Dumpling traducir inglés
299 traducción paralela
Elma tatlisi mi var?
He's got apple dumpling?
Dr. Hackenbush... ... elma tatlisi var.
Dr. Hackenbush he's got apple dumpling.
Elma tatlisi degil.
No apple dumpling.
Hayir, elma tatlisi degil. Hayir.
No, it's no apple dumpling.
- Merhaba tatlı çöreğim.
- Hello, dumpling.
Yıl 1852, tontişim benim.
This is 1852, dumpling.
Parti vereceğiz, tontişim.
We'll give a party, dumpling.
Her şey düzgün olmalı tontişim.
Everything's got to be right, dumpling. Just right.
Toby hayatım, tatlını bitir.
Now, Toby, just finish your dumpling, darling.
Evet sevgilim, Noel'den önceki gece olduğunu biliyorum
Yes, little dumpling, darling, I know it's the night before Christmas.
Kıçına tekmeyi basmak şart oldu, şişko domuz!
A kick in the backside is what you need, you pork dumpling!
Tek bir mantı bile yiyemedim.
Not even one dumpling
Bir tabak mantıyı bir dakikada yiyebilirsin sen.
You can eat a dumpling in one minute
Hani bir mantı yiyene kadar varmıştın oraya?
Just as long as it takes to eat a dumpling?
Şişko kadın Dolly Dumpling'i görün!
See Dolly Dumpling, the fat lady!
Of be! Şöyle kadın budu kadar bir etli hamur olacaktı ki!
Oh, for a dumpling the size of a woman's rear end!
Bu hamur köftesini sana getiriyorum.
I'm bringing this dumpling to you.
- Tombiş!
- Dumpling!
Oh, katı kalpli misin, tombiş?
Oh, are you cold-hearted, dumpling?
- Hey, sorun nedir, tombiş?
- Hey, what's the trouble, dumpling?
Bu gece bana bir şey yapayım deme tombiş.
Don't try to do anything to me tonight, dumpling.
İyiyim, ayva tatlım.
I'm all right, my dumpling.
Minik ayva tatlım.
My little dumpling.
Ziza, benim küçük tombişim!
Ah, Ziza, my little dumpling!
hey! , Karides çöreği!
Eh, shrimp dumpling.
karides çöreği!
Right, shrimp dumpling.
Biraz çörek ister misin?
You want some dumpling?
Atla bakalım, ay çöreğim.
Get in, sugar dumpling'.
- Ver şunu bana, bücür.
- Give it to me, dumpling.
- Dolmaya benziyor.
- He looks like a dumpling.
- Haşlanmış pirinç ve beyazlatılmış badem.
- Dumpling with raisins, blanched almonds.
Hayli endişeli bir gün geçirdik denilebilir, bu gün, zafer bifteğine, sevgili Richard'ın katledilmesi şalgamı ve katilinin kaçmasıyla oluşan dehşet verici lokma tatlısı karıştı.
This day has been, as t'were, a mighty stew, in which the beef of victory was mixed with the vile turnip of sweet Richard slain and the grisly dumpling of his killer fled.
Şu İspanyol köftesine de söyleyin, derhal gözümün önünden yokolsun!
And as for that great Spanish dumpling there, get her out of my sight at once!
- Olur tatlım!
- Yes, dumpling!
- Kusura bakma tatlım.
- I ´ m sorry, dumpling.
Çok güzel, tatlım.
- Very nice, dumpling. - Mm-hmm!
Ah şekerparem, biraz tadına bakayım!
Oh, sugar dumpling, let me taste some!
Gel ciğerparem.
Come on, dumpling.
Hayatım?
Dumpling?
Etli köftem!
Dumpling.
Şerefli Kraliçe Victoria'nın saltanatında, Eski Londra'da Dumpling Sokağında tüm İngiltere'nin en nazik ve sevecen insanı Ebenezer Blackadder'ın bıyık dükkanı bulunmaktadır.
In the reign of good Queen Vic, there stood, in Dumpling Lane in Old London Town, the moustache shop of one Ebenezer Blackadder, the kindest and loveliest man in all England.
Lütfen, pirinç tatlısı yiyin.
Please, eat a little of the rice dumpling.
acaba sizin yemeği mi yiyom... yoksa yemek mi beni yiyor?
Wonder if I am biting your dumbling or if the dumpling is biting me.
Dışarı çıkacağım şekerparem, eninde sonunda çıkacağım.
I'll get out, sugar dumpling, I'll get out, if it's the last thing I do!
İster misin?
Would you like a dumpling?
Hayır, çin börekleri.
No, it was a dumpling.
- Güzelim nasılmış bugün?
- How's my dumpling'?
Seni sıkıştıran bu budala da Margarita. Sekreterim.
This dumpling who hustled you, is Margarita, my secretary
Söyle hayatım, hangi yıldayız?
Tell me, dumpling, what is the year?
Başka zaman, tombiş.
Some other time, dumpling.
Bu ne?
It's like a dumpling, you know?