Farklıydı traducir inglés
2,870 traducción paralela
Çok farklıydı.
There was nobody like him.
-... farklıydı.
- Better.
Tanıdığım tüm erkeklerden çok farklıydı.
He was so different from all the guys I'm used to.
O farklıydı... ve ben uzlaşmayı sevmem.
He was different... and I don't like to reconcile.
Koşullar tamamen farklıydı.
The circumstances were completely different.
... teşekkür ederim, fahişelerden farklıydı.
... hookers- - thank you- - that I've dated in the past.
Onun için diğer evlerden çok farklıydı.
This was not like any other house to him.
Evet ama bu seferki farklıydı.
Yeah, but this was different.
O çok farklıydı, çok...
She was so different, so...
Bu farklıydı.
That was different.
Ama seni geri getirdiğimde her şey farklıydı.
But after I brought you back, it was different.
Dünyalar farklıydı.
The world were different.
Sam, sen benim için hep farklıydın.
Sam, you have always been the one for me.
Yani dün gece hararetliydi ama ne bileyim, farklıydı.
I mean, last night was... Intense, but I-I don't know, it was different.
İnsanlara bakışı farklıydı.
The way he'd look at people.
- Bu farklıydı.
It was different.
Ayrıca çekim yöntemi de farklıydı. Kamera vücudunuzu, yüzünüzü, gözlerinizi çekerdi.
And also the way he was shooting with the camera on your body, on your face, on the eyes.
Bir süre sonra, işler Mac için düzelmeye başladı. Ama Scully ile Jobs arasındaki durum çok daha farklıydı.
Eventually, things get better for the Mac but they get a whole lot worse between Jobs and Scully.
O farklıydı.
That was different.
Hayli farklıydı. Pekala...
It's quite different.
Hava tamamen farklıydı.
The atmosphere was totally different.
Aslında o benimle hiç tanışmadı. Gönderdiğim fotoğraflar gerçek hâlimden biraz farklıydı. İlişkimiz internet üzerindendi.
Well, the pics I sent were a little more flattering than I actually am, and so we just sort of had this online relationship.
Lise- - Bazı yönlerden, Sue için çok farklıydı.
High school- - In some ways, it was a lot different for Sue.
Hong Kong sineması artık farklıydı.
Hong Kong imagery looked different now.
Bombay filmleri farklıydı.
Our films in Bombay were different.
Yani oldukça farklıydı. Daha fazla ihtişam, kostüm güzelliğe ve gençliğe vurgu vardı.
So, that was quite different and more glamour, more dressing up, more accent on beauty, more accent on youth.
Yani iki biçim çok farklıydı.
So, yes there was... Both forms were very different.
Ronnie Rancifer ORG SANATÇISI,'JACKSON 5'1967-77 diğer normal Motown canlılığından farklıydı.
Ronnie Rancifer KEYBOARDIST, "JACKSON 5" 1967-77 other than normal Motown brightness.
I Want You Back bence farklıydı.
And to me, I Want You Back didn't sound that way.
Michael ve Debbie çok farklıydı.
Michael and Debbie were always very different.
Ama benimkiyle kıyaslanırsa, onun hayatı çok ama çok farklıydı.
But judging my life to his, his was nowhere close.
Beni öldürürler belki ama Peter farklıydı.
Okay, me, I'm a huckster basically. But... Peter was different.
Ama bu "aptal" öncekilerden farklıydı.
That "fool" was different from all the ones you've said before.
Her gün sorun çıkaran Seol'dan farklıydım.
I was very different from Seol, who went around getting in trouble every day.
Liaoxi'deyken hislerim daha farklıydı.
In Liaoxi then... I always felt strange.
Ama Sandy farklıydı.
But Sandy is different.
Ama hayatları farklıydı ve yapabileceği bir şey yoktu.
In another life, he will never be interested in it, but it's not.
Gerçekte yaptığı şey biraz farklıydı.
What she actually did made very little difference.
Ama benim açımdan durum tamamen farklıydı.
But from my perspective, the situation was something different entirely.
Aslında bir süre önce hayatım çok farklıydı.
In fact, not so long ago, my life was very different.
O zamanlar farklıydı biliyorsun.
That was different.
Eski İnsanlar onlar farklıydılar.
Old men... they were different.
Mimi ve Nick farklıydı.
Mimi and Nick were different.
Söylesem farklı bir şey yapacak mıydın?
Would you have done anything differently?
Rum ateşinin ilginç tarafı, tüm farklı bileşenler tek bir parça halinde etkisini gösterdiğinde işe yaramasıydı.
What's interesting about Greek fire is that it only worked when all the different components worked together as one piece.
Yani aynı anda yedi farklı hedefi vuruyordu. Salva bir anti-tanrıydı ;
So then it hits seven different targets at the same time.
- Etnik kökenleri farklı mıydı?
- Were they ethnically diverse?
Benim James Bond filminde gördüğüm şey farklıydı.
I've seen something different to this.
- Sen yapar mıydın daha farklı bir şey?
♪ would you do any different? ♪
Charles Burnett farklı bir yabancıydı.
Charles Burnett, a different kind of outsider.
Farklı mıydılar?
Different -