English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ E ] / Evet benim

Evet benim traducir inglés

12,229 traducción paralela
- Evet benim.
This is a professional gymnast.
Evet benim söyleyeceklerim var.
Yes! Yes, I have last words.
Evet, benim kızım.
- Lucy? Yeah, she's mine.
- Benim, evet.
- It's me, yes.
- Evet. Saat 2 : 00 benim saatim.
Yes. 2 a.m. is my jam.
- Evet, benim de.
Yeah me too.
Evet, benim de.
Yeah, me too.
Evet, benim de tehlike anında hızlı koşmam gerek.
Yeah. I like to be able to run from danger.
Evet, suçlusu benim.
Yeah. That was me.
Evet, Oradaki benim tohumum.
Yeah, that's my seed.
Evet, fakat onlar için burdayım ama benim için endişeleniyorlar.
Yes, but why should they worry when I am there for them.
Evet, benim de güvenlik kusurlarım var.
Yes, I also have security flaws.
Evet? Bu benim sorunum mu?
Is that my problem?
- Evet, bayım. - Yarın benim hemşirem olur musunuz?
- Can you by my nurse tomorrow?
Evet, benim.
Yeah, that's me.
Evet, bu benim motosiklet sürmem gibi bir şey.
Yeah, it's kind of like me riding a motorcycle.
- Evet, o benim.
- Yeah, that's me.
Evet. ta ki sen resmi görüp "Evet. bu benim kardeşim" diyene kadar.
Until you look at this picture and say, "this is my sister."
Evet, benim de aklıma bir şey gelmiyor.
I can't think of anything either.
Evet, benim içinde.
Yeah, me, too.
Evet, o benim.
[Mouse clicks] Yeah, that's me.
Evet, benim.
Yeah, it's me.
Evet, bunu ben inşa ettim, harita benim elimde.
Hell, I land this, I own the map.
Evet, sanki benim için piknik yapmak gibi bir şey.
Oh, yeah, like this is a picnic for me.
Evet o benim.
Yeah, that would be me.
Evet. Seninle benim aramdaki fark da bu Morty.
Uh-huh, yeah, that's the difference between you and me, Morty.
Evet. Benim adım Ron Benson.
Yeah, uh, my name is Ron Benson.
Evet, benim de.
Yeah, same for me.
Evet, harika gidiyorsun ama benim kazanmam gerek.
Yeah, you know, you're doing great, but I'm supposed to win.
Evet. Benim kitap turnemi gölgede bırakıyor.
It's supposed to be my book tour and she's upstaging me.
Evet, bana karşı yeterince açık olmadığını hissediyorum ama sanırım benim hatam.
Yeah, I feel like you're not being completely transparent with me, but I think that it's my fault.
Benim ulaşım sadece ihtiyaçları için evet, ama var.
Yeah, but it's for my transportation needs only.
Evet, benim parfüm bir felaket anlamına geliyor.
Yes, it means my perfume is a disaster.
- Evet, benim de gözüm ona takıldı çünkü diğer hepsi şatafatlı yapılmış.
- Yeah, I was eyeing that too because everything else is so ornate.
Evet, benim.
_
Evet Otto Düring benim suç ortağım.
Yes, Otto Düring is my accomplice.
- Evet, benim de gömleği yıkamam gerekecek.
Yeah, I'm gonna have to wash this shirt.
Evet, benim de vardı.
Yeah, so did I.
Evet, benim suçum.
Yeah, it was.
Evet, ama bazen söylememe gerek olmayan şeyleri söylüyorum. Onları düşünen bir tek benim diye korkuyorum.
Yeah, but sometimes, I say things that I don't really need to say, but I'm just scared that I'm the only one thinking them.
Evet, bu benim bilardo masası, sonuçta olduğunu.
Well, it is my pool table, after all.
Eminim çok güzel bir kızdır. Ve evet Henry, benim de bir sevdiğim var.
Bet she's a real peach, and, yes, Henry, I have a girl.
Evet, hayranların benim gibi biriyle görüştüğünü öğrenirlerse seni öldürürler!
Y-Yeah, if your fans found out you were sneaking out to meet a nobody like me, they sure would kill you!
Evet, benim. - Evet, Ari'yi bulduk.
Yeah, it's me.
Evet, neye göz yumduğumu biliyorum ama bir de benim açımdan bak.
Yes, I understand what it's condoning, but you have to put yourself in my shoes.
Evet sana söylemediğim bir şey var, çünkü bunu söylemesi benim için çok zor.
Yes, there is something that I'm not telling you, and that's because it's really hard for me to say it.
Evet, ama benim yüzünden verdin o kararı.
Yeah, that you made because of me.
- Evet. Benim olayım hayatın sona ermesi.
End of life is kind of my thing.
Evet, benim de.
- Yeah, me, too.
Evet, Buzzy benim için satın almış.
Yes, Buzzy bought it for me.
Evet, bunu da benim için satın aldı.
Yes, he bought that for me, too.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]