Evangelist traducir inglés
49 traducción paralela
Ludwig Müller, Birleşik Alman Evanelist Kilisesi Reich Piskoposu
Ludwig Müller, Reichsbischof ( Reich Bishop of the United German Evangelist Church )
Sahte bir Evangelist'ti.
Kind of a phony evangelist.
- Gezici vaiz.
- Evangelist.
- Biz Evangelisti tarikatınızdanız.
- We are of the Evangelist religion.
Hayır, bir de Düşkünler Yurdunu,.. ... Evangelist Evini,.. ... ve Saint-Innocent Yetimhanesini ziyaret edeceğiz.
No, we'll be visiting the Sanctuary of Redemption, the Evangelical Residence, and the Orphanage of Saint-Innocent, as well.
Ve üç hafta sonra Leipzig'de St. Thomas'da evangelist Matthew'dan sonra, Kutsal Cuma boyunca Akşam Dualarında, Passion müziğini çaldı.
And three weeks later, he performed in Leipzig his Passion music after the evangelist Matthew during Vespers on Good Friday at St. Thomas.
Dahası, insanları eğlendirecek birini arıyoruz biz, sen ise, İncil yazarı Aziz Paul tramplen numarasıyla Filistin turnesine çıktığından beridir eğlendirme konusunda en beceriksiz kişisin.
Secondly, we are looking for a great entertainer, and you're the worst entertainer since St. Paul the Evangelist toured Palestine with his trampoline act.
Televizyonların vaizi Robert Schuller'ı 20,000 dolar karşılığında Flint'e gelip işsizlik hakkında konuşmaya ikna etmişti.
He paid TV evangelist Robert Schuller $ 20,000... to come to Flint and rid the city of its unemployment plague.
Kurbanların isimleri daima K ile başlıyor, tıpkı nefret ettiği... ve utandırmak istediği ünlü bir evangelist olan babası Karl gibi.
The victims'names always start with K, like Karl, his father... the famous evangelist he hated and wanted to shame.
Siz evangelistsiniz, bense porno satıyorum.
You're an evangelist, I'm a smut peddler.
Ben gezici vaizim.
I'm an Evangelist.
Ama bunu korkunç bir sesle söylerdim. "Şeytanın ellerine dokunma!" Hâlâ fırının yanına yaklaşmaz.
I'd say it in a scary evangelist voice. 'Don't touch the devil's hands.'She still doesn't go near it. Exactly.
Adam, annesi Bayan Melrose Ape için bir parti verecek, değil mi?
His mother's got a party tonight, hasn't she? For that evangelist Mrs Melrose Ape.
Bayağı incil vaizi Bayan Melrose Ape gururla, meleklerinin sadece en yüksek fiyatı veren kişilere gidecek küçük yaşta süsler olduğunu söyledi.
The vulgar evangelist Mrs Melrose Ape proudly revealed that her angels were no more than underage adornments on sale to the highest bidder.
Evet, bu aralar beraber takıldığınız şu Purdy denen tip. Bir televizyon rahibi mi Johnny?
This Purdy character you've recently hooked up with... a tele-evangelist, Johnny?
Misyonerler gibi konuşuyorsun, Joseph. Lütfen!
You sound like an evangelist.
Bu gezici vaiz için yılan tuzakları kurardım.
I used to trap snakes for this evangelist.
Bu promosyonun profilini yükseltmek isterseniz eğer, Bunun için gönüllü olacak bir kaç evangelist hristiyan bulmalısınız...
If you wanna really raise the profile of this promotion, get some of those Evangelical Christians to volunteer for it...
Misyonerlik için Variniyaano'ya gelmişti.
A Christian evangelist named VaIignano.
Sahip olmadığı bir milyonu götürüp, yakalanınca salya sümük ağlayayım mı?
The guy who funnels away a million that doesn't belong to him and then bawls like an evangelist when he gets caught.
Sence televizyonda vaaz veren, evlenmeden hamile kalan kızı olan bir evangelist papaz, cemaatine nasıl görünür?
How do you think a televangelist with an pregnant, unmarried daughter would play to his flock?
Yüce kilisenin gücü adına söylüyorum ki bu el Evangelist * Aziz Luke'un kutsal elidir.
I decree, by the holy power of the Church, that this is the hand of the Holy Evangelist Saint Luke. CONGREGATION GASPS
Gerçekten bir vaizle karşılaşmamışsın herhal de- - yanlız ve zayıfları ağlarına düşürürler, Onları duymak istedikleri müjdelerle avlarlar, onların yerine dua ederler falan.
You were obviously never the son of a preacher... dragged from tent to tent, going to meetings, hearing every kind of evangelist preying on the uneducated, the lonely and the weak instead of praying for them.
Kaygı hissi için bir tür deli gezici rahip gibisin.
You're like some kind of mad evangelist for anxiety.
Kemikler incil yazari aziz Markos'a aitti ve onları buraya aziz Markos meydanına geri getirdiler.
The bones belonged to St Mark the Evangelist, and they brought them back to here to St Mark's Square.
İncil meraklısı değil.
I'm not an evangelist.
Tv'de vaiz veren birisi olmayi düsünüyorum.
I'm thinking of becoming a Tele-Evangelist.
Bu tür şeylere kendimi kaptırmam ama öğrendiğime göre uzlaşmada ve birleştirici konuşmalarda oldukça iyiymişsin.
Well, I wouldn't get carried away, but I-I did find out that you've become quite the, uh, evangelist for reconciliation, corporate talks and all.
Ama o bir evangelist değildi.
But he wasn't an evangelist.
Olabildiğince açık. Dine yönelik saldırıların olduğunun kanıtları vardı.
Evangelist Billy Graham went to London, hoping he could stop England from swinging.
Evangelist Billy Graham, İngiltere'yi... kurtarmayı umarak Londra'ya gitmişti.
In the process, he was almost engulfed by sin on a Soho street.
Evangelistin birini genelevde yakalamak gibidir.
It's like catching an evangelist in a whorehouse.
Lisedeyken öğrenci arkadaşlarımın ruhlarını kurtarmak için evangelist olmak istemiştim.
I n high school I wanted to be an evangelist to save the souls of my fellow students.
Müjdeci Yuhanna. Kartalla beraber tasvir edilir.
St. John the Evangelist, who was always depicted with an eagle.
Bir evangelist kampanya insanları Tanrı'ya yaklaştırma amaçlı.
We were on a mission. It was like an evangelist campaign... to bring people closer to Jah.
Seni bağnaz, yobaz, Siyah Mormon manyak!
Evangelist! Black Mormon.
Tanrım, sen bir İncil vaizisin.
Oh, Christ, you're an Evangelist.
John Luther, ünlü vaiz ve büyük bir vakfın...
John Luther, renowned evangelist and CEO...
Bruno, sonsuzlugun hakikatini tüm Avrupa'ya yaymaya çalisan bir evanjelist olmayi seçti.
DEGRASSE TYSON : Bruno became an evangelist, spreading the gospel of infinity throughout Europe.
Gözünü bize diken bir ateşli bir Protestan.
He's a megachurch Evangelist who's set his sights on us.
- Vaizdi.
- He was an evangelist.
İnsan ırkının korunması için çabalayan bir gönüllü.
An evangelist for the preservation of the human race.
Açın gözlerinizi.
[EVANGELIST ON TV] :
... ve gerçek sizi özgür kılacak!
[EVANGELIST CONTINUES] :... and the truth shall set you free...
Bu sene ve geçen sene takıma konuşma yapması için bir incil vaiziniz var mıydı?
Did you have an evangelist of some sort speak to the team this year and last?
# Whirlwind of Rubbish - Evangelist #
《 Whirlwind of Rubbish 》 Evangelist
New Orleans'tan şaşaalı evangelist Rahip Bill Harrington gerçekleştirilecek münazaralar dizisi için Şikago'ya geldi. Rakibi ise kötü şöhretli ateist Madalyn Murray O'Hair.
Flamboyant New Orleans evangelist Reverend Bill Harrington has arrived in Chicago for a series of head-to-head debates with the infamous atheist, Madalyn Murray O'Hair.
Orası cehennem gibi.
Matthew's trapped with an evangelist from Minnesota.
- Ama yine de...
- relationship evangelist things...