English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ E ] / Exo

Exo traducir inglés

64 traducción paralela
Exo III'ün kültürü bu teoriyi kanıtladı.
The culture of Exo lll proved his theory.
Orada yaşayan insanlar - 1,600, babam dahil - Exo-Grey rafinerisine yer açmak için Evlerinden atılacaklar.
The people who live there, 1, 600, including my father, are to be evicted from their homes to make way for the proposed Exo-Grey refinery.
Exo-Grey Endüstrisi hakkında bilgi toplamayı kendime iş edindim.
I've made it my business to find out about Exo-Grey Industries.
Exo-Grey'in yapacağı son şey olur bu, doğru mu?
That's the last thing Exo-Grey would ever want to do, right? Yeah.
- Exo-Grey ruhsatı nasıl elde etti?
- How did you get those permits? Beats me.
Exo-Grey nükleer tesisleri çok güvenli herhangi bir tehlikeye karşı garantili emniyet sistemi var.
The Exo-Grey nuclear facility has a foolproof built-in safety system that guarantees no danger of any kind.
Exo-Grey'in finanse ettiği çevreci grup o.
That's the ecology group Exo-Grey is funding.
Exo-Grey'in başı olduğum için mi?
Because I'm a big wheel at Exo-Grey?
Bu Spike'in Exo giysisi.
It was Spike's Exo-Suit.
Babamın Exo giysisi!
Dad's Exo-Suit!
Bu Exo giysi harika.
This Exo-Suit's fantastic.
- Exo giysini kullan, acele et!
Use your Exo-Suit. Hurry!
- Bir dış-iskelet.
- An exo-skeleton.
- Dış-iskelet?
- Exo-skeleton?
Kabul etmeliyim, Reynolds, dış-iskelet yaklaşımının daha verimli olacağını düşünmeme rağmen, sonuçların tartışılmaz.
I must admit, Reynolds, even though I think the exo-skeletal approach would be more efficient, there's no arguing with your results.
Ben bir exo-jeoIogistim.
I'm an exo-geoIogist.
Dış kaplaman... göz implantların.
Your exo-plating... your ocular implant.
Exo-genetik son sınıf öğrencisiyken başarısız olduğum tek problemdi.
It was the only question I missed in exo-genetics my senior year.
Şu an, dış-sosyoloji ve kuantum mekaniği, ama ilgileri zaman zaman değişiyor.
At the moment, exo-sociology and quantum mechanics, but his interests vary from time to time.
"Tropo, strato, meso, aero, iono, exo..."
"Tropo, strato, meso, aero, iono, exo..."
Hoverdrone olayı, sonra, ön tarafındaki güdümlü motorunun vurulması ve tuhaf aletinin bozulması mı iyi?
Happened to go after that Hoverdrone, that happened to shoot up your mid-anterior servo motor and bust up that exo-thingy?
Aptal kolum bozuldu, ihtiyacım olan tek şey G.I gibi ekstra bir destek ünitesi. Buradaki pislikte var.
Went and chopped my stupid arm off, and all I needed was an exo-harness like G.I. Jerk here's got.
Ben bir dış dilbilimciyim.
I'm an exo-linguist.
Tayfa Cutler anomalilerden biri... Exo-biyoloji Laboratuarından geçtiğinde kolunu kırdı.
Crewman Cutler broke her arm... when one of those spatial anomalies went through the Exo-biology Lab.
Exo'nun bir numaralı böcek robotu.
Exo's number one bug-bot.
Üzerindeki kostümü geçemedik.
We didn't pierce the exo-suit.
İnteraktif donanımlar.
Interactive exo-suits.
Dünya dışı tohumlamayla.
It's an exo-biological insemination.
- Maskeler yüze!
- Exo-packs on!
Maskeler yüze!
Exo-packs on!
Bu bir dış iskelet.
It's an exo-skeleton.
Bu görünmez güç güneş sistemimizdeki bütün gezegenlerde ve keşfettiğimiz... diğer güneşlerin yörüngesindeki gezegenlerde farklılık göstermektedir.
This invisible force varies on all the planets in the solar system and on the exo-planets we've discovered orbiting other suns.
Şu anda Wasp-8B adlı güneş sistemi dışındaki bir gezegene doğru gidiyorum.
'I'm now en route to a newly discovered exo-planet, Wasp-8B'.
Bunu kurdurtacağım. Üçüncü nesil bir dış giysi.
A third-generation exo-suit.
Rolly benim ektoplazmik borularımı düzeltti ve sizin kalitesiz işinize göre harikalar yarattı.
Rolly here has fixed my exo-plasmatic tube and done wonders on your shoddy work.
- Bir de ektoplazmik boru.
- And the exo-plagmatic tube.
Dış iskelet ayı kostümü kullanan başka âlelâde bir hırsız.
Another run of the mill thief in an exo bear suit.
Bu öğleden sonra biz atılım-takip antremanlarına başlayacağız.
This afternoon, small exo position.
Tamam, bayanlar ve baylar. Bugün egzersiz yapacağız iletişim yeteneğiniz üzerinde çalışacaksınız.
Ladies and gentlemen, today exo port communication.
Ekzomorfik arayüzün olarak şerefim üstüne yemin ederim.
On my honor, as your exo-morphic interface.
Güçlendirilmiş beton, egzo-karbon çelik çubuklar ve dibi gözükmeyen boşluk mu?
A-BOMB : Oh, how charming. Reinforced concrete, exo-carbon steel bars, and a bottomless abyss?
- EXO'yu görmeye gidelim mi?
- EXO? - Yes please!
Tüm ajanlar, dış tehdit yaklaşıyor.
All agents, exo-threat incoming.
Dış tehdit yaklaşıyor.
Exo-threat incoming.
Orasını bilmiyorum ama kıyafetime yeterince güç çektim.
Well, I don't know about that, but I have siphoned off enough juice to power up my exo-suit.
Süper kostümümü gemide bırakmadığımı mı söyleyeyim?
I didn't leave my exo-suit on the ship?
Dış iskelet desteği ürettikleri yere mi?
Is that where they manufacture the Exo-Skeleton hardware?
Kesinlikle Raymond'un giysini 1960 yılında bırakamayız.
We certainly can't leave Raymond's exo-suit back in 1960.
Exo-zırhımı küçülttüm, minyatür halimle gizlice bir şeyler yapabilirim belki de.
I've got my exo-suit shrunk down, and I can miniaturize and do some tiny sneaking.
Exo III gezegeninden sinyal geldi, Dr. Roger Korby'nin yeri saptandı.
A signal from planet Exo lll.
Dış kabuk elektroşok için gücün rotasını değiştir.
Re-route power for an electroshock exo-charge.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]