Emin olmak için traducir inglés
3,781 traducción paralela
Burada olduğumdan emin olmak için.
To make sure I was here?
Denver Polis Teşkilatı'nın işini yaptığından.. .. emin olmak için orada karısının davasını araştırıyordu.
He was there following up on his wife's case, making sure the Denver P.D. was doing its job.
Uzun vadeli oyunu oynayacaksak, ona kesinlikle hazır olduğumuzdan emin olmak için çok vaktimiz var.
If what we're going for is the long-term play, we have nothing but time to make sure we're absolutely ready for him.
Adil bir anlaşma yaptığımızdan emin olmak için buradayım.
I'm here to make sure we hammer out a fair agreement.
Saygısından bana gelmiş. Sorun olmadığına emin olmak için.
Came to me out of respect to make sure it was okay.
Bu adanın berbat olmayan bir tarafın olmadığından emin olmak için mi?
To make sure there isn't part of this island that doesn't totally suck?
Her şeyi doğru yaptığından emin olmak için,
To be sure he was getting everything right,
Bay Dupres'nin gereksiz riskler almadığından emin olmak için burdayım.
I'm here to make sure Mr. Dupres doesn't take any unnecessary ones.
Emin olmak için yine de fotoğrafını çekelim, tamam mı?
Why don't we snap a picture just to be sure, okay?
Uslu durduklarına emin olmak için çocuklara bakmaya gidiyorum. - Aferin sana Trevor.
I'm, um, gonna check up on the kids, make sure they're all... settled in.
Emin olmak için o zaman test ederiz ve diğer davetlileri de...
We can test her then to be sure and all of the other guests.
Emin olmak için de içeri 15 dakika sonra gireceğimi.
And that I was breaking in 15 minutes later, just to be safe.
Ben Mermaiden satan mağazalara giderim ve emin olmak için her birinden bir tane alırım.
I'll go to the stores that carry Mermaiden, and buy it in each one to cover our bases.
Tamam, doğru anladığımdan emin olmak için söylüyorum tekne battığında boğulmadıktan sonra Sarah seninle birlikte adaya sürüklenmedi ama yine de onun tekrar öldüğünü gördün.
All right, so just to make sure I understand this correctly, after not drowning when "The Gambit" went down, Sarah didn't exactly make it to the island with you, where you would see her die yet again.
Öyleyse buraya onlara söylemediğimden emin olmak için mi geldin?
So, did you come here to make sure I didn't tell them?
Hayır, bu sezonun en seçkin daveti olduğundan emin olmak için yüzlerce konuk için liste yaptırdım.
No, I capped the guest list at a hundred to ensure that it was the most exclusive event of the season.
Sanderson'a gittiğinden emin olmak için o notu yazdın.
You typed that note, so you knew she was headed to Sanderson's.
- Savunucular yarın tekrar savaşacaklarından emin olmak için canlı kalmaya çalışırlar.
Well, defenders make sure to stay breathing so they can fight another day.
Onun sorunlu olmadığından emin olmak için ölürüm.
I'll die to make sure he's not Troubled.
Pekâlâ, ben iyi olduğundan emin olmak için Jennifer'ı arayacağım.
All right, I'm gonna go call Jennifer, make sure she's okay.
Şey, bunu onun da istediğinden emin olmak için onlarla iletişime geçmeye çalıştım, ama şimdiye kadar...
Well, I've been trying to push them to see if she's up for it, but so far...
Sadece tüm gözlerin sende olmamasına emin olmak için sordum.
Well, just make sure you don't steal the show.
Yalnızca emin olmak için...
Um, I want to make sure...
Planının işlediğinden emin olmak için oradaydı.
She was there to make sure that the plan was in motion.
Düzgünce duş aldığına emin olmak için geleceğim, tamam mı?
I'll pop in to make sure you're showering properly, yeah?
Emin olmak için güvenlik duvarını üç katına çıkardım.
I've tripled my firewalls just to be sure.
Dr. Wilson emin olmak için koşu bandında stres eko kardiyogramı yapacak.
Dr. Wilson's going to do a treadmill stress echocardiogram - just to be thorough. - Thanks, doc.
Onun Adam olduğunu sandım emin olmak için onu aradım.
I thought it was Adam, so I called to make sure.
Ayrıca Caroline iyi olduğumdan emin olmak için saat başı arayacağını söyledi.
Besides, Caroline said she'd call me every hour to make sure I was ok, and, uh...
İyi olduğuna emin olmak için içeri girmek istiyorum.
I just want to go in there and make sure he's okay!
Pekala, kesin olarak emin olmak için seçilen kızlar listesine bakıyorsunuz ve durum olumlu mu?
Okay, j-just to be super-clear, you're positive you're looking at the list of the girls who made it?
İyi olduğundan emin olmak için.
Make sure you're okay.
Çalıntı mal falan olmadığından emin olmak için aranacak sadece.
Just to make sure there's no stolen goods, right?
Dün, buradaki bu adam, onların kafalarının arkasına sessiz olacaklarından emin olmak için ikişer kurşun sıktı.
Yesterday, this guy right here, he put two bullets in the back of their heads to make sure they kept quiet.
Emin olmak için mikroskoba ihtiyacım var. Ama dokusu gerçek gibi görünüyor.
I need a microscope to know for sure, but the texture appears accurate.
Geri dönmediklerinden emin olmak için bekledim.
I waited to make sure they weren't coming back.
Tamam, ben onun üzerinde "ölümcül cazibe" büyüsü gibi bir şey yapmadığından emin olmak için gelmiştim ama şimdi iyi olduğunu gördüğüme göre ben gideyim.
I just came by to make sure that she hadn't done some, like, "Fatal Attraction" spell on you, but now that I know that you're good, I'm gonna go.
Bildiğimiz cinayet. Emin olmak için otopsiye ihtiyacımız var.
we need the autopsy to be sure.
Kutsal Seçilme, kriz zamanlarında cadılar meclisinin selametinden emin olmak için yapılan bir ayindir.
The Sacred Taking is a ritual used in times of crisis to ensure the survival of the coven.
Yarın sabah ilk iş, sana doktordan bir randevu alalım. Emin olmak için.
First thing tomorrow morning, we'll get you a doctor's appointment just to be sure.
Ve şeytani bir şirket olmadığından emin olmak için paranın geldiği hesabı takip ettim.
And I traced the account where the money came from to make sure it wasn't some evil corporation.
Emin olmak için başka testler de yapacağız.
We're running more tests to be sure.
Güvenli olduğundan emin olmak için yama yapmalıyız.
Might as well put a patch on to be safe.
Emin olmak için herhangi bir hata yok.
To make sure there isn't any mistakes.
Her neyse, ben sadece istedim emin olmak için iyimisin diye.
Anyway, I just wanted to make sure that you're all right.
Emin olmak için zaman lazım ama şimdilik temiz görünüyorlar.
I need more time to be certain, but so far, they look clean.
Evet, ezik Bir Geyşa'nın Anıları, çünkü McKinley hiyerarşisinde bir yerim var ve hepiniz o hiyerarşi de daha düşük bir yerdesiniz ve genellikle tipim olmayan biri için olan sevgimi itiraf edip Oprah'ın koltuğunda zıplayarak bu hiyerarşiyi patlatmadan önce emin olmak istedim.
Yes, memoirs of a lame geisha, because I occupy a certain place in the McKinley hierarchy, and you all occupy a different, lesser place in that hierarchy, and before exploding said hierarchy by jumping up and down on Oprah's couch, declaring my undying love for someone who is, let's face it, not my usual body type... I wanted to be sure.
Buraya ailemin güvende olduğundan emin olmak için döndüm.
I came back to make sure that my family was safe, and you are.
İyi olduğundan emin olmak için onu bulsak iyi olur.
We'd better find him, make sure he's okay.
Bunun senin için zor olduğunu biliyorum, sadece iyi olduğundan emin olmak istemiştim.
Whoa. I know that that was difficult for you, and I just want to make sure that you're ok.
Emin olmak için bir kayıt daha almamız lazım.
We just need one more for safety.
emin olmak istiyorum 28
emin olmak istedim 23
için 166
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
içine gir 16
emin olmak istedim 23
için 166
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
içine gir 16
emin değilim 1019
emin misin 2639
emin ol 169
emin olun 89
emin olabilirsin 152
emin misiniz 577
emin olabilirsiniz 33
emin değil misin 22
emin değildim 32
emin olamıyorum 18
emin misin 2639
emin ol 169
emin olun 89
emin olabilirsin 152
emin misiniz 577
emin olabilirsiniz 33
emin değil misin 22
emin değildim 32
emin olamıyorum 18