English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ F ] / Faint

Faint traducir inglés

1,992 traducción paralela
Soluk Gülüşlü Teresa için acıklı bir durum.
It's too bad, Teresa of the Faint Smile.
Örgütün en güçlüsü Soluk Gülüşlü Teresa bize ihanet etti...
She is said to be the most powerful in the Organization. For Teresa of the Faint Smile to betray us...
- Korkaklar asla hedefine ulaşamaz.
Faint heart never won fair maid. Right.
Soluk Gülümseyen Teresa, sen bir canavarsın...
Teresa of the Faint Smile, you are a monster...
Soluk Gülümseyen Teresa mı?
Teresa of the Faint Smile?
Aynı Soluk Gülümseyen Teresa gibi...
Just like Teresa of the Faint Smile.
Soluk Gülümseyen Teresa'yı yenerek başını alabilecek mi?
Will she be able to beat Teresa of the Faint Smile head on?
Onu niçin Soluk Gülümseyen Teresa diye çağırdıklarını biliyor musun?
Do you know why they call her Teresa of the Faint Smile?
Anladım.
[Faint] I'm saving my voice.
- Tekrar ediyorum, akraba değiliz.
No, i'm gonna faint. To repeat, we are not related.
İlkokuldan beri sık sık bayılırım.
Ever since elementary school, I would faint often
Ve büyük ihtimal gelecekte de sık sık bayılmaya devam edeceğim.
And I will probably faint often in the future
Havasızlıktan hemen kendinden geçer.
Faint from asphyxiationpretty quick.
Belirsiz ama açık.
It's faint, but clear.
Nurcan'ın çocukluğunda beri ayılıp bayılmaları vardı.
Since Nurcan's childhood. She used to faint quite often.
Ancak gece gökyüzüne baktığınızda en yaygın yıldız türünü göremezsiniz. Kızıl cüceleri göremezsiniz çünkü çok sönüktürler.
Of course, when you look in the night sky, you don't see the most common kinds of stars, you don't see these red dwarfs'cause they're so faint.
Yaranın etrafında birkaç iğne izi buldum. Etrafındaki dokularda az miktarda lokal anestezi izi var.
I found injection points around the wound, a faint trace of local anesthetic in the surrounding tissues.
Tarihteki en güçlü ve saygı değer Bir Numara olan "Soluk Gülümseyen Terasa'yı" öldüren kadın.
The woman who killed the warrior once revered as the most powerful Number One in history, "Teresa of the Faint Smile".
Bu savaşçının adı Soluk Gülümseyen Teresa...
And the name of that fighter is... Teresa of the Faint Smile.
Yumruk olmadığı kesin. Ama her neyse, sol yanağında çizgili bir iz bırakmış.
It wasn't a fist, but whatever it was, it left a faint striped pattern on her left cheek.
Güneş'ten gelen ve atmosferin üst katmanlarına ulaşabilen zayıf radyasyon, Jüpiter'in başlıca enerji kaynağı.
On Jupiter, a primary source of energy is faint radiation from the Sun, striking the top of the planet's atmosphere.
- Kalp atışı zayıf.
- Okay, faint heartbeat. - All right, clear the area.
Fakat ondan sonra bayılmasına sebep olan şeyi gördüm ve ben de neredeyse bayılıyordum.
But then I saw what made him faint and I almost fainted too because it was a mummy.
Sen ise yere düşemeyeceğin bir tekerlekli sandalyede bayıldığın için ayılamayabilirdin.
You faint again strapped into that power chair where you can't fall, you might not wake up.
Buradayım.
I'm here. You feeling faint?
Bir büyük zorluk da yıldızın etrafında dolanan gezegenin resmini çekmektir. Çünkü gezegen yıldıza kıyasla son derece sönüktür.
A huge difficulty in taking a picture of a planet around a star... is that the planet is extremely, extremely faint compared to the star.
Bütün gün baygın mı kalacaktım?
So if I did faint, should I stay unconscious all day long?
Korkak biri, asla çekici bir kadını kazanamaz.
Faint heart never won fair maid.
Elini korkak alıştıranlardan iyi bir aşçı çıkmaz.
Great cooking is not for the faint of heart.
Hesaplaşma zamanı geldiğinde öyle bir darbe indireceğiz ki yürekleri korkuyla dolacak.
And when the time comes to punish... we will strike such a blow as'll make their hearts faint and fearful.
Amerikanlığa yakışmaz.
You can't faint during the Pledge of Allegiance. It's un-American.
Bir helikopter.
[Helicopter Approaching, Faint] A helicopter.
Yardım edin!
[Amy, Faint] Help!
Yardım edin! Bize yardım edin!
[Faint] Help!
Buradayız!
[Faint] Hey! Over here!
Yardım edin!
[Faint] Help!
Bazısı değişiyor bazısı sönük geçiyor.
# Something's changing something's faint #
Belli belirsiz bir şeyler görüyorum.
I have a faint reading.
Gerçekten belli belirsiz...
It's really faint...
" Belli belirsiz çığlığım, titreyen vücudun.
" My faint cry, your body quivering.
* Günler sönük geçmiyor *
¶ Days are not faint ¶
Neden bayıldın?
Why did you faint?
Lütfen bırakın beni...
I'm going to faint,
Biraz bitkin hissediyordu ve şu tuvalet olayından dolayı doktor birkaç test yapmak gerektiğini düşündü.
He's been feeling kind of faint... and what with the toileting incident and all... the doctor thought a few tests were in order.
Dört mevsim bunları barındırın. Her zaman inanca sığının.
He said, "For in due season you shall reap, if you faint not."
Kaderinizin gerçekleşmesine az kaldı.
You will feel like you're about to faint.
Pes edecek gibi olduğunuzda, pes etmeyin.
And when you feel like you're about to faint, don't faint.
Bizimle kalın, pes etmeyin.
Stay right there. Don't faint.
Gelecek Bölüm "Teresa'nın Soluk Gülümsemesi".
Next episode, "Teresa of the Faint Smile".
Nabız çok zayıf.
I've got a faint pulse.
Koskoca şişeyi içtim, başım bile dönmedi.
I drank a bottle of so-ju. I drank a whole bottle of so-ju and I didn't even faint.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]