English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ D ] / Drawing

Drawing traducir inglés

4,847 traducción paralela
Tara yeni bir vasiyet yazıyor galiba.
I guess Tara's drawing up another will or something.
Oraya dikkat çekmeyi sevmiyorum da.
I just don't like drawing attention to my...
Little Rock'tan Hackensack'a kadar bin bir yerden gelen şişko turistlerin tuğlalara haç çizip, Marie Laveau'nun kemiklerinden dileklerinin gerçekleşmesini dilediklerini gördüm.
I have been to St. Louis Number 1 and I have seen the tomb of Laveau, seen the fat tourists from Little Rock to Hackensack drawing crosses on the bricks, making wishes to the bones of Marie Laveau.
Şu an nefes aldığın için çok şanslısın.
Damn lucky you are to still be drawing breath?
Oh, demek çizdiği şey buymuş.
oh, that's what he's been drawing.
Ne çiziyorsun?
What are you drawing now?
Belki de kader ilk seferinde ölümü aldattığım için beni buraya geri çekmiştir.
Maybe it was fate drawing me back, saying that I cheated death the first time.
Kadın hatırlayamıyor.
She's drawing a blank.
Olay beni içeri çekmek.
It's about drawing me in.
Neden yaşım 70'i geçmişken çizmeye devam ediyorum?
Hell Almost There Heaven Why must I keep drawing when I'm past 70?
Neden yaşım 70'i geçmişken çizmeye devam ediyorum?
Why must I keep drawing when I'm past 70?
Storyboard çizerken sohbet etmeyi bırakmalı mıyım?
Should I be chatting away while drawing storyboards?
Son zamanlarda Miyazaki Zero'yu çizmekte sorun yaşadığını söyledi.
Lately, Miyazaki has said that he's having trouble drawing the Zero.
Bu yüzden çizim tahtasında geri döndü.
So it's back to the drawing board.
Yanlış adamı tutukladınız. Kapa çeneni. Çavuş, benim için bir resim daha çizmeni istiyorum.
sarge, i need you to do one more drawing for me.
Kutunun üstündeki çizim, Bir harita değil. Bir plan.
The drawing that was in the box, it's not a map, it's a blueprint.
Evet, ama çizimde iki oda vardı, bir değil.
Yeah, but in the drawing there were two rooms, not one.
Gülünç sonuçlar çıkarıyorsun.
You're drawing ridiculous conclusions.
Koşu bandı ağımızı yavaşlatacak kadar çok elektrik harcıyordu.
The treadmill was drawing just enough power to cause a delay in our network.
Ike ağabeyinin küçük bir resmini de çizmiş.
Ike made a little drawing of his brother too.
Oynayabildiğimden değil ya.
Took up drawing for a while.
Hatırlayamadım.
Drawing a blank.
Conrad'ın bu durumdan kendi ile ilgili sonuçlar çıkarmasını istemiyorum.
I can't have him drawing his own conclusions.
Tüm belgeler elimizde. Yakında liste çıkaracağız.
All submissions are now in and we'll presently be drawing up a short list.
Christian'ın yeteneklerini denemeye vaktim oldu.
I've already taken the liberty of drawing on Christian's talents.
Kumlara çizgi çizerek sınır koymak neden sorun olur biliyor musun?
You know the problem with drawing lines in the sand?
Çekilişten önce birbirinin aynısı olan 9 çantadan biri rastgele seçilir.
One briefcase is chosen at random, between nine identical cases just before the drawing.
Biri çizmiş işte.
Someone keeps on drawing it.
Duruşmadayken bunu çizimimde not almıştım.
I noted it here in my drawing that I did in court.
Dikkat çekmeden kan örneğini alabileceğime inanıyorum,... ama hastaneden çıkarıp özel bir laboratuvara götürmek için yardıma ihtiyacım olacak.
I believe I could take a blood sample without drawing attention, but I would need help getting it out of the hospital into a private lab.
Ben hatırlayamadım.
I'M DRAWING A BLANK HERE.
Çizim tahtasına geri mi dönüyoruz?
So we go back to the drawing board?
Bu çizim tanıdık geliyor.
This drawing. It's familiar.
Son noktayı koyuyorum.
- I'm drawing a line in the sand.
Kafanın şeklini mi çiziyorsun sen?
Are you drawing an outline of your head?
Bunlardan başka da bir şey canlanmıyor kafamda.
But other than that, I'm drawing a blank.
Virginia, döndük dolaştık "sil baştan" a sardık mı yine.
Well, Virginia, guess it's back to the drawing board.
Zamanım yaklaşıyor.
My time is drawing near.
Burası misafir odası.
This is the drawing room.
Gitme vaktin yaklaştığından bazı belirtiler olabileceği anlamına da gelebilir.
It could also mean some kind of signs since the time for you to leave is drawing near.
Ne çiziyorsun tatlım?
What are you drawing, honey?
Seni vurursam çizim tahtasina dönersin.
I hit you, you go back to the drawing board.
Bu işten en hızlı çıkış için plan yapmadığını söyleme.
So don't tell me you're not already drawing up plans for the quickest exit.
Bakın, elime kalem aldığım ilk... günden beri çizdiğim ev bu.
Look, I've been drawing this house since I could pick up a crayon.
Bak, Ryo, Hala o evi çiziyorum.
- Look, Ryo, I'm still drawing it.
Ruslar, güçlerini korumak için oyunları berabere bitiyorlar ve puanlarını şişirmek için oyundan çekiliyorlar bu da istatistiksel olarak kazanmamı imkânsız yapıyor.
The Russians are drawing games on purpose to save their strength and they're dumping games to pad their points, making it statistically impossible for me to win.
Basın mensupları yerlerine otursun lütfen. Renk seçimi için bir araya geldik.
If the press could please take their seats, we will now come together for the drawing of the colors.
Okudu, yazdı, çizdi ve çizmeyi öğretti.
Read, think, drawing, and writing.
- İş. 18 ayda iki çizim.
- Jobs. Drawing in 18 months.
Sana bir çizim göstermek istiyorum.
I want to show you a drawing.
Sınıfta çizdiğin çiçekler vardı ya Sunday öldüğü gün saçına öyle çiçekler takmıştı.
Those flowers that you were drawing before in class... Sunday, she had them in her hair the day she died.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]