Evimde traducir inglés
6,241 traducción paralela
İstedikleri kadar benim evimde kalabileceklerini söyledim.
I told them they could stay at my place as long as they needed.
Hem de benim evimde.
At my home.
- Dün sabah benim evimde.
Yesterday morning at my place.
O bütün gece kır evimde benimleydi.
She was with me in my bungalow all night.
Bu sene Noel'i evimde ailemle birlikte kutluyor olacağım.
I will be celebrating Christmas at my house this year, with my family.
Seni burada misafir ettik Joshua, ancak artık seni evimde istemiyorum.
He is dead and buried... Te-I received here, Joshua, but I do not like you.
Telefonunu evimde unutmuş da.
She left her cell at my place.
Evimde oturuyordum.
I was sitting in my apartment.
Galiba polisler evimde beni bekliyor.
I think the police might be waiting for me at my house.
"Oğlum, bana benim evimde oturmamı söyleyemezsin."
"Mijo, don't tell me to sit down in my own house." I go, " Mom, trust me.
Bu çocuk benim evimde bütün ailesini ve 2 polis memurunu öldürdü!
The kid killed his whole family and two cops in my house!
Burada, evimde ne arıyorsunuz Bay Lester?
What are you doing here, Mr. Lester, at my home?
Burası kamuya ait bir yer. Bu yüzden yarın akşam evimde özel bir konser vereceğim.
This is a public place, which is why I'm having a private concert at my place tomorrow night.
Evet. Hayır, onu evimde ağırlamak isterim ama kocam midesini üşütmüş.
No, I'd love to have him at my place, but my husband has the stomach flu.
"Evimde bu şekilde dolaşamazsın Barry."
"You can't just show up at my house like this, Barry."
Benim evimde kalamazsın.
You can't live with me!
Ama benim evimde kalamazsın!
But you can't live with me!
Ev hapsini benim evimde mi geçireceksin?
You put yourself under house arrest at my house?
Birkaç içki içtim, hesabımı ödedim, ve saat 8 : 00'de evimde kocamla konuşuyordum.
I had a few drinks, I paid my bill, and I was at home on the phone with my husband by 8 : 00 P.M.
Çünkü artık benim evimde kalıyor, senin evinde değil.
'Cause she's staying at my place now, not yours.
Yarın benim evimde bunu kutluyoruz.
Tomorrow we'll celebrate with dinner at my place.
Bu geceki iş yemeği benim evimde olacak.
Tonight I'm hosting that business dinner.
Evimde hiç patlayıcı yoktu.
There are no explosives.
Bildiğim kadarıyla, Müfettiş Drake, bu adamın Leman Sokağı'nda bir şüpheliyi öldürdüğü suçlamaları var. - Bu yüzden de evimde dolaşmaya hakkı yok.
My understanding, Inspector Drake, is that this man has a case to answer at Leman Street for the murder of a suspect and therefore has no business stampeding through my house.
Kendi evimde neredeyse öldürülüyordum ve şimdi de senin sorularını mı çekeceğim?
I'm half-killed in my own house, and, now, must suffer your interrogation, also?
# Yanındayım ama evimde değilim #
* I'm here But I'm never home *
- Benim evimde kalıp benim yemeğimi yedin ve benim eşyalarımı sattın.
You've been living at my house, eating my food, and selling my furniture.
Beş gün ve Inverness'e dönmek için yolda ve sonra yeniden Craigh Na Dun tepesindeki taşlarda ve umarım evimde olacağım.
Five days, and I would be back on the road to Inverness, and then back to the stones atop Craigh Na Dun, and hopefully back home.
Nick, geçen yıl evimde sana gösterdiğim haritayı hatırlıyor musun?
Nick, remember that map I showed you at my house last year?
Kendi evimde ölmek istiyorum.
- I want to die in the place that I own. - Russ :
Ağaç evimde oynayacağım.
Yeah, I'll go play in my tree house.
Benim evimde ve şu anda gündüz.
Well, she's in my house, and it's the morning.
İlk önce bana evimde nasıl saldırdığını kâğıda dökeceksin.
First up, you're going to write down how you assaulted me in my home.
Tamam, benim evimde, yarın akşam.
Okay, my place, tomorrow evening.
Evimde.
Where I'm from.
Adamlarınızın evimde cinayet aleti bulamadığını sanıyorum.
Assuming your people didn't find any murder weapon in my house.
Evimde annemin eşyalarının olduğu bir kutu var, dönmemiz gerek.
I have a box of her things in my apartment.
Shelly'nin sabahın 8.15'inde evimde işi ne?
What is Shelly doing at my house at 8 : 15 A.M.?
Peki evimde ne halt ediyorsun?
So what the hell are you doing in my house?
Seni bir tesise yerleştirmek için bir kaç arama yapacağım. Tahminimce bir iki gün sürecek. Bu arada benim evimde kalabilirsin tamam mı?
I'm gonna make some calls and get you into a facility, but it's probably gonna take me a day or two, so you're gonna stay at my place, all right?
Benim evimde yapamaz.
Not under my roof she won't.
Peki, ya benim evimde ayin yapmaya ne dersin. Hem Hygeia tek bir yere gitmiş olur.
Well, how about a joint vigil at my place, so Hygeia only has to make one visit.
Kendi evimde mahkumum, nasıl davranmamı bekliyorsun?
I'm a prisoner in my own house. How am I supposed to act?
Evimde ne işin var?
What are you doing in my house?
Evet, benim evimde!
Well, yeah, in my house!
Evimde rulo bant olmadığını biliyordum.
I knew that I didn't have six more rolls of Scotch Tape at my house.
Benim evimde?
My place?
Evimde kimleri misafir etme onurunu yaşıyorum acaba?
Who do I have the honor to welcome into my home?
Sen benim evimde olamazsın!
Hey! You cannot be in my house!
Benim evimde kalamazsın!
You can't live with me!
Evimde benimle yaşamak ister misin?
Wanna live with me at my house?