Etme traducir inglés
60,075 traducción paralela
Ama merak etme, küçük adam.
But don't you worry, little man.
Acele etme, düşün bunu.
Take some time. Think about it.
Merak etme, Morty, seni seviyorlar.
Don't worry, Morty, they love you.
Onu tehdit etme.
Do not threaten her.
Merak etme, halledeceğim.
Don't worry, I'm gonna... I'll handle it.
Yani bu uyuşturucuyu elde etme savaşıyla mı uğraşıyoruz?
So we're dealing with a turf war in this er... this drug?
Ama yağma yapmaktan daha büyük şeyler için tutkusu vardı.. .. daha kalıcı bir şey inşa etme isteği.
But he had an ambition for something far greater than plunder, a desire to build something more permanent.
Seni Captain Berringer'e teslim.. .. etme görevim olduğunu düşünüyorum. Fakat görünen o ki seni yargılamak ancak alevleri artıracak.
I imagine I have some obligation to surrender you to Captain Berringer, but the spectacle he would make of your trial and execution would only fan the flames of what is burning in Nassau now.
- İyiyiz merak etme.
We're fine.
Merak etme sorun çıkmayacak.
I'm gonna be fine.
Flört etme.
Don't flirt.
Acele etme, onları tek tek ben hallederim.
There's no rush, I'll handle them one by one.
Hareket etme.
Don't get worked up.
Hayır, boşver, dert etme.
Oh, no, don't burden yourself.
Emmit, kabalık etme.
Emmit, don't be rude.
Merak etme.
Don't worry.
Kendine haksızlık etme.
You're too hard on yourself.
Bütün iyi insanları görünüp türlerine yardım etme zamanı artık geldi.
Now is the time for all good men to come. To the aid of their species.
Çok üzgünüm. - Dert etme.
- Don't worry about it.
Acele etme.
Take some time.
Bana henüz teşekkür etme.
Don't thank me yet.
İsrail'in İran'la olan anlaşmayı sabote etme çabasıyla ilgili bir şey olduğu söylenmişti bana ama anlattıkları epey farklıydı.
I was led to believe that it was about an Israeli effort to sabotage our treaty with Iran. What he told me was quite different.
Burada imzalamanız gereken bir yer var. Ev raporunu tamamladığımızı teyit etme amaçlı.
There's a place for you to sign here acknowledging that we completed the home report.
Tek kelime daha etme, seni uyarıyorum!
No more word, I'm warning you!
Aksini iddia ederek bana hakaret etme.
Don't insult me... by suggesting otherwise.
Ağabey'inin seni yanlış yola sokmasına müsâde etme.
Don't let your brother lead you down the wrong path.
Kendine fazla acele etme.
Don't be too hard on yourself.
Onu dert etme.
Don't worry about it.
Emri tekrar etme.
Do not repeat your order.
Merak etme Van Damn.
Yeah, come on, Van Damn.
Merak etme.
It's all right.
- Bana teşekkür etme.
- You don't have to thank me.
Merak etme.
Don't worry. Don't worry.
Ve merak etme.
And don't worry.
Merak etme geçirirsin.
And you will.
Biliyorum, merak etme.
Yeah, I know. I'm aware.
- Ah! - Tamam. Merak etme.
- I'm not leaving you.
Duyarsızlık etme.
Don't be insensitive.
Merak etme, mutsuzluktan korkmam.
No, well, sad doesn't scare me.
- Biliyorum. Merak etme.
- I know, don't worry.
O konuda endişe etme.
Don't worry about that, though.
- Sen acele etme.
You take your time.
- Merak etme bebeğim.
'Don't worry, dear.
Ayrıca camları dert etme ben temizlerim.
'And don't worry about the glass, I'll clean it up.'
- Merak etme Memur Nalavde.
- Don't worry, Inspector Nalavde.
Amit, merak etme!
Amit, don't worry!
Merak etme!
Don't worry!
- Bana teşekkür etme.
- Don't thank me.
Sorun yok, merak etme.
It's okay.
Acele etme.
Take it easy.
İsraf etme.
Don't waste it.