Drunk traducir inglés
22,809 traducción paralela
Sarhoş musun?
Are you drunk?
- Sarhoş musun sen?
- Are you drunk?
Sarhoş bu.
She's drunk.
Sarhoş olan yerde içki vardır.
And where there's drunk, there's drink.
Doğruya yönelmiş olur. Beyaz adam zaten sarhoş konuşmaz kimseye.
I turn him into saveloy, drunk, white man will never tell.
İçmiş miydi?
Was he drunk?
Sarhoşum.
I'm drunk.
Ayyaştı.
He was drunk.
Bir gece devrideyken, ortağım ve ben karısını döven bir sarhoşun ihbarına intikal ettik.
One night on patrol, my partner and I, we, uh, answered a domestic call, some drunk beating on his wife.
Babam sarhoşun biridir. Cezaevine girip çıktı.
Well, my dad's a drunk, he's in and out of jail.
Çünkü sarhoş ve huysuzdu.
Because he was drunk and ornery.
Ayyaş, ününü yitirmiş eski şanından faydalanan, başkalarının fikirlerinin çalan biri mi olayım?
What, a drunk has-been, coasting on an outdated reputation, thriving off of other peoples'work?
Çocuğunun senle görüşmek istememesine şaşmamalı.
A drunk has-been thriving off of other people's work? No wonder your kid wants nothing to do with you.
Sarhoştum!
I was drunk!
Beni başka bir sarhoş göt lalesinden kurtardın.
You saved me from another drunk asshole.
Sana ne yalan söylediğimi hatırlamıyorum.
I was probably drunk.
- Sabahın sekiziydi.
- I was definitely drunk.
Bir avuç sarhoş deli birbirinin ırzına geçiyor gibiydi.
Like a bunch of drunk ferrets gangbanging.
Sarhoş olansa kefalet olarak kalacak.
The drunk one stays as collateral.
Tanrı seni korusun Chet. Seni sarhoş melek.
Bless your soul, Chet, you drunk driving angel.
Bütün gün evde oturup içki mi içeceksin?
What, you're just gonna stay at home and get drunk all day?
Beni sarhoş mu etmek istiyorsun?
Are you trying to get me drunk?
Beni sarhoş etmek istiyormuşsun.
[groans] You were trying to get me drunk.
Ben büyük ihtimalle kör kütük sarhoş olup sikini yalamaya çalışacağım!
I'll probably end up getting drunk and trying to suck his dick!
Sarhoşken araba kullanmak ve bir fahişeyi taciz etmekle suçlanıyorsun.
You're being officially charged with drunk driving, and solicitation of a prostitute.
James kör kütük sarhoş.
No, James is blackout drunk, right.
Çok sarhoşsun.
Uh, you're pretty drunk. No, I'm-
Hiç de sarhoş değilim.
I'm not drunk at all.
Evet, sarhoşum.
Yes, I'm drunk.
Ehliyetim Motorlu Taşıtlardan alınanlar gibi süslü değil belki ama en azından sarhoşum!
And maybe my license isn't the fancy kind from the DMV. But at least I'm drunk!
Sarhoşum ve midem bulanıyor ama evindeysem hatalarımı telafiye gelmiş olmalıyım.
I'm very drunk and a little nauseous, but if I'm here in your house, it must be to make amends.
O kadar sarhoş olacak ki farkı anlamayacak.
She's so drunk she won't know the difference.
Bana mı soruyorsunuz, yoksa... bana mı, Andy, sarhoş şerife?
Are you asking me, or are you asking... me, Andy, the drunk sheriff?
İşten eve geliyormuş ve sarhoşun biri ona çarpıvermiş.
He was coming home from work, and a drunk driver ran him over and was let go!
Sarhoşun biri ona çarpıyor ve hiç ceza almıyor.
Drunk driver runs him over, and nothing happens.
Josimar sarhoşsun sen.
Josimar... you're drunk.
Kristine bana Maddie'nin sarhoş bir sürücünün neden olduğu bir kaza geçirdiğini söylemişti.
Kristine told me that, um, Maddie had been in a car accident with a drunk driver.
Evet, Kristine ve Maddie bir kaza geçirdiler ama sarhoş araba kullanan kendisiydi.
Yes, Kristine was in an accident with Maddie, but she was the one that was driving... drunk.
Sarhoşken onu Google'ladım.
I drunk-Googled him.
Yine sarhoş olup sızmazsa ona sorarım.
Next time he's not passed out drunk, I'll ask him.
- Dayın nerede?
Where's your uncle? Drunk.
Denver'da alkol alıp çevreyi rahatsız etme suçu.
Drunk and disorderly in Denver.
Sarhoş halde araba sürüyormuş.
It was drunk driving.
Kafayı bulmuş bir amca gibi.
Like a drunk uncle.
Birkaç küçük çaplı şuç alkollu araç kullanımı ve saldırı.
A couple of misdemeanors, drunk and disorderly, and assault.
Çok sarhoştun nasıl hatırlayabildin?
You were so drunk, how do you even remember it?
Aslında, umarım sarhoş olursun ben de böylece Ferrari'yi sürebilirim.
In fact, I hope you get drunk so I can drive your Ferrari out there.
Sarhoştum ve adam kafasındaki kaskı çıkarmadı.
I was drunk, and he kept the helmet on till we were done.
Hayır, sadece sarhoş olmalısın.
No, you just have to be a drunk.
- Sarhoş.
- Drunk.
- Tamam, ben çok sarhoşum.
- Oh, well, I'm pretty drunk.