Estate traducir inglés
6,571 traducción paralela
Eğer kendi güvenliğin için endişeleniyorsan Underhill Malikanesi'ndeki baban gibi sığınma talep etmelisin.
If you're concerned for your safety, perhaps you should request sanctuary along with your father at the Underhill estate.
Pawnee'deki ekonomik gelişim sayesinde emlak fiyatları zirvede.
Thanks to the recent economic boom in Pawnee, real estate prices are at an all time high.
Kudüs'ün merkezindeki bu kutsal alan son 2 bin yıldır dünyada üzerinde en hararetli tartışmaların olduğu yapıları barındırıyor.
Jerusalem's central holy site that has been the world's most hotly contested piece of real estate for the last 2,000 years.
Buradaki dünyanın en sihirli alanı olmalı değil mi?
This has got to be the most magical patch of real estate on the planet, right?
- Bayan Bates, biz Francine Calhoun'un emlak vasiyet memurlarıyız. Anneniz yani.
Miss Bates, we're the executors of the estate of Francine Calhoun, your mother.
Mülkünün devredilmesi için aradık sizi.
We're working here on the disposition of her estate.
Sahiden emlak konusunda bilge.
Real estate wise.
Maden ocağını, evini, arazisini mi fark etti?
She noticed his mine, his house, his estate?
Biz de kitabın filmle birlikte yeniden basımı ve paketlenmesiyle ilgili tartışma içindeyiz.
Chinua Achebe's work, and we are in discussions with the estate for the rights to reissue and repackage the book to accompany the film release.
Kabin, Stevie Nicks emlâk ofisi gibi duruyor.
Cubicle looks like a Stevie Nicks estate sale.
En azından onun mülkünü yönetemez miyiz?
Can we manage his estate at least?
Mülk falan yok.
There is no estate. Tina was left with nothing.
- Gayrimenkul.
Real estate.
Gayrimenkul ile ilgili bir halt bilmem.
I don't know shit about real estate.
Yâni, gayrimenkul işindeyim.
Well, I am in real estate.
Gayrimenkul!
Real estate!
Biliyorsun yâni, avukatlarla anlaşmak ve.. ... gayrimenkuller diyorsun, bunlar büyük bir başağrısı.
You know, I mean dealing with lawyers and the estate, that's a big headache.
Biliyorsun, emlak piyasasında belli bir noktadasın.. ... ve ben de müşterilerim geldiğinde aynı şeylerden.. ... bahsediyorum.
You know, you're spot on about the real estate market, I say the same thing to all my clients when they come in, I say,
Lânet olası bir emlakçı mısın lan sen?
You're a fucking real estate agent?
Şimdi, bizim önerimiz Kooperatif botları ve gayrimenkul ipoteklerinin yeniden yapılandırılmasıdır.
Now, this is our proposal to uniformly restructure the co-op's boat and real estate mortgages.
Launderette patron büyük gayrimenkul işletiyoruz
Big boss at the laundromat we run real estate.
İyi olanlar gayrimenkul loto'su gibidir
Good ones are like real estate lotto.
Gayrimenkul iş bir şeydir
Real estate business is something.
Zekanın neden gayrimenkul olduğunu soruyorlar.
They're asking why Intelligence is into real estate.
Gayrimenkulde gerçekten çok iyi biliniyor
He's really well-known in real estate.
Gayrimenkul hala büyük paralar kazanmanın en iyi yoludur elimden geleni yapacağım
Real estate is still the best way to make big bucks I'll try my best.
Gayrimenkul ipucu kaymış olmalı kötü döndü üzgünüm
I slipped real estate tip it must've turned bad I'm sorry.
Gayrimenkul yolsuzluğuna karışmış üretken politikacılar
Prolific politicians involved in real estate corruption.
- Evet, Annie, i ikimiz düşünüyorum. Muhtemelen nispeten hızlı bir şekilde, birbirlerini tekrar görmek gerekir, Biraz daha gayrimenkul ile yere.
Well, Annie, I think the two of us should probably see each other again, relatively quickly, someplace with a little more real estate.
Artık öldüğüne göre, yeni Dük'ün ilk işi mülkten kalan borçları ödemek olacaktır.
Well, now that he is dead, the first concern of the new Duke will be the estate's debts.
Hintlileri parçalamak İngilizlerin daha çok işine yaramaz mı? - Bu defa değil. - Yemin eder misiniz?
Stay on, as manager of my uncle's estate, making Armitage tea, just as before.
O kadar ayrıntı zımbırtıya ihiyacım yok.
I don't need the whole real-estate ad from hell.
Bugün emlak, yarın Peshwa krallığının tamamını verirsin.
Today it's an estate, tomorrow you'll gift her the entire Peshwa kingdom.
Bazı yüksek faizli CD hesapları ile işe başlayacağız, sonra fiber optiklere dalacağız, çizilmeye dayanıklı cama gayrimenkul, belki.
We'll start with some high-interest CD accounts then we'll go long into fiber optics, scratch-proof glass, real estate, maybe, down the road.
Mr Hamilton'ın son dileği ve vasiyeti size, onun varlığının % 90'ını hangi bağış kurumuna gideceğini seçme konusunda bir güç sağlıyor. Ve varlığın gerisi 12 torunu arasında paylaştırılacak.
Mr. Hamilton's last will and testament grants you limited power of his estate to decide which charities will receive 90 % of his wealth, and the rest will be allocated amongst his 12 grandchildren.
Arazin, tabloların, kıymetli Elena'n.
Your estate, your paintings, your precious Elena.
Elena'nın şu an Roman'a çevreyi gezdirdiğini biliyorum.
I know Elena is with Roman now, showing him your estate.
Margaret kafayı kırınca çoğu mal mülkümün taksimatını yapacaklarım, Ellery ve...
And with Margaret lost, I'm dividing most of my estate between Ellery and...
Ve bütün mülklerini bana devretmek istiyordu.
And he handed over his estate planning to me.
Bana arsayı yeniden yapmamı söylediğini biliyorum.
I know you told me to redo your estate.
Kendi evimiz ama sürekli kaybolup duruyorum.
I'm in real estate and I keep getting lost.
Emlakçı Kim beni onunla tanıştırdı.
Real estate agent Kim introduced him...
O ihtiyar kadın sana gülerken... sığırlarının ölmesine... arazinin çürümesine göz yumuyorsun.
Letting your cattle die, letting your estate die while that old woman laughs at you.
Orası için emlakçılık ruhsatı alır almaz.
As soon as I get my local real estate license.
Seattle emlak piyasasından öte piyasa yok.
You cannot beat the Seattle real estate market.
Şu anda emlak fiyatları kelepir.
Real estate is pretty cheap right now.
O zaman doğruca açların oraya da gidebilir.
Then it could go straight to the estate.
Evet. Bizden uzakta, kendi topraklarında yaşasınlar.
Yeah, keep'em on the estate, away from us.
Fields şimdi bir toplu konut bölgesi ve Pagford'taki bazı insanlar süslü bir otel ve SPA olabilecekken duvar yazılarıyla kaplanmış olan bu binayı o bölgedekilerin kullanmasından hoşnut değil.
'.. that's when they were fields,'now the Fields is a housing estate, and some people in Pagford aren't that thrilled with everyone'from the estate coming into the village and using this old building'covered in graffiti when it could be some fancy hotel and spa instead.
Krystal Weedon. Hani şu çok umrunuzda olduğunu söylediğiniz Fields'tan olan.
Krystal Weedon... from The Fields estate, who you claim to care about so much.
O köşkü kurtarmaya çalışması, o Fields takıntısı ve Terry Weedon'ın peşinden ayrılmaması yüzünden.
Keeping that house going - that obsession with the estate - and running around after Terri Weedon.