Eşer traducir inglés
2,018 traducción paralela
Tüm projenin eser sahibi oydu.
He was the architect of the entire undertaking.
Aslında, şu an yağlı boyayla yeni bir eser üzerinde çalışıyorum.
I am, in fact, working in oil on something brand new.
Düşmüş Kadın'la ilgili bir eser.
It's about a fallen woman.
Hiç bir şey bulamadım, eser bile yok.
Came up empty, not even a whiff.
Ve oldukça çarpıcı olan şeyse elimizde çıkmakta olan pek çok muhteşem eser olması.
And what's so striking is that we have so many spectacular artefacts coming out.
Bağlı lifi keseceğim, böylece ağrıdan eser kalmayacak.
I'll snip the tethered cord, and he'll be free of pain.
Alandan çıkan 50.000 küsur eser, şu anda Güney Şili Üniversitesi'nde burada saklanıyor.
The 50,000-odd artefacts from the site are now stored here at the University of Southern Chile.
Ağzı, bir denizyıldızının göt deliğine benziyormuş ve tüm kariyeri boyunca eser hırsızlığından şüphelenilmiş.
You say that he has a mouth like the anus of a starfish and that he's been suspected of plagiarism his whole career
Bundan sonra eski Veronica'dan eser kalmadı daha iyi biri oldu.
After that, veronica wasn't just her old self, she was something better.
Dengeden eser yok anasını!
Everything's out of balance!
Sonunda da, kutusunu eşarpla kapalı gösteririz. Şeffaf bir eşarp. Sonra rüzgar eser ve Aquanet ortaya çıkar.
And at the end, you could see the can with a kerchief, like a see-through one over it and the wind blows it off to reveal the Aqua Net.
Bu resmen eser hırsızlığı.
That's... That's like, above and beyond plagiarism.
Önceki halinden eser yok gibi.
It's like she's a shell of her former self.
Egonu tatmin etmek için bir eser yapmamı istiyorsan...
Ouch. You want me to build a monument to your ego?
Bağlı lifi keseceğim, böylece ağrıdan eser kalmayacak.
- I'll snip the tethered cord, and he'll be free of pain.
O kadar korkunç bir eser ki ilk yaratıldığından beri kimse gözlerini dikip bakamadı.
He is a work so terrible that no-one has laid eyes on it since it was first created!
Uzaylılardan da eser yok.
No sign of any aliens either.
Eser maddede.
They're in trays.
Damon'ın içinde insanlıktan eser kalmamış.
There's nothing human left in Damon.
Serena aldatılıyor çocukta samimiyet duygusundan eser yok.
Serena's deluded. The guy's not capable of genuine feelings.
Neden dolunayda rüzgar hep ürkütücü şekilde eser?
Why is it that the wind always blow eerily when there's a full moon?
aynı zamanda cırcır böceğinden, çimen tohumundan veya tavuskuşu tüyünden eser yok
Also, no sign of crickets, grass seed, or peacock feathers.
Chicago da Daniel Burnham tarafından dizayn edildi beaux art tarzı kullanılmıştır. Bu kıymetli mimari eser... - Profesör Mosby?
Designed by Chicago's Daniel Burnham in the beaux arts style, this architectural gem was the first of its kind...
Böylece tüm eser Katolik düşüncelerle şekillenmiştir.
So the whole work is informed by catholic thought.
Kendime sürekli, bana o hamurdan zürafayı veren çocuk diyip, duruyorum ama sanırım artık o çocuktan eser kalmadı.
I keep telling myself that you're still that same kid who gave me that clay giraffe, but I don't think that boy is in there anymore.
Asıl siz harika bir eser yarattınız.
You've created a masterpiece.
Biliyorum, bir halı için bu kadar sevinmek biraz acınası bir durum. Ama yatak odamızın halısı tarihi eser haline geldi.
It's a little pathetic to get so excited about a carpet remnant but the rug in our bedroom had some serious mileage on it.
Ondan, çok sayıda eser satın almışsınız.
You bought a significant number of works from him.
Şu an eser madde laboratuvarında mürekkep izlerini bulmaya çalışıyor.
BONASERA : He's in Trace right now trying to restore the thermal ink print.
Harikulade bir eser!
Real time bargains!
Orijinal haline getirilmiş,... size sunmaktan gurur duyduğum eser, Byeokando.
Restored to its original form it is my honor to present Byeokando.
30 yıllık tarihi eser kaçakçılığının anlaşmaları var bunun içerisinde.
That's 30 years of underground art dealings inside.
Polis raporlarına göre, galeri sahibi Bae Tae Jin ve Japon kara borsacılarından Kuroda,... tarihi eser sahteciliğiyle suçlanıyor.
According to police reports, gallery owner BAE Tae-jin and the Japanese black market dealer Kuroda was charged for forgery of the historic painting.
Kumar borcunu ödemek için... adada ne kadar tarihi eser varsa sattın. Serseri herif!
You have sold all the antiquities of the island... in order to pay your debts from gambling, you punk!
Duygusal yapımdan eser kalmamış hatta iki kadını idare edecek enerjim de tükenmişti.
I had no emotional structure, or even the energy to juggle two women.
1025 yılında bitirdiği olduğu eser Şudur :..
'In 1025, he completed this...
İnsanlar bir eser bekliyor.
People expect literature.
Bu kitap bilinen en eski vezinli eser :
It is Homer's "Odyssey,"
Beethoven'in Yaylı dörtlüsü, 59. eser, numara 1, keman konçertosu, 61. eser "mi" den... 5. konçerto, mi bemol'den 73. eser...
Beethoven's String Quartet, Opus 59, Number 1, Violin Concerto, Opus 61 in D,
1 numaralı sonat, Fa Majör, 5. eser... 2 numaralı sonat, la majör, 69. eser yaylı dörtlü için.
Sonata Number 1, F Major, Opus 5, Sonata Number 2 in A Major, Opus 69 for String Quartet.
- Kara borsa eser satıcısı.
- The black market art dealer.
Kolej öğrencisi olduğumuz zamankinsen eser kalmadı da ondan.
Unlike when we were college students.
- Genel sekreterden eser var mı?
- Any signs of the secretary general?
Anladığım kadarıyla burada yeni bir manzum eser sergileniyor.
I understand here is being presented a new work in verse.
Daha da kötüsü, bir eser hırsızısın.
You're worse than a thief, you are a plagiarist.
Dehşet verici bir eser, değil mi?
Horrible art, isn't it?
- Eğer bunu beğenmediysen ilginç bir eser olduğunu söyleyebilirsin.
- If you don't like it, you're supposed to say it's interesting.
Bu eser hariç.
Except for this one artefact.
Ben önemli olanın eser değil, bizim ona nasıl baktığımız olduğunu düşünmüştüm.
I thought what mattered wasn't the work, but how we look at it.
Kendisi yeni bir kitapla gündemde. İnanın bana çok çarpıcı bir eser.
He's out with a new book, and it is a shocker, believe me.
Oğlunu yiyen Satürn'ü betimleyen bir taslak eser.
An early sketch for Saturn devouring his son.