Doğuda traducir inglés
730 traducción paralela
Bir keşif drone'u. 17 km doğuda.
- [gasps ] - [ whir] A reconnaissance drone, 17 kilometers east.
Doğuda başıboş vahşiler mi?
Savages loose in the East?
Doğuda ne işimiz var?
Well, what would we be doing in the East?
Doğuda kimse adımı duymamış.
Nobody in the East ever heard my name.
Doğuda kimsenin adını duymadığını sanıyordum.
chips : I thought nobody in the East ever heard your name.
Doğuda bir yerde dağlar gizemli bir engel oluşturuyor. Oraya Mutier bayırı deniyor.
Somewhere to the east, there's a mysterious barrier of mountains... called the Mutier escarpment.
Doğuda ya da batıda, tüm erkekler hayattaki temel tutkularından çok nadiren saparlar.
East or West, men seldom deviate very far from their main passion in life.
Doğuda buna timsah armudu derler, çok para.
They call them alligator pears back East, cost a fortune.
Doğuda buna "sigara" diyorlar.
"Cigareetes," they call them back East.
Batıya doğru gidiyoruz, ama Şanghay doğuda.
We're going west, and Shanghai is way east of here.
- sen de doğuda kalan bölgeleri.
- you will search the regions to the east.
Hayır, orası çok doğuda.
No no, that's too far east.
Ancak doğuda, Massachusetts'ten Maine'e kadar aranan başka bir adam daha var.
We followed him, we think he is. But in the east, there's another man who's being hunted, too, hunted through Massachusetts and into Maine.
Doğuda şüphelendikleri bir adam var, eğer onu bulurlarsa ben...
There's a man in the east. They suspect him, too. And if they get him, I'll...
Anavatanımızın askeri ihtişamını, doğuda ve batıda ilan eden bir savaş lideri. Bu hedeflere ulaşabilmek için, tüm Rusya'nın Çarı olarak taç giyen ilk lider.
a warlord who heralded the military glory of our Motherland throughout the Orient and the Occident, the first ruler who, in order to reach these great goals, had crowned himself Tsar of All the Russias.
Yaklaşık 16 km doğuda, yan bir yol vardır.
About 10 miles east, there's a side road.
- Doğuda bir yere gitmiştim.
- Did a stretch somewhere back east.
Bir tanesi doğuda büyük bir üniversitede okuyormuş diğeri de kodeste günlerini geçiriyormuş da ondan.
Because one was lecturing at a big Eastern university... and the other was serving his stretch in prison.
Bu saçma cümbüşler, doğuda batıda söz getiriyor bize bütün milletlerden.
This heavy-headed revel east and west makes us traduced and mocked by other nations.
Sonra kendi merkezimizi doğuda kurarız.
Then we'll establish headquarters for ourselves back East.
- Biraz doğuda bir yerdeydik.
- We were a little over to the east.
Kuzeyde ve doğuda İngilizler ve Kanadalılar var.
To the north and the east are the British and the Canadians.
Quayne için mutlumusun şimdi, mutlu sonla biten bu hikayeyi doğuda gittiğin çay partilerinde anlatırsın.
You're glad about Quayne, certainly. But only because it puts the happy ending to the stories you'll take back east to your tea parties.
Bir araba dolusu viskim.. ... neden doğuda beklesin ki?
Why I got a wagonload of whiskey waiting in the east?
doğuda kara var oraya gidelim.
There's land to the east. Have us towed there.
... saat 6 : 15 de ses dedektörleri ve sismograflar doğuda patlamalar kaydetti.
... 6 : 15 p.m. Sound detectors and seismographs registered explosion due east.
Önümüzdeki tepeye göre doğuda.
That peak ahead is practically due east.
Söylesene, doğuda ne yapardın?
What did you do back East?
Chocolate dağları doğuda kaldı. En son geldiğimizde şu yoldan gitmiştik.
Chocolate Mountains were east last time we headed that way.
- Muhtemelen doğuda yok.
They probably didn't have them in the east.
Sığırlarım doğuda her şehre gider. 200 binin üzerinde insanı besler.
My beef goes into every city and state in the East... feeds over 200,000 people.
Tahmini durumum sizden güney doğu 90 mil doğuda 2-0-9 rotasındayız.
My approximate position is 90 miles southeast of you, on course 2-0-9er.
Doğuda memlekette olsaydık, bir pazar kiliseden çıkarken... rastlaşır, altı ay sonra derdim ki sana :
Back east, we would have met on a Sunday leaving church. Six months later, I would've asked you :
Doğuda Jura...
In the east, there is the Jura...
Doğuda yaşayan fakat paralarını Batı'da kazanan millet.
Folks that live in the East but make their money on the West.
Siz sanıyorsunuz ki bütün şanlı olaylar doğuda oldu! Her şey Valley Forge'la Bunker Hill'den ibaret!
You all think that the glory happened in the East... with Valley Forge and Bunker Hill!
Doğuda, Sarah Lawrence kolejinde okurken, müzik konusunda eğitim aldım.
When I went east to Sarah Lawrence, that's a college, I majored in music.
Doğuda her şey için bir deyim var.
In the East, they have a saying for everything.
Doğuda senin hakkında.
About you from the East here.
Doğuda, Boston'da senin hakkında yazılar yazdım.
I write letters about you to the East, to Boston.
Siz doğuda kocaman sobanızın başında sırtınıza yaslanıp otururken biz dondurucu soğukta peşlerine düştük onların.
We hunted them down in the freezing cold while you sat back in the east, hugging your pot-bellied stoves.
- Şey, Ben... 12 yıl doğuda bulunduğum için Arizonaya dönüyordum.
Well, I... I was returning to Arizona after an absence of 12 years in the East.
Ana filo 100 mil doğuda bulunuyor.
The Home Fleet's 100 miles astern.
Perce, 160 km kuzey-doğuda bir yer biliyorum, Thighbone Dağı.
Perce, I know a place about 100 miles northeast, Thighbone Mountain.
Batıda Lacosardi, doğuda Janos.
Lacosardi on the west, Janos on the east.
Doğuda bir çiftlik yaptım ve yeri geldi, senede 3 buçuk ton taş temizledim.
I had me a farm where some years I'd raise 100 bushels of rocks to the acre.
Doğuda, Sacramento'dan Sierra Dağları'nı geçecek olan Merkez Pasifik.
The Central Pacific eastward from Sacramento through the Sierras.
Osmanlı imparatorluğu doğuda Anadolu'ya, güneyde Akdenize, kuzeyde ise Kırım'a doğru ilerliyordu.
The Ottoman Empire swept east across Asia Minor, south across the Mediterranean, north across the Crimea.
Tymoshevsky doğuda.
Tymoshevsky in the east.
Doğuda mı?
Back East?
Her tarafta makinelerimiz satılıyor batıda, doğuda, her tarafta.
All machines sold from the west to the east, go via me.