Dovey traducir inglés
160 traducción paralela
Bütün bu dinginliğe ve öpüşüp koklaşmalara pek güvenmiyorum.
All this calm, all this lovey-dovey. I don't quite trust it.
Çok sevimli bir çiftti ;
They were so lovey-dovey the maids all quit.
Çok romantik görünüyorsunuz.
You two look so lovey-dovey!
Romantik görünmede bir yanlışlık yok.
There's nothing wrong with being lovey-dovey!
Bütün o fısıldaşmalar, birbirinizin rujunu ödünç almalar.
All lovey-dovey and whisperin'and borrowing'each other's lipstick.
Bay aşk kuşu.
- Mr Lovey-dovey. - Lovey-dovey.
# # My lovey, lovey dovey little teddy bear
# # My lovey, lovey dovey little teddy bear
Bak sevgilim bu çok saçma.
Listen dovey... that's crazy!
Alman sevgiliniz karşınızda son savaş haberlerini veriyor.
This is your German lovey-dovey bringing you the latest war news.
Düğün günümde çifte kumrular gibi kırıştırmanızı hatırlarsın...
You know, the way you were carrying on at my wedding, all lovey-dovey...
Hey, çifte kumrular!
Hey, lovey-dovey!
O ve Mayfield, yeniden çifte kumru oldular.
Her and Mayfield are all lovey-dovey again.
Bu hatunla çok içli dışlıydı.
He was very lovey-dovey with this kind of bimbo.
Kadın onu kovalayacak, o da tüm o'aşkım aşkım'şeyleriyle, koşarak eve gelecek.
She'll dump him, and then he'll come running home to Mommy all lovey-dovey.
Tamamiyle aşk-meşk olacak.
It'II be all Iovey-dovey.
Aşk meşk oyunlarını bırakın da buraya gelin!
Stop all that lovey-dovey shit and come on!
- Tatlı tatlı öpücükler!
Oh. Lovey-dovey!
Bana kocaman bir öpücük ver.
Give me a lovey-dovey kiss.
Bahane sevişmekten hoşlandığına emin değildim.
Because I wasn't sure whether you like lovey-dovey.
Dolu dolu sevişmeği severim.
I fucking lovey-dovey you!
Ooo, lütfen, çifte kumruluk ıvır zıvırını kesin.
Oh, please, cut the lovey-dovey crap.
Geçen 25 yılın ardından kumrular gibi değiliz tabii ama senede iki kez baban kendimi gencecik hissetmemi sağlıyor.
You know, after 25 years, we may not be as lovey-dovey but at least two times a year your father makes me feel like a teenager all over again.
Ah, tüm dünya da öyle değil mi... korkarım ki, güçlülerin dünyasının kurallarına uyup, senden paraları uçlanmanı istiyeceğim.
All lovey-dovey. I'm afraid I'm gonna have to ask you In the parlance of the tough-guy world
Ya da bunların yumuşak, sevimli, idealistik şekilde biri?
Or one of those soft, squishy, lovey-dovey, idealistic types?
Önce kadınların peşinden koşar sonra onları hortlak görmüş gibi bırakır.
He's usually all lovey-dovey with them at first, then he drops'em like a hot potato.
Olma, aptalın tekiydi.
BEFORE YOU GET ALL LOVEY-DOVEY. [Giggle] MARLEY, WOULD YOU SHUT UP AND LEAVE'EM ALONE?
O orada gözyaşı döküyor, öbürü başka yerde ah çekiyor nedir bu aşk-meşk saçmalığı!
she sits crying, he sits sighing What's all this lovey-dovey stuff, anyway?
Yeter, bu aşk meşk ile onları daha çok uykuya daldırıyoruz.
Enough with the lovey-dovey crap! You're putting'em back to sleep!
Bir de baktım, karım sevgilisine bıcır bıcır sevgilimi özledim diyor!
l`m calling and I hear my wife in a lovey-dovey... with her lover, saying that she misses her lover.
Geri döndüğümüzde büyük aşk yaşıyorduk ve yazın bitmesini istemiyorduk falan?
Remember when we came back we were all lovey-dovey and we didn't want the summer to end?
Devamlı bizde, ve hâlâ cicim aylarındalar.
He's always around, and they're in this lovey-dovey daze all the time.
Orada kumrular gibiydiniz.
You seemed to be lovey-dovey back there.
Çok etkileyici.
All lovey-dovey. Very charming.
Bu psikotik düşen sizi tutmaya çalışıyorum ay geçirdim uçuruma ve şimdi Sen iyi olduğunu, ben bir anahtarı çevirmek ve bakalım sevgilim-Dovey olamaz.
I've spent months trying to keep you from falling into this psychotic abyss, and now that you're fine, I can't just flip a switch and be all lovey dovey.
Çok sevgi dolu.
Very lovey-dovey.
Ne tatlı..
Pretty lovey-dovey.
Oldukça rahat görünüyorsun.
Looked pretty lovey-dovey to me.
Aşığı tarafından gönderilmiş, küçük kumrusu ve oldukça da samimilermiş.
These letters was from his sweetheart, his little lovey-dovey, and very tender they was, too.
Ya sana bu küçük kumrunun Honoria Barbary adıyla imza attığını söylesem?
What if I was to tell you that his little lovey-dovey signed herself Honoria Barbary?
Birbirlerine âşıklar, birbirleri için yaratılmışlar, evliliğe gidiyorlar. Bir şey oluyor, birbirlerine deli gibi âşık olmalarına rağmen,.. ... üniversitenin son senesinde ayrılıyorlar.
Similar to you guys, all lovey-dovey, perfect for each other... headed for marriage, and something happened... and they broke up in their senior year in college... even though they were madly in love with each other.
Ben aşırı sevgi gösterisinden bahsediyorum.
I'm talking about their lovey-dovey crap.
Çok yakınsınız!
You guys are so lovey-dovey as usual!
- Güle güle, güzel kumrum.
- Bye, lovey-dovey.
Programıma bakmadım, bu yüzden bilmiyorum.
But the one who doesn't understand it is me. You're utterly not lovey-dovey.
Hayır! İşe dön, işe!
Lovey-dovey...
Amemiya-san, Seno'yla aranda bir şey mi var? Yok... yok öyle bir şey!
You see, girls are like, "We're lovey-dovey ~" or they say, "Even married, we'll also always be lovey-dovey", don't they.
Ne diyorsun sen? ! Öyle mi?
Even married, we'll always be lovey-dovey...
Fingirdeşmeniz bitti mi?
No more lovey-dovey?
Bak güzelim, gerçekten gerek yok.
Listen dovey, I assure you it's not worth it.
Hayır!
... if the two of you are living ( together ) there ought to be more lovey-dovey feelings.
Evet, öyle!
Speaking of that lovey-dovey thing, does one say that, I wonder?