Dıt traducir inglés
75,676 traducción paralela
Tekrar şef olmak isteyeceğinizi sanmazdım.
I didn't think you'd want to be Chief again.
Beni ameliyat etme olasılığı olan birinin önceki geceyi rahatsız bir sandalyede geçirmesini istemezdim.
Well, I'd sure hope that anybody who might be doing surgery on me hadn't spent the previous night in an uncomfortable chair.
Eğer Dünya ile Lois arasında bir seçim yapmam gerekseydi senin yaptığını yapamazdım.
Yeah, I'd like to think that if it came down to a choice between... Lois and the world, but... I don't think I could.
Sana bir tavsiye vereyim Axe. Eğer değerli bir çalışanını kaybetmek istemiyorsan, onu kapı dışarı etme.
Word of advice, Axe... you don't want to lose a valuable asset, don't let her walk out the door?
Ayrı olsak bile hep dışarda bir yerlerde olduğunu bilirdim.
Even though we weren't together anymore, I always knew she was out there somewhere.
Gece kulüplerinden bile daha fazla nefret ediyorum bu adamdan. Tabii çocukların oynamasını izlemek yasa dışı değil.
I hate that man more than I hate disco, but watching'kids play ball ain't illegal.
Melton'a bana yardım etmezse işine veda edeceğini söyledim.
I-I told melton I'd shut him down if he didn't help me.
O zenciler uyuşturucu satıcısıydı, bence pek de vahim bir durum yok.
Niggers were drug dealers. I don't know if I'd call it a total loss.
Bazı insanlar aptal bazıları şanslıdır. Ama sen ikisi de değilsin.
I think some people are stupid, some people are lucky, but you ain't either.
Bu işin peşini bırakmazsak seni buradan daha karanlık bir deliğe tıkacakmış.
He said if we don't drop it... he'd drop you into a hole darker'n this one.
Hap Collins ile konuşmadım bayağıdır ve konuşmayı da düşünmüyorum, Marvin.
I haven't talked to Hap Collins, and I don't plan to, Marvin.
Cidden Hap, şu at dışında burada seri katile benzemeyen birini görüyor musun?
I tell you, Hap. You see anybody around here that don't look like a damn serial killer? 'Sides that horse?
Dışarıyı da gördüm, orası da ahım şahım bir yer sayılmazdı.
I've been in the world and it wasn't all that great either.
Kağıt üzerinde iyi görünüyor, ancak bir süre oyun dışı kaldı.
He looks good on paper, but he's been out of the game for a while.
Tanrıya şükür. Eskiden tanıdığım çocukla asla yatmazdım.
Well, thank God,'cause I wouldn't have slept with the kid I used to know.
Eğer evime gelip onun çalışmasına, bizim çalışmamıza hakaret etmezsen sevinirim.
I'd appreciate it if you didn't come into my house and insult his work... our work.
Bak, doktor. Oğullarımız küçükler liginde beraber oynadı. Buraya saldırı timi ile gelip, kapını kırıp seni ailenin önünde sürükleyerek dışarı çıkarmamamın tek sebebi budur.
Look, Doc, our boys played Little League together, which is the only reason I didn't come with an APC and an assault team, break your door down, and have them drag you out of here in front of your family.
Onun yapması gerektiğini düşünmüyor musun?
I mean, he'd be pulling them, don't you think?
Ama bu şekilde biteceğini yine de düşünmemiştim.
But I still didn't think I'd go out like this.
Belki de bu kadar beklentiye girmemeliydim. Uzun izininden dönmeden önce hakkında tek duyduğum şanlı dedektif Bowman'dı.
Maybe I shouldn't have expected so much, but before you returned from your sabbatical, all I heard about was the illustrious Detective Bowman.
Dışarıya çıkamam. Neden doğruca hücrene gitmedin?
Why didn't you just go back to your cell?
Konuşmadığıma asla inanmazlar.
They'd never believe that I didn't talk.
Sadece şifreli olmadığını biliyorlardı.
They'd just know it wasn't encrypted.
Bu rüküş kasabada vitrin gezmesi yapmaktan sıkılırım sanmıştım ama öyle olmadı.
I thought I'd get tired of window-shopping in this fancy little town, but it ain't happening.
Kartın çalışmaması için beş kuruşumun kalmaması icap eder.
I'd have to be penniless before that card didn't work.
Hiç yorumum yok ama Kanal 6'yı izlediğinizi unutmamanızı isterim.
I don't have any, but I'd like you to remember you're watching Channel 6...
Dışarıda daha fazlası olduğunu sana söylemediğim için üzgünüm.
I'm sorry I didn't tell you there was more of it out there.
Tüm yeni gelenler kimlikleriyle istasyon yetkililerine gidip kayıt olmalı ve tıbbi geçiş izni alıncaya kadar belirlenmiş bölgede kalmalıdır.
All new arrivals must register their ID with station authorities, and will be restricted to the designated areas until they have received medical clearance.
Ancak bu dış etkiler Şiddetin temelini açıklama.
But these external influences don't explain the root cause of violence.
- Çok aptal olduğuna inanamıyorum.
- I can't believe you'd be so stupid.
Sadece atların ve yağların dışındayım, Ve sürdüğüm şeyi yakalarsan, yaşadığım yerden bıktım.
I only do outside horses and oil, and I don't shit where I live, if you catch my drift.
Örtmek zorunda değilsin, tomurcuklanma, Sahip olduğunuz bir şey tarafından şok olamazdı.
You don't need to cover it, bud, we couldn't be shocked by anything you'd have.
Eğer bir hastanede ölürsen otopiye gerek olacağını sanmıyorum
I didn't think you'd need a postmortem if you died in hospital.
Evin dışına çıkmak istemiyorum.
I just don't want to go outside the house.
Annemle babama beni gördüğünü söyleme.
I'd sooner that you didn't tell Mum and Dad that you'd seen me.
Yeşil mi siyah mı istersiniz emin olamadım, ikisinden de aldım.
I wasn't sure if you'd sooner green or black, so I got one of each.
Onun bunu yapacağını bilemezdik.
We couldn't have known she'd do that.
Joan'ın yanlış bir şey yaptığı dışında bir şey yok.
Nothing that Joan walking through the door wouldn't put right.
Sence onlar o zaman da konuşmuşlardı değil mi?
You'd think they would have been spoken to at the time, wouldn't you?
O hafta sonu Dr Berger dışardaydı değil mi?
He was away that weekend, wasn't he?
Ona gidip yardım etmeseydim... O hayatta olacaktı.
If I hadn't gone to help him... he'd still be alive.
Kip için bana bir dakika verir misiniz?
I don't suppose you'd give me a minute to do for Kip, would you?
Tatlım, tahmin edeceğin üzere kutuyu da gömeceğimizi düşünmedim.
Well, obviously, sweetie, I didn't know we'd be burying the container.
Temizleyip içinde vergi fişlerimizi mi saklayacaktık? O da olmaz çünkü siktiğimin kapağı yok.
We'd take it home with us and clean it out and use it to store our taxes, which we can't do because it doesn't have a fucking lid.
Artık Gary'nin taşaklarından bahsetmezsek çok güzel olur. Tabii.
It'd be great if we didn't talk about Gary's balls anymore.
Rachel öldü, ve dışarda iki Renard olamaz.
Rachel's dead, and we can't have two Renards out there.
Annem böyle söyleyeceğini ve sana inanmamamı söyledi.
Mommy said you'd say so and that I shouldn't believe you.
Polis olmasaydım, şu an başını ellerinin arasında tutuyor olurdun.
If I wasn't a cop, you'd be holding your head in your hands right now.
Elbiseleri araştırdık, kirli çocuk tişörtü dışında paçavra ve avcı elbisesi dışında... onlar da sanırım özelini kapatıyor hepsi bu.
We did a search for clothes, but besides a kid's dirty t-shirt, a pile of rags and a catcher's mitt... Which I suppose could have covered his essentials... This is it.
Hatırladığını sanmıyorum.
I don't think you'd remember that.
Ne yaptığını sandığını bilmiyorum, ama sigara için dışarı çıkıyorum, poponu gösterecek cesaret varsa, onu burdan Houston'a tekmeleyeceğim.
I don't know what you think you're doing, but I'm going outside for a smoke, where if you have the nerve to show your ass, I'm gonna kick it from here to Houston.