Doughboy traducir inglés
112 traducción paralela
3 numara Doughboy'un kilosu 1 kilo fazla.
Doughboy, number three, is 2 pounds overweight.
- Doughboy.
- Doughboy.
- Doughboy!
- Doughboy!
Doughboy.
Doughboy.
Doughboy!
Doughboy!
Her şeyini Doughboy'a yatır.
Bet all you got on Doughboy.
Doughboy kazanacak.
They're gonna hit Doughboy.
Ailenin mücevherlerini bile Doughboy'a yatır.
Hock the family jewels and bet it on Doughboy.
Doughboy'ya 150 dolarlık oynayacagım.
Give me a 150 bucks on Doughboy.
Doughboy'un hiç şansı yok.
Why, Doughboy hasn't the ghost of a chance.
Doughboy ayarlandı.
Doughboy on the schnoz.
Doughboy kazanacak.
Doughboy will walk in.
Doughboy'a para koymak akıllıca olur.
The smart money's on Doughboy.
Doughboy çok formda.
Doughboy's hot.
Doughboy'a 25 dolar.
Twenty-five dollars on Doughboy!
Doughboy nerede?
Where's Doughboy?
Sevgili profesör, bundaki payın benimki kadar belirsiz olsa da Doughboy'la ilgili hikâyen o kadar etkileyiciydi ki seni affediyoruz.
My dear professor, even though your share in this was as nebulous as mine, your story about Doughboy was so touching, we forgive you.
O da Birinci Dünya Savaşı'nda askerkendi.
That was when I was a doughboy in World War I.
Piyade Charlie T.'yi bilirsin.
You know Doughboy, Charlie T.
Bizim piyade para için her şeyi yapar.
Doughboy will do anything for a buck.
Piyade, Büyücü, Katil.
Doughboy, Wizard, Killer.
Arkadaşına vuran sensin, Pillsbury Doughboy gibi gözüken bir doktora bağıran sensin, benimle oynayan sensin ve tüm bu zaman boyunca ne olacağını önemsemeden bu işi çözmeye çalışan da sensin.
You punch your friend, yell at the doctor who looks like the Pillsbury Doughboy... play hootchy-koo with me, and all the time you're trying to make this run work.
Bu sabah uyandığımda bir keşiş ve bir gaziyle tanışacağımı nereden bilebilirdim?
How could I have known when I woke up that I would meet a monk and a doughboy?
Sen kendi işine bak asker!
Mind your own business, doughboy!
- Neden söyleyelim piyade?
- What's it worth to you, doughboy?
Pillsbury Çöreği'ne benzeyeceğim.
I'll look just like the Pillsbury Doughboy.
Senin için hiç iyi şeyler düşünmüyorum.
I feel real bad for you, Doughboy.
- Merhaba, Doughboy?
- What's up, Doughboy?
- Beladan uzak duruyor musun?
- Doughboy, staying out of trouble?
Küçükken Doughboy'un en iyi dostuydu.
He was best friends with Doughboy when they was little.
Brenda, Ricky'yle Doughboy kavga ediyor.
Brenda, Ricky and Doughboy are out here fighting.
Hayır. Sonunun Doughboy gibi olmasını istiyorsun.
No, no, you want to end up like Doughboy, huh?
- Pillbury Piyadesi şehre döndü.
- The Pillsbury doughboy's back in town.
Piyade Eri Coolidge tarafından Paris'e gitmek üzere denize çıktıkları gün alınmış.
It was bought by a Private Doughboy Erine Coolidge on the day he set sail for Paris.
Bana ses çıkaran peluş ayıcıkları anımsatıyorsun.
You know, you remind me of the Doughboy.
Bisküvi çocukla aran nasıl? - Benim mi?
- What about you and the doughboy?
Merhaba, hamur evladı.
Hello, doughboy.
Ben piyadeyim!
I'm Doughboy!
Şişkosun diye bana sinirlenme.
Don't be mad at me just cos you look like Pillsbury Doughboy.
Pillsbury Doughboy da "Hazır olduğunda beni ye" diyor. Cidden mi?
And the Pillsbury Doughboy said, "Eat me when you're ready."
Siyah Tanrı, Soluk Hamur Çocuk'tan daha iyi bir seçim demek olsa gerek.
It's supposed to mean that ebony God is probably a better choice than pasty doughboy.
Pillsbury Doughboy'la öpüşmüş gibi görünüyorsun.
Looks like you've been kissing the Pillsbury Doughboy.
Pilsbury Eri'yle dışarda.
OUT WITH THE PILLSBURY DOUGHBOY.
Son bir öpücükle havlusuna bürünen ilk o olur. Bazen duştayken şarkı söylerim. Sıcak suyu biraz daha açarım, aşkın mucizesini o an yaşarım.
Henry Bukowski senior who was a doughboy and went back to Germany as an American soldier and in the little town of Anderknock en Rein met Bukowski s mother.
O işkenceleriyle seni konuşturur!
He'll torture your little doughboy buddy into talking.
Hareketleri kısıtlayıcı bir yanı yok. Bu sayede bütün ürünü satabiliriz.
It doesn't inhibit his movement in any way, and I think it really sells the whole doughboy thing.
Çok güzel davranış, şişko.
That's good attitude, doughboy.
Bir piyade.
A doughboy.
Şişkoyu kovala.
Chase the Doughboy.
O tombalakla sonra ilgilenirim.
Yeah, well, I'll deal with That doughboy later.
Evine sað salim dön, asker.
Come home safely, doughboy.