English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ F ] / Facing

Facing traducir inglés

4,093 traducción paralela
Aynı zamanda borç ve kötü yönetim yüzünden Ulusal Öğrenci Birlikleri ile karşı karşıyayız.
And as well as the debt, we are facing legal action from the NUS for gross mismanagement.
Bu size ukalaca gelebilir ama gerçek hayatla baş başa kalmak istiyorum.
I know this may sound like a luxury, but I want a chance to learn by facing the reality.
Bacaklar şu tarafa baksın, kollar dev bir balkabağı tutar gibi.
Legs facing that way, arms as if you're holding a giant pumpkin.
İnsanın hayal bile edemeyeceği şeylerle karşı karşıyasın.
You're facing something our human minds cannot imagine.
Reggie'yi gördü ve Reggie bu yüzden yüzleşiyor.
He saw Reggie do it and now Reggie is facing time.
Jason hiç bir şekilde azaltılamayacak
Jason is facing a mandatory minimum sentence
Ve açar açmaz, artık binayla yüz yüze değildim.
And just as soon as I got open and I was not facing the building,
O burda ne yapıyor, ve geri tepme yaşamadan onun hayalarını koparabilir miyim?
What's he doing here, and can I tear his nuts out without facing any backlash?
Hayatımın umutsuz savaşıyla yüzleşirken..
" Facing a desperate fight for my life.
Hakkındaki suçlamalarla ilgili bir yorumunuz?
Do you care to comment about the charges he's currently facing?
Problemlerle, zorluklarla ve ölüm korkusuyla baş ederken uzun yolculuk bir anda bitivermişti.
By facing trouble, challenges, and fear of death, The long journey passed by in a second.
- Saten kısmın dışarıda olduğuna emin ol.
- And have the satin facing out. - The satin?
En kötü korkularınla yüzleşeceksin, Tris.
Now, you're gonna be facing your worst fears, tris.
Çuvallarsa cinayet durusmasi olacak.
If he drops the ball, you're facing a murder trial.
Ama eğer kozalaklı ağaca dönüşmüşsen, kendini yine iki seçenekle karşı karşıya bulursun.
( CHUCKLES ) But if it's a cone tree you become, you'll find yourself facing two options again.
Yine aynı şeyler olursa babamızla yüzleşirsin ama ödül almak için olmaz.
If this happens again, you'll be facing our father without his prize.
Kundakçılık, suikast ve cesede saygısızlıktan en az on yıl hapisle yüz yüzesin.
You're facing at least ten years in prison for arson, assault, and desecration of a corpse.
ve beceriksizliklerle karşılaştım.
- And I'm facing incompetence.
Virüsün hızla yayılması ile karşı karşıyayız.
We are facing an outbreak of enormous proportions.
# Kalp atışların hızlanıyor mu Ruhunla mı yüzleşiyorsun #
♪ Is your heartbeat racing? ♪ ♪ Is this your soul you're facing?
Kumaşın solgunluğundan yola çıkarak güneydoğu taraflarında bunca yıl boyunca bir manken üzerinde sergilendiğini söyleyebilirim.
It's been displayed on a dummy for many years, in a case facing south-east, judging from the fading of the fabric.
Bazı spekülasyonlara göre, soruşturmaya liderlik eden dedektif Thomas McCormack olay yerinde bulunan kanıtları karıştırmış olabileceğinden dolayı disiplin suçu ile karşılaşabilir.
There is speculation that lead investigator Detective Thomas McCormack may be facing disciplinary action for the possible tampering of evidence found at the scene of the crime.
Kişisel zorluklarıma karşı hep bunları hatırlamışımdır. Sınavlar olsun, kalp kırıklıkları hayal kırıklıkları olsun, başarıya ulaşma olsun...
I turn to you in facing my own personal challenges... exams, heartbreaks, disappointments and successes.
Önümüzdeki haftalarda ya uzaklaştırma ya da gözaltıyla sonuçlanabilecek iki bildiri alacaksın.
You'll be facing two hearings in the coming weeks... that could end in either a suspension or probation.
Ringin içinde ve dışında en adi rakiple karşılaşacaklar.
They'll be facing the meanest competitor in and out of the ring.
Çok ciddi suçlamalarla karşı karşıyasın.
You're facing serious charges now.
Bana bir içki alırdın ve yüz yüze bakacak şekilde durup beceriksizce biraz sohbet ederdik ve sonra da kimsenin dans etmediği bir melodide dans ederdik.
You'd have bought me a drink, we would have stood facing each other, clumsily exchanging a few words, and then we would have danced to a tune no one else was dancing to.
Aile içi şiddet durumuna karşın görüşünüz nedir?
Any opinion on the domestic abuse case you're facing now?
Onu, yola bakacak şekilde gösterge paneline tak.
Stick it on your dashboard facing the road.
Bununla yüzleşip anında bir çözüm bulmam gerekiyordu.
Facing this now. Figuring it out on the fly.
Başka bir deyişle, 21. yüzyılda yaşayan bir adam... 19. yüzyılda yaşamış bir kadının zorluklarını neden önemsesin ki?
In other words, why should a 21st century man care about the obstacles facing a 19th century woman?
Çok önemli bir ameliyata gireceğini duydum.
Hear you're facing a bear in there.
Isaac çok zorlu bir dönemden geçiyor.
Isaac, I know that you're facing some challenges right now.
Gregory Petsko :
We're facing an epidemic
Zorlu bir düşmana karşı savaşan müttefiklere benziyoruz.
We're like allies facing an insuperable enemy.
Kurşun yarası burada olduğuna göre, silahı tutan kişiyle yüz yüzeydi.
The bullet wound was here, so he was facing whoever it was.
Onun yerine kunduz alanında onlarla yüzyüzeler
Instead they're dodging beaver chompers and facing their damnation
Adamların çok daha kısa sürede üç kat fazla kazanacak. Ellerine ne kılıç, ne de tabanca almadan kazanacak.
Your men will earn three times as much in half the time... not facing a single sword or pistol in the process.
- Joy. Bazen insanlar kaçınılmaz şekilde ölümle yüzleşince seks bu son anları dolu dolu geçirmelerine yardım ediyor.
Sometimes when people are facing certain death, sex helps them to live those last moments to the fullest.
Hapse girme tehlikem yok.
I'm not facing prison.
Çok zaman harcıyorsun.
You're facing a lot of time.
Geleceğinizle yüzleşirken sizlere Emerson'ın unutulmaz sözlerini takip etmenizi öneririm.
So in facing your future, I encourage you to follow emerson's immortal words "do not follow where the path may lead"...
Bir sonla yüzleşeceğime asla inanmamıştım.
I never believed that I would be facing an end at all.
Souxie, aşağıda ne gibi tehlikelerle karşılaşacağız?
Souxie, what are the dangers that we're facing when we go down there?
" Hayattaki hiçbir şey bizi hayatımızın biteceği gerçeği kadar cesarete davet edemez.
"Nothing in life will call upon us to be more courageous " than facing the fact that it ends.
Onu elinde kanlı bir hançerle bıraktın, tuzağın içine.
You left him with a bloody dagger in his hand, facing the noose.
Ne tür bir suçlamayla karşılaşacağını düşünüyorsun?
What charge are you meant to be facing?
Yüz yüze bakmak istiyorum.
To facing you properly.
Direk sana bakmak istiyorum.
I want to facing you properly.
Gerçekten bu şekilde köşeye dönüktü.
It was really facing the corner like this.
Girişe dönük, çıkışa yakın, büyük masalı en Kutsal Köşe'ye kurulmuştun.
It's just you had the Holy Grail - front-facing, near the exit, big table.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]