English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ E ] / Ediyorsun

Ediyorsun traducir inglés

34,429 traducción paralela
Haksizlik ediyorsun.
That is not fair.
- Haksizlik ediyorsun.
- That's isn't... That's not fair.
Ne hayal ediyorsun.
What you'd imagine.
Neden bana yardım ediyorsun?
Why help me?
Arkadaşlarına açık açık belli ediyorsun.
- Well, you know, you should be able to vent to your friends.
Demem o ki, önce benden nefret ediyorsun sonra seviyorsun ve sonra yine nefret ediyorsun.
I mean, at first you hate me, then you like me, and then you hate me again.
Nazilere yardım ediyorsun.
You're helping Nazis.
Ve bunun için ondan nefret ediyorsun, çocuğunu çaldığı için.
And you hate him for it, for stealing your child.
Sende mi benden nefret ediyorsun?
You hate me, too?
En sonunda her ne kadar canavara dönüşsen de ve kardeşimi öldürmeye çalışsan da düzgün bir cenazeyi hak ediyorsun.
But even though you turned into kind of a monster there at the end, and, you know, you tried to kill my brother, you still deserve a proper burial.
Dostum, daha biz konuşurken nabzını kontrol ediyorsun.
Dude, you're checking your pulse as we speak.
Bal kabaklarının içine patlayıcı kimyasallar mı enjekte ediyorsun?
You're injecting the pumpkins with explosive chemicals?
İblislerden nefret ediyorsun.
You hate demons. I get it.
- Çok merak ediyorsun, değil mi?
- Wouldn't you like you know?
- Juke'tan gerçekten nefret ediyorsun.
- You really hate the Juke.
Ama bir şeyi ihmal ediyorsun.
Mm-hm. - But with one glaring omission.
Bu aleti cep telefonunla kontrol ediyorsun ve üstünde suratın var.
You control this with your mobile phone and your face comes on it.
Jeremy bitiş çizgisine ulaşmayı umuyor Hurda yığınında komşularından nefret ediyorsun Bahçelerinin altında tutmak için.
Jeremy is hoping to get to the finish line in the sort of pile of scrap you hate your neighbours for keeping at the bottom of their garden.
Yıldırımla, bulutları takas mı ediyorsun?
You swap lightning bolts for thunder clouds?
Alex'in ağzı "Beni rezil ediyorsun" diyor olabilirdi ama kalbi "Bana ilham veriyorsun" diyordu.
Alex's mouth may have said, "you're embarrassing me." But her heart was saying, "you're inspiring me."
- Sen de benim kadar hak ediyorsun.
Well, you deserve it just as much as i do.
Oscar hapiste, Pasaspot'un geçici CEO'luğunu sen temsil ediyorsun.
With Oscar in jail, you're the acting interim CEO of Paraspot.
Teşekkürü hak ediyorsun.
You deserve thanks.
Kaderini hak ediyorsun.
You deserve your fate.
Sana ve başkalarına zarar veren birini seçtin ama daha iyisini hak ediyorsun.
So, the guy who hurts you or who hurts other people, and you deserve better.
Saatlerdir kapatmamız için ısrar ediyorsun.
Well, you've been pushing to close him for hours.
Birlikte izlemek varken tek başına mı izlemeyi tercih ediyorsun?
You'd rather watch by yourself than watch with me?
Ne halt ediyorsun yahu?
What the hell are you doing?
Dua ediyorsun.
Praying.
Yaşadıklarını düşününce biraz eğlenmeyi hak ediyorsun.
With everything you've been through, you deserve to have some fun.
Pes mi ediyorsun?
You give up?
Düşmanla yarenlik ediyorsun!
You're fraternizing with the enemy!
Benden nefret ediyorsun, değil mi?
You hate me, don't you?
"Teşekkür mü ediyorsun"?
"Thank you very much"?
Tatlıyı yapmama müsaade ediyorsun.
You always let me make dessert.
- Terfi mi ediyorsun? - Ne?
- You're getting promoted?
- İptal mi ediyorsun?
You're canceling?
Neden aşktan nefret ediyorsun!
Why do you hate love? !
Sen de Jessica'yı geri hak ediyorsun.
You deserve to get Jessica back.
Şiddet kullanmamayı telkin ediyorsun, ama tepeden tırnağa silah kuşanmışsın.
So you preach nonviolence, yet here you are, armed to the teeth.
Sallantılı bir hayatımız vardı, ama idare ediyorsun.
We've had this seismic shift in our life, and you're just handling it.
Ne düşündüğü mü bile kontrol ediyorsun.
You're even controlling what I think the point is.
Sınıf velisi olmaktan nefret ediyorsun, değil mi?
You hate being room parent, right?
Tam olarak neyi ima ediyorsun Raimy?
What exactly are you getting at, Raimy?
Hatta sen bana hocalık ediyorsun.
If anything, I'm learning from you.
Açıklar'ı nasıl hayal ediyorsun?
How do you picture the Offshore?
- Kendine nasıl tahammül ediyorsun?
- How can you live with yourself?
Çünkü bunu hak ediyorsun.
Because you deserve it.
- Dilimizi kullanıp kullanmadığımızı merak ediyorsun.
- Jake- -
- Bana çıkma teklifi mi ediyorsun?
- Do you want to ask me out?
SEN BUNU HAK EDİYORSUN
YOU DESERVE IT

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]