English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ F ] / Fades

Fades traducir inglés

505 traducción paralela
Güzel kadınların göğüsleri yaşlanınca büzüşür ama benim param asla kurumaz.
Even though beauty fades over time, and perky breasts will come to sag... but my money will never dry up.
Mızıkamı çıkarır çalarım. Böylece sorun çözümlenir.
I just take out my harmonica and I play on it until that crisis just fades away.
Gün doğmadan bu meseleyi çözeceğim. Horozlar ötmeden, çiçekler solmadan...
I'll have this case straightened out before sunrise... before the rooster crows, before this flower fades.
Bir çeşit anı huzmesi, tam tutacakken, sönüp gidiyor.
A sort of wisp of memory that can't be caught before it fades away.
Her birinin kor halinde ya da solan pırıltısı var.
Each has a glimmer that glows and fades.
Solup gitmeden önce
Fades from your lips
# Akşam kızıllığında
And fades
Sinyal zayıflıyor kaptan.
He fades, Herr Kapitén.
Aşk neredeyse her zaman solar. Ama para hep yeşil kalır.
True love almost always fades, but money stays green forever.
Aşk solar gider ve iyileşiriz.
Love fades and we feel better.
Özgürlük kapalı bir çevrede uygulandığı zaman... bir rüyaya dönüşür ve yalnızca kendinin bir görüntüsü haline gelir.
When freedom is practiced in a closed circle, it fades into a dream, becomes a mere image of itself.
Kederli şarkın uzaklaşırken
thy plaintive anthem fades
Seyirci yıllardır sinemaya gide gide gözünün önünde bir sahne bir hayalet gibi yavaşça kaybolup yerini başka bir sahneye bırakınca zaman geçmiş olduğunu varsayacak şekilde koşullanmıştır.
Over the years, the audience has been conditioned to understand that when a scene fades away, like an old soldier, before their very eyes, and another scene gradually appears to take its place, a certain amount of time has elapsed.
Belki de bu, kadının güzelliği solduğunda ve kocası daha genç... bir kadına yöneldiğinde son çare olarak başvuracağı bir şey.
Well, perhaps it's something to fall back on when her beauty fades and her husband turns to a younger woman.
çiçek gibi solar gider
Like a flower a man fades
Işık, sönüyor.
The light fades.
Her zaman birlikteyiz çiçeğim filizlendiği zaman.
We're always together When my blossom fades
# # Every shiny dream that fades and dies
# # Every shiny dream that fades and dies
Eğer güvenebileceğin biri varsa bu kişi o. Tanith?
And if there's anyone you can put your trust in, it's him... ( Van Ryn's voice fades away )
Çiçeğin kırmızısı aynı aşkın gibi soluyor ve... hüznüm ise suyun sonsuz akışı gibi.
The flower's red fades like your love, and... my sadness is like the eternal flow of water.
Bölgedeki bütün birimler, şüpheli biri, 12F3...
[Man On Radio ] All units in the vicinity, a prowler, 12F3... [ Fades]
[Çan çalar]
[Bell Ringing, Fades]
Tutuklu Richard Ian Blaney'yi Brenda Blaney'yi öldürmekten suçlu mu yoksa... Ian Blaney işlediğiniz cinayetlerden dolayı suçlu bulundunuz.
Do you find the prisoner, Richard lan Blaney, guilty or not guilty of the murder of Brenda ( Fades Out ) lan Blaney, you have been found guilty of a terrible crime.
Yaşlılıkta azalır ve hastalığa yenilir.
It fades with age and succumbs to sickness.
Yıllar geçtikçe romantizm ölür, başka bir şey onun yerini alır.
As the years go by, romance fades and something else takes its place.
Güzellik eninde sonunda geçip gider ama sevecen bir ruh sonsuza dek kalıcıdır.
Beauty fades, eventually, but a kind soul remains forever.
Aşkları da vururlar.
Love fades.
Ebediyyen yaşar, sevgilinin duyguları, asla yokolmayan,
Live forever, the feelings of the beloved, which never fades,
Eğer akıllıysan, güzelliğin solmadan dünyanın onu görmesine izin verirsin.
If you're wise, you'll let the world get a clearer sight of that beauty before it fades.
Otlar şahane bir sarı renge döner ve harika bir otlanma imkanı sağlar.
The grass fades to a beautiful blond colour that offers excellent grazing.
Çok büyük, çok güçlü bir aşk,... Hiç bitmeyen, hiç solmayan,... ve hiç elektriğini kaybetmeyen.
A love so big, so strong, it never dies, never fades, never loses its electricity.
Hayatım sönüyor... görünümler bulanıklaşıyor.
My life fades the vision dims.
Başarımlarımız bizimle birlikte ölselerdi... Atlarımızın izinden gitmeye gerek kalmazdı
If the achievement fades out after death why not follow our ancestors...
Bir erkek çocuk dünyaya getiren kadın, sonradan çiçek gibi kuruyup soluyor.
As one gives birth to a male child, she fades and withers like a flower.
Gün renkli San Martinomuz soluyor.
Our rosy San Martino fades away.
"Harekete geç, sorma."
"Act, don't ask." Yes, it fades on...
" Herşey sisin içinde kayboluyor.
"Everything fades into mist."
Bilinci gidip geliyor.
She fades in and out.
# Gözlerinde sönüyor
Fades from our eyes
Sonra arabadan indi, bagajı açtı ve..... bir sırt çantası aldı. Ve yok oldu.
Then she gets out and goes to the trunk... takes out a satchel and then she fades.
- Desire "Arzu" ]
[Fades]
Master sınavının ardından stajyer doktor olarak çalışmaya başladığında... açlığın kışı zaman içinde yavaş yavaş yok olmaya başlamıştı.
When he starts working as a houseman after his Master's exam... the distant winter of starvation fades away more and more into the shrouds of time.
Burada kalamayız.
( growling fades ) We can't stay here.
Ve zaman her şeyin ilacıdır.
And, with time, it all fades.
Ve sonra hoşgörü gitti, inanç öfkeye dönüştü.
And then tolerance fades, and faith turns to anger.
- Gençlik soluyor!
- Youth fades!
- Gençlik soluyor...
- Youth fades...
Birlikte olduğumuz zamanlar,... gülümsemen hiç solmasın.
No matter the times we're in, your smile never fades.
Asla tamamen kaybolmuyor.
It never really fades, does it?
Bir aydan fazla oldu.
- More than a month. It fades.
Bunlar stand-up'çı kankalar.
# Only thinking of yourself # # # # # [Fades] These guys are stand-up dudes.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]