!
But you're from Dijon.
- Dijon'da.
In Dijon.
Lâkin Maggy evlenip, Paris'te heyecanlı bir hayata adım atarken Jeanne Dijon'da kalmış ve Burgundy Monitor'un editörü Henri Tournier ile evlenmişti.
But while Maggy was married and led an exciting life in Paris, Jeanne stayed in Dijon, married to Henri Tournier, the publisher of The Burgundy Monitor.
Sanırım Dijon'a yerleşip gece odana bir hırsız gibi gireceğim.
I think I'll move to Dijon and sneak into your room at night like a thief.
Acele Dijon'a gitmem gerekiyor.
I'm in a hurry to get to Dijon.
Dijon'da 413 numarayı aramak istiyorum.
I'd like the number for 413 in Dijon.
Meraklı göründüğüm için özür dilerim ama eğer Dijon'a gidiyorsanız, beni de orada bırakabilir misiniz?
Sorry to be nosy, but if you're going to Dijon, could you drop me there?
Evimiz Dijon'un dışında.
We live outside Dijon.
- Ben de zaten Dijon'da kalacaktım.
- I was going to stay in Dijon. - Dijon?
- Dijon mu? Mümkünatı yok.
That's out of the question.
Paris'e gidemeyeceğim, o zaman Dijon'a gidebilirim dedim.
I can't go to Paris, but I can go to Dijon.
Dijon'da yaşarken, aşık olduğum bir kız vardı.
In Dijon there was this girl I was in love with...
Biliyor musun, şu Dijon'lu öksüren kızı duyduğuma sevindim.
You know, I'm sort of glad about that girl in Dijon, with the cough. - You are?
Bayan Merrill Fransız hardalı ister.
Mrs. Merrill had to have Dijon mustard.
Dijon'da yaşıyor. "
He's staying in Dijon
DIJON - 1954 BAHARI
DIJON — SPRING 1954
Dijon'da böyle bir şey yapıldığını düşünsene.
To think someone might do that in Dijon.
Dijon burjuvası için... 16 yaşında, yabancı, beş parasız politik bir mültecinin kızı -
For the Dijon bourgeoisie, a 16-year-old foreign refugee without a penny —
Üçüncü gün şaşkın bir şekilde Dijon'a doğru baktım ve farkettim ki Burgonya'yı kurtarmıştık.
And on the third day I emerged bewildered, looking towards Dijon and I realised we'd liberated Burgundy.
3 Eylül günü Dijon'da, kız kardeşimin yanındaydım.
September 3, I was in Dijon.
Dijon'da güneşli otellerde kalırsınız, büyük yataklarda beyaz geceler geçirirsiniz.
You'll sleep in lousy hotels. Or trailers.
Ben Andre Botot, Dijon'dan hardal satıcısı.
I am Henri Botot, mustard salesman from Dijon.
Dijon'dan.
From Dijon.
Ve bisiklet satın almak için satılan Dijon laundromat?
And you sold the bikes to buy the laundromat in Dijon?
Ekmeğe bulanmış ve kızarana kadar sote edilmiş taze hani balığı. Tereyağı, arpa soğan karşı konulamaz Dijon hardalıyla.
It's fresh grouper, slightly breaded, sauteed to a golden brown, and lemon butter, shallots with a teasing hint of Dijon.
Niece ve Lyon'dan sosisler... Dijon'dan iyi tütsülenmiş domuz eti, koklayın, evden bir esinti sanki.
Since the early ships came, sausages direct from Niece and Lyon... good smoked ham from Dijon, take a whiff, it's a breath from home.
Deniz pirinci ve radicchio maruluna yatırılmış... Fransız siyah mantarı aldım. Kenarına da Dijon hardal sosu koydurdum.
Well, I picked up the wild rice with the French morel mushrooms... on a bed of radicchio lettuce, and there's a little Dijon dressing on the side.
Devam et, Dijon.
Keep going, Dijon.
Dijon, tuzağa basacak.
Dijon shall trip the trap.
Gel haydi, Dijon!
Come on, Dijon!
Sağol, Dijon.
- Thanks, Dijon.
Hayır! Beklemene gerek yok. Dijon yetişir.
I mean, don't wait, Dijon is on the way.
Dijon'un yanında geçmediler.
They did not get past Dijon.
Sahip Dijon!
Master Dijon?
Dijon her şeyi aldı. Ev, fabrikalar.
Dijon has everything - the mansion, the factories.
Büyük ve güçlü Dijon'un karşısına çıkmaya cesaret edemez.
He would not dare to confront the great and powerful Dijon.
Sağımda, Pierre Guillot, Dijon Üniversitesi'nden.
On my right, Pierre Guillot, from Dijon University.
İşte Dijon Hardal için 30 cent indirim.
Here, 30 cents off, Dijon Mustard.
Dijon olmadan sandviç yiyemezsin.
You can't eat a sandwich without Dijon.
Pazartesi günü Dijon'da hazır bulunmam lazım, yoksa beni tekrar hapse gönderecekler.
I have to go all the way to Dijon to report by Monday or they send me back to prison.
Dijon'daki şartlı tahliye memuruma gitmek zorundayım. Sonra ne olacak? Açlıktan ölecek miyim?
I have to go to my parole officer in Dijon and then what?
Dijon hardal bu.
This is deli mustard.
Dijon topunu biliyor musun?
Do you know what a Dijon culverin is?
Naneli Dijon bu.
It's Dijon with fine herbs.
Ve Dijon tek başınaydı.
Only one Dijon.
Burada güvendeyiz. - Dijon!
- Dijon!
Dijon?
Dijon?
Dijon ( Bir hardal çeşidi ).
Dijon.