Dudakların traducir inglés
2,694 traducción paralela
O bal dudakların aklımı çeliyor gözlerin kendimden geçirmekte.
Your honeyed lips beguile me eyes enrapture.
Dudaklarındaki mavilikten anladığım üzere, Viagranın etkisiyle böyle.
If the blue on his lips is anything to go by, it's the Viagra that's leading him.
Dudaklarını arala ve kupayı arkaya doğru eğ. Ta ki içindeki sıvı...
Open your lips, then tilt the cup back until the liquid...
Teninin sıcaklığını, dudaklarının tadını hissetmek için?
To feel the warmth of her skin, to taste her lips?
Dudaklarınızın dokunuşu.
The touch of your lips.
Ayrıca o siktiğim şarabını da dudaklarından uzak tut.
And keep that fucking wine from his lips.
Dudaklarının tadını özledim.
I miss the taste of your lips.
Onu özleyeceğim özellikle de sikimi saran dudaklarını.
He will be missed... Especially his lips around my cock.
Anlatsam, dudaklarınız uçuklar.
I didn't want to blow anybody's mind.
"Gerçekten çok güzel dudakların var, sevgilim."
"You've sure got some pretty lips, girlfriend."
Nefes alıp verişinin değişimi, omuzlarının kalktığı veya gevşek olduğu ellerini tutma şeklin, dudaklarını büzmen.
How your breathing changed, if your shoulders were raised or slouched, how you were holding your hands, if your lips were pursed.
Islık çalmayı kesmezsen dudaklarını koparacağım.
If you don't stop whistling, I'll rip your lips off.
Yalan söylediğini biliyorum çünkü dudakların yaşlı adamlar gibi oynuyor.
I know you're lying because your lips move. Just like your old man.
Elimde olsa dudaklarını öper ve gözlerinin içine bakabilirdim ve sen hep yanımda olurdun güçlü ve görkemli, sevdalı ve neşe içinde olurduk. "
I would kiss your lips and look into your eyes and you, you, you all near me and with me, "strong and glorious and loving and laughing."
Aslında, heryere geçkalır, darmadağınıktır, ve dişlerini fırçaladığında, dişmacunu dudaklarında kalır?
The fact she arrives late, she's messy, and when she brushes her teeth, the toothpaste stays on her lips?
* Ve rüyalarımda öpüyorum dudaklarını *
# And in my dreams # # I've kissed your lips #
Erkeklerin dudaklarının tadı nasıldır?
What do boys'lips taste like?
Bazıları sevdikleri için içerler sigarayı yakmayı, iki parmağının arasında tutmayı dudaklarının arasında hissetmeyi severler.
# Some smoke because they like to. # # They like lighting up, # # holding it between their fingers, # # feeling it between their lips. #
Bedeninin sıcaklığını tatmak dudaklarının tadını almak için?
To feel the warmth of her skin? The taste of her lips?
Saçlarının kokusu dudaklarının tadı söyledikleri son şey.
The smell of their hair... the taste on their lips... the last thing they said.
Dudaklarını tam zamanında oynatacak.
She'll lip-synch all the tracks,
Dudakların maviydi.
Your lips were blue.
Karşılaştıklarında, kadının kızgın sözleri dudaklarından çıkamaz ama gözleri her şeyi anlatır.
♪ When they meet, her angry words... ♪ ♪... stay in her mouth... ♪ ♪... but her eyes say... ♪
Dudaklarını yaladı, göz kırptı, konuşurken saçıyla oynadı.
She licked her lips, she batted her eyes, she touched her hair when she talked.
unutma, dudaklarını kapalı tut.
Remember, zip your lip.
Ve herhangi bir koruyucu devre olmadan dudaklarını mikrofona dokundurur dokundurmaz Jay kızarır!
And without a breaker to protect him, As soon as his lips touch the mic, Jay fries.
Dudaklarınızla karşılaştırınca ne buluruz sizce?
What do you think we'll find when we compare it to your lips?
İddiaya varım ki Lana'yı çözüp, Ağzındaki tıkacı çıkarmış ve Lana onun çelik mavi gözlerine bakarken dudaklarını aralayıp...
I Bet he's untying lana, taking Off her ball gag, and she's Looking up into his steely blue Eyes and parting her moist lips...
Çünkü dudakların hareket ediyor ve haç takmışsın.
Um, because your lips are moving and you're wearing a cross.
Dudaklarını ayır ondan çabuk!
Hey! Hey! Get your lips off of her!
Sana makyaj yaptığımda aynı olamayacaksın. O güzel cildinle, o mutlu dudaklarınla, tahrik edici sevimli gülümsemenle, pırıldayan tırnaklarınla, süslenmiş saçlarınla, kendini güzelce değiştirdin, bu nedenle seni kollarımın arasına alabilir miyim?
once I make you into my shining make up. so can I take you into my arms?
pri hani fei pri hani fei oh oh O güzel cildinle, mutlu dudaklarınla, tahrik edeci sevimli gülümsemenle, pırıldayan tırnaklarınla, süslenmiş saçlarınla, kendini güzelce değiştirdin, ve seni kollarımın arasına almak istiyorum.
pri hani fei pri hani fei oh oh and I want to take you in my arms.
Eğer parayı yarına kadar elime getirmezseniz, diğer dudaklarını patlatacağımdan emin olabilirsin.
And if I don't get my money by tomorrow, it's your other lips that I'll be tearing off.
Çok güzel dudakların var.
You have beautiful lips.
Kısa bir süre sonra onun minik pembe dudaklarını açacağım.
Just a little longer... and I'll open her little pink lips.
Yoksa onu bir daha öttürürken dudaklarını kullanamaz.
Because the next time he toots that thing, he won't be using his lips.
Max, dudaklarını birbirine yapıştırır mısın şunun lütfen?
Max, could you do me a favor and hot-glue-gun her lips together for me, please?
Dudakların çok tatlı, ve gözlerin büyüleyici.
"Your lips are luscious and eyes are bewitching."
Dudaklarını maviye boyadı.
That's what's making your lips blue.
Buzz, gerekenleri getirdiysen, cesedin görüntülerini alır mısın? Özellikle de dudaklarını çek.
Uh, Buzz, uh, if you have all this, would you please document the body, especially the lips?
Dudaklarını okuyabilirim.
Lemme see. I can read their lips.
Duygularını anlıyorum, ama yıllardır dudaklarıma şarap değmedi.
The sentiment is well received. But wine has not passed my lips for many years.
Bunların hepsi Liam'ın suçu. O seksi aksanı ve gülüşü ve dudaklarıyla...
This is all Liam's fault, with his sexy accent and his smile and his lips.
- Sura bana böyle seslenmezdi ne bir daha gerçek adımı söylediğini duyacağım ne de adımın dudaklarından çıkışının tadına varabileceğim.
Never again will I hear her whisper my true name. Or taste the joy of it on her lips.
Ama bu benim dolgun dudaklarımın nedenini açıklamıyor.
But that doesn't really explain my whore lips.
Sen çok güzel dudakları olan çok güzel bir kızsın.
You're a very pretty girl with very pretty lips.
- Evet. İlan öncesi anketlerim geldi, ve çoğunluk dudaklarımın benim en güzel tarafım olduğunu düşünüyor.
My pre-announcement polls came in, and everybody agrees that my lips are my greatest asset.
Ama olur da ölürsem dudaklarım bu esmer bombanın ismini zikrederken kapansın isterim.
But if I die let it be with the name of this dusky jewel upon my lips.
Sonra yeni Karanlık Rahibesi arkadaşınız ruhumu onun bedenine çağıracak ve Cara'nın tatlı dudakları da Yaşam Nefesi'ni benim yeni dudaklarıma üfleyecek.
And then your new Sister of the Dark friend here will summon my soul into his body, and Cara's lovely lips will blow the Breath of Life into my new lungs.
Ya da dudaklarımdaki o göz yuvarını?
But what if I forget the sweet sound of her voice, or the moist touch of her eyeball on my lips?
Büyük kahverengi gözler, titreyen dudaklar onlara hayatımızın nasıl karardığını anlattığımda inan bana, öderler.
Big brown eyes, quivering lips. Once I tell them how our life is falling apart, Trust me, they'll pay.