English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ F ] / Fasülye

Fasülye traducir inglés

186 traducción paralela
Hadi kara fasülye soslu erişte yapalım.
Let's make some Dduk-Bok-gi together, Eun-Che.
- Hadi kara fasülye soslu erişte yapalım.
Dduk-bok-gi!
Kara fasülye soslu erişte yemek istiyor musun şimdi?
Dduk-bok-gi? How could you eat dduk-bok-gi right now?
Sana yiyecek bir şeyler getirdim, biraz fasülye ile dolu bir matara.
I brought you some things - some meal and beans and a good canteen.
- Biraz fasülye, biraz da...
- Some beans and stuff.
Dört kutu fasülye ve domates çorbası, üç kutu közlenmiş acı biber istiyoruz.
He wants four cans of beans and tomato soup, three cans of chilli.
Fasülye filizi, sığır eti, su kestanesi.. kutular dolusu.
Bean sprouts, beef, water chestnuts... cans and cans.
Makarnalı fasülye.
Pasta and beans.
"Bilinmeyen kişiler,"... duvarda delik açıp "makarnalı fasülye" çaldılar.
Persons unknown... bore a hole to steal pasta and beans.
Yeşil fasülye ile bezenmiş kuzu butu ve sıcak bir yatak.
A leg of lamb with green beans and a warm bed.
- Peki fasülye?
- No beans?
Shizu, biraz kırmızı fasülye pilavı yaparak kutlama yapalım.
Oshizu, let's celebrate by making some red-bean rice.
Ter odasında konserve ya da çömlek içindeki yiyecekler yasaktır konserve meyve ve fırında pişirilmiş etsiz kuru fasülye dışında.
I would like to remind the sweat room that no tinned or potted foods are allowed... except tinned fruit and baked beans without meat.
Kahve ve fasülye!
Coffee and beans
gel otur hadi... fasülye çorbası, hala sıcak
Sit, come... Red bean soup, it's still hot
Fasülye çorpası!
Red bean soup
Bir fasülye ziyafeti istiyorum
I want a bean-feast
Buraya gelebilmek için gözüme fasülye yağı döktüm.
I put ground-up castor beans in them to look sick enough to get in here.
ben sıradan bir çalışanım hadi ama sizden 300 tane lahana, 300 kilo ıspanak fasülye ve karnabahar alacağım! Ama neden hep beni istiyor?
But, why does he always ask for me?
Teneke kutularda konserve fasülye yersin,... haftanın beş günü ofisindeki kanepede uyursun.
Eating cold beans outta tin cans, sleepin'on your office couch five nights a week.
- Ben fasülye istiyorum.
- Pass me the string beans.
Keşke havyar yerine fasülye sipariş etseydik.
L wish we'd ordered beans, instead of caviar.
Yük vagonundaydım, ve konserveden fasülye yedim.
I SAT IN A BOX CAR, AND ATE BEANS FROM A CAN.
Fasülye kafa?
BEAN HEAD?
Hadi bir fasülye konservesi açalım.
LET'S CRACK OPEN A CAN OF BEANS.
Bir milyon Büyük Mavi. 350.000 domuz ve fasülye.
A million Big Blue. 450,000 pork and beans.
Haydi parti yapalım fasülye şekerim.
Let's party, Jelly bean.
Lanet olsun. O fasülye kafalılardan kaçının senin fare çizgili paltolarından giydiğini bilmek isterdim.
Shoot, I'd like to know how many of them Beantown execs... are wearing one of your rat-lined overcoats.
Bir milyon Büyük Mavi. 350.000 domuz ve fasülye.
We expect heavyJapanese buying on the opening.
- Fasülye ve mısırların ızdırabı adına!
- Sufferin'succotash!
- Güvecin içine fasülye mi?
- Beans in chunt?
Fasülye, et, patates ve ekmek!
Beans and meat and potatoes and bread.
Şey, uh, fasülye İsrail`in en temel ürünüdür.
Well, uh, beans were a staple of the Israelites.
Pirzola, sebzeli yengeç bezelyeli karides, fasülye filizi ve tavuk ve senin en sevdiğin, pirzola ve pelesenk armutundan çorba.
Spareribs, crab with vegetables shrimp with green peas, bean sprouts and sliced chicken and your favorite, spareribs and bitter melon soup.
Rosto, yeşil fasülye ve de ismi şöyle birşey... [br] Jell...
Pot roast, green beans and something called... Jell... O.
- Şu anda Fasülye Kasabasındasın, bebeğim.
- You're in Bean Town now, baby.
- Fasülye Kasabası!
- Bean Town!
- Fasülye kasabası için yap şunu, bebeğim!
- Do it for Bean Town, baby!
Fasülye soslu olabilir, biftekli, domuz etli, otlu, nasıl isterseniz.
It can be with bean sauce, beef, pork paste, herbs and ribs... as you like it!
Şu marka fasülye soslarından var mı?
Do you have this kind of bean sauce?
Ayrıca "Jack ve Fasülye Sırığı" adlı bir grupla gösteriler yaptığınız yazıyordu.
And it says that you were part of a performing group called "Jack and the Beanstalk".
- 70'leri tekrar yaşadığımızı biliyordum, adamım, ama... bu tamamen fasülye çantaları veya lav lambaları kadar uçuk bir fikir.
- I knew that the seventies were back in full swing, man, but... that is up there with bean bag chairs and lava lamps.
Kaloriferin arkasında bir fasülye dağı inşa etmeye başlamıştın.
And you started building a bean curd mountain behind the radiator.
Her zaman fasülye olmak zorunda mı?
Must we have beans in everything all the time?
Biliyorum ki birbirimizden uzak kalmak zor olacak. Ama Fasülye...
I know it's going to be hard to be away from each other, but Bean,
Sevgili Fasülye, Fransa'ya gidiyoruz.
Dear Bean : We've been traveling through France.
Selam Fasülye, Sonunda mektubunu aldım.
Hey, Bean. finally, I got your letter.
Fasülye salatası mı?
Bean salad?
Seni fasülye tenekesi gibi oyarim!
I'll open you up like a tin of fuckin'beans!
İki atı birden süremezsin, fasülye şekerim.
Can't ride two horses with one ass, sugar bean.
- Hey, yağlıfasülye.
- Hey, butterbean.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]